Kampa geleli çok uzun zaman olmuşdu. Bir sürü göreve çıkıp çeşitli maceralar yaşamışdım. Annemi uzun zamandır görmüyordum. Onu çok özledim. Anlatacak da çok şeyim vardı. Annemin yanına gitmeye karar verdim. Kamptan kaçıp birkaç saatliğine annemi görsem ne olurdu ki? Sonucu ne olursa olsun buna değeceğini biliyordum. Bunun için annemin yanına gitmeye karar verdim. Koltuğumdan kalktım ve dolabımın yanına gittim. İçinden bir kıyafet seçmeye çalıştım. Çok güzel olmak istiyordum. Dolabımı iyice karıştırdıktan sonra kırmızı, güzel bir kazak buldum. Bu tam da benim istediğim türdendi. Güzel bir pantolonda bulduğumda üzerimi değiştirdim. Aynanın karşısına geçtim ve üstüme baktım. Gayet güzel görünüyordum. Tarakla saçımı taramaya başladım. Açık saçın bana daha iyi gittiğini düşündüğüm için saçımı açık bıraktım. Makyajı sevmediğim için de makyaj yapmadım. Her zaman doğallığı severdim. Kırmızı çantamıda hazırladıktan sonra boynuma taktım ve kulübemden dışarı çıktım. Hızlı adımlarla pegasus ahırlarına gittim. İçeri girdiğimde direk Troya’nın yanına gittim. Onu okşayıp şeker yedirdikten sonra ahırdan çıkardım ve yolculuk için hazırladım. Troya hazır olduğunda etrafıma bakındım. Kimse görünmüyordu. Kamptan kaçabilirdik. Pegasusumun üzerine bindim ve uçmaya başladık. Annemin yanına gidiyorduk. Kamptan süzüle süzüle uzaklaştık. Bir süre sonra da annemin evine geldik. Troya beni aşağıya indirdi. Ona buralarda dikkat çekmeden gezinmesini söyledikten sonra evin kapısına gidip zili çaldım. Bir dakika bile geçmeden kapıyı annem açtı. Hemen onun boynuna atladım. Annem önce biraz şaşırdı ama sonra bu güzel anı bozmamaya karar verdi. İçeri geçip annemle sohbet etmeye başladım. Ona her şeyi anlatıyordum. O kadar çok konuştum ki akşam olduğunu çok sonra fark ettim. Annem kampa dönmem gerektiğini söyledi. Haklıydı da. Şimdiden çok geç kalmıştım. Bir de yolculuk vardı. Anneme sarılıp vedalaştıktan sonra evden çıktım ve Troya’yı çağırdım. Troya hemen yanıma geldi. Üzerine bindim ve anneme el sallayarak oradan uzaklaşmaya başladık.Kapma doğru uçuyorduk. Maalesef ki kampa varamadan önümüze iki tane furia çıktı. Bunu hiç beklemiyordum. Troya hemen yavaşladı. Havadayken ne yapabileceğimi düşündüm ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Troya furialardan kaçıyordu. Bir o tarafa bir bu tarafa gidiyordu ama bir türlü furiaları atlatamıyordu. Aklıma her zamanki taktiğim geldi. Hemen cebimden birkaç demir parçası aldım ve helikopter yapmaya başladım. Bu helikopterleri seviyordum. İnsanları deli ediyordu. Aynı şey canavarların üzerinde de etki yapabilirdi. Helikopterleri tamamlandığımda furiaların üzerine yolladım. Furialar artık helikopterlerle cebelleşiyordu. Fırsattan istifade ederek kaçmaya başladık. Kampa gidiyorduk. Arkamada sık sık bakıyordum ama bir şey göremiyordum. Anladğım kadarıyla planım başarılı olmuştu. Uzun bir süre sonra kampa vardık ve derin bir nefes aldım. İçimden "Bugünü de atlattık." dedim.