Yeni biri....

Kampa geleli birkaç gün olmuştu. Artık kampı gezmekten ve her defasında nefesimi tutarak her şeye şaşkın şaşkın bakmak da sıkıcı geliyordu. En sonunda Kano Gölü'ne doğru gitmeye karar verdim. Kıyıda oturan bir kız gördüm. Ona doğru yürümeye başladım; biriyle tanışmak istiyordum. Kızın omzuna hafiçe vurduğum zaman dönüp ''Kim var orada?'' dedi. Rahatsız olmuştu sanki ama sonra ''Selam! Ben Nica. Artemis Avcısı'yım. Ve sen de?'' dedi. Şaşkınlığımı üzerimden atıp ''Şey, ben de LesLie, Demeter'in kızı yeni geldm, ee, biraz canım sıkılıyordu. Tanıştığıma memnun oldum.'' dedim. Sonra daha önceden söylemiş olsa da avcı olduğunu yeni kavradım. ''Artemis avcısı mı? Vay be harika olmalı! Ben sizin, şey, her zaman, ee, çok havalı olduğunuzu düşünmüştüm! Canavar avı güzel olmalı! Ve harika okçularmışsınız!'' Tabii sonra yüzüm kızardı. Ben böyle ufacık çocuk gibi davranmak zorunda mıyım yahu?

Nica, ben şapşal şapşal konuştuktan sonra biraz daldı. Sonra ''LesLie... Ne kadar güzel bir isim... '' dedi gülümseyerek "Şey, ok atma konusunda birşeyler biliyoruz tabii, canavar avlamak konusuan gelince ; Gayet eğlenceli bir iş! Birkaç hafta sonra sen de canavarların kellesini uçurmak için sabırsızlanıyor olacaksın!" Aslına bakılırsa canavarların kellesini uçurmak pek de sabırsızlanacağım bir iş değildi ama bir melez olduğuma göre işler aynen onun dediği gibi gidecekti dahası haklıydı da. Sonuçta kolay alışan birisiydim. Daha sonra "Nereden geliyorsun?" diye sordu. ''Şey, New Jersey'den...Aslında yarım yıl öncesi kadar New York'taydık yeni taşınmıştık ki buraya transfer oldum.'' dedim. Yeni biriyle tanışmak bence müthiş bir şeydi! Okula ilk başladığın gün edindiğin arkadaşın gibi değildi kesinlikle senin gibi biriydi ve...süperdi! Bu sefer ben Nica'ya sordum: ''Ya sen nerden geliyorsun? Kimin kızısın? Güzel bir tanrıçadır kesin! Bu arada gezelim mi?''

''Araba yarışları mı? Duyduğuma göre sakatlanmalar oluyormuş? Nasıl geçiyor? Güzel midir?''
gezerken Nica bana bazı şeyler anlatıyordu ve ben de duyduğum her şey hakkında ayrı bir soru soruyordum ''Sen de kaç tane boncuk var? Hiç özel görevler yaptın mı?''
Umarım Nica fazla soru soran melezlerden hoşlanıyordur diye düşündüm. Gerçi sessiz biri gibiydi. Kampta ilk tanıştığım kişilerden biri olmuştu. Bayağı sevmiştim onu. Bana çok benzettin bir an onu. Ama yüz olarak değil, kişilik olarak. Aynı benim gibi dalgındı mesela...

Lessy'e cevap verdim. "Bende hiç boncuk yok daha. Ama olacak. Özel görev ise, almıştım. Manhattan'dan canavarları temizlemiştik birkaç arkadaşla...."

O günü düşününce gülümsedim. Ne kadar da zevkli geçmişti! Lessy'ye bakarken kesinlikle bir gün onunla bir macera yaşamam gerektiğini düşündüm. Yüzüne gülümserken, içim yeni bir dost edinmenin sevinci ile dolmuştu!

Sırf sohbet olsun diye, ona Demeter Kulübesi'nin içinin neye benzediğini sordum. Dış görünüşünü biliyordum ama içini hiç görmemiştim...

RpOut : Bence artık rpyi bitir sen, çok uzun oldu

Bana Demeter Kulübesinin içini sordu. Ona aynı içi gibi güzel olduğunu söyledim. Çiçek dolu şirin bir kulübe bizimkisi dedim. Artık vakit geç oluyordu. Nica'da fark etmiş olacaktı herhalde bana ''Sonra görüşürüz LesLie. Tanıştığıma memnun oldum.'' dedi. Gülümseyip cevap verdim ''Ben de.''
Yeni biriyle tanışmak heyecan verici!
SON