Sabahin erken saatlerinde kalkmis hazirliklarimi tamamlamistim. Kardeslerimden hicbiri uyanmadan odamdan disariya ciktim. Sirtimda onceden hazirladigim cantam, cebimde Afroditten aldigim mektupla ahira dogru hizli hizli yurudum. Ahirin kapisini actim. Iceriye girdim. Pegasuslarin cogu pinekliyordu. Benim pegasusum Ash haric. Hemen yanina gittim ve fisildayarak. " Hadi gidiyoruz oglum." dedim ve bolmesinin kapisini actim. Cebimden cikardigim birkac kup sekeri uzattim hepsini bi kerede aldi. Disleriyle kirdigi sekerlerin gurultusunun diger pegasuslari rahatsiz edeceginden kortum biran icin. Ama uyumaya devam ediyordu onlar. Yelesini oksadiktan sonra ahirin disina kadar goturdum. Ahirin kapisinin onunde kimsenin olmadigini gorunce birazcik rahatladim. Ve bacaklarimin uzerinde yaylanarak bir denemede ustune atladim. Uzerine binmemle irkilen Ash silkinerek kendine geldi. Bu hayatimin ilk pegasus gezisi olacakti. Ne kadar berbat olacagini bilmiyordum ama ormanda kosmaktan daha zevkli oldugundan emindim. Egilip Ash in kulagina dogru seslendim. " Deh" kanatli bir ata nasil seslenilirdi kimse bana ogretmemisti. Bu Amerikan egitim sistemi hic iyi degildi. Ash ayaklarini hizla yere vura vura, kosmaya basladi. 50 metre kadar kostuktan sonra duman rengi uzun kanatlarini acip cirpmaya basladi. Buyuk bir ivmeyle yukselip hizlaniyorduk. Kamp sinirinin uzerinden gecmemiz birkac dakika bile surmedi. Boynunun arkasindaki tuylere sikica tutunmustum. Ufak bir manevrada dusmek isten degildi. Tutunmak icin bir kayis takmadigim icin kendime lanet okurken farkettim. Golun uzerinde ucuyoruz. Goldeki yansimadan farkettim.Ucmasina ramen toynaklari sanki kosuyormuscasina ileri geri gidiyordu. Bana cok anlamsiz geldi ancak suanda bunu dusunmek veya sorgulamak icin uygun bir zaman degildi. Haritadan ezberledigim yol uzerinden Newyork'daki apartman daireme gelmek sadece kirkbes dakikami almisti. Arabayla en az 3 saat suren yol pegasusun kanatlariyla sadece 45 dakikaydi. Pegasusu yuksek binanin tepesinde birakarak. Catidaki merdivenlerden binanin en ust kati olan 35. kata geldim. Ansansore binerek 24. kat dugmesine bastim. Babam isinden iyi para kazandigi icin bu sehir merkezindeki luks dairede oturuyorduk. Simdi de buyuk ihtimalle isteydi. Afroditin istedigide buydu zaten. Babamla gorusmemeliydim. Ansansor 24. katta durdu kapilar acildi. Koridordan sola dondum ve 121. nolu dairenin kapisinin onundeydim. Kapinin yanindaki ekrana parolayi girdim. 42132432 bir onaylama sesiyle ekran yesile dondu ve kapi metalik bir klik sesiyle acildi. Iceri girip kapiyi arkamdan kapattim. Evden sadece bir haftadan biraz uzun zaman ayri kalmis olsamda. hersey baska gozukuyordu gozume. Babamla oynadigimiz playstation iyice tozlanmisti. Odamin kapisi kapaliydi. Kapiyi actim. Odam ayni biraktigim gibiydi. Babam buyuk ihtimalle odaya girecek cesareti bulamiyordu. Duvarlarda duran basketbol madalyalari, fotograflar ve yatagimin uzerindeki formam, hepsi baska bir cocuga aitmis gibi geliyordu artik. Bunlarin hepsi onun yasamiydi. Bilgisayarim, yatagim, kiz arkadasimla cektirdigim fotograflar... Evdeki yabanci gibiydim. Silkinerek kendime geldim. Gorevi unutmamaliydim. Nede olsa kamptaki isim bitince eve gelecektim. ya da oyle saniyordum. Salona gittim ve cbos viski siselerini ve ber bardagi gordum. Anlasilan babam kedini toparlayamamisti hala. Elimde tuttugum notun ne oldugunu bilmiyordum. Mektubu acmak icin icimden buyuk bir arzu geciyor ama kendimi dizginliyordum. Notun babamin kendine gelmesine yardim edecegini umarak masanin uzerine gorulebilecek sekilde biraktim. Hizla evden cikmak icin yurumeye basladim. Kapinin onune gelmistim ki ev telefonu calmaya basladi. Acmak icin hamle yaparken aklima geldi. Ben artik o evde yasamiyordum. Telefon caldi caldi ve otomatik telesekreter devreye girdi. Arayan kiz arkadasimdi, daha dogrusu eski kiz arkadasim, " Will nerelerdesin bir haftadir kimse sana ulasamiyor. Meraktan delirmek uzereyim. Bu 23. mesajim. Mesaji duyuyorsan bana ulas. Seni seviyorum. Grace." Babamin arayip okula haber vermedigini anladim. Bunlarin hepsini geride birakmam lazimdi. Kapiyi acip disari cikip hizla carptim. Hayatim pekde iyi gitmiyormus gibi hissediyordum. Tekrar asansore bindim ve 35. kata ciktim. Ordan binanin terasina giden merdivenleri gectim. Beni bekleyen Pegasusum Ash'i gordum. Gokyuzune dogru bakip. " Istedigini yaptim!" dedim Pegasusuma bindim. Sikica tutunarak " Kampa ahira gidiyoruz." dedim. Sozumu ikiletmeden hizlica uctu. Geldigimiz yoldan ucarak kampa vardik. Ash'i ahira koydum. Ve Kahvaltiya yetismek icin hizlica yurumeye basladim.