Afroditin bana soyledigi gibi dogruca ahirlara gelmistim. Ahirdan iceri girdim. Tahmin ettigimin aksine icerisi kokmuyordu. Sahipsiz Pegasuslarin oldugu bolume gittim. Pegasuslar heyecanla kipirdaniyor. Bazilari kisniyordu. Son bolmede duran dik basli duman rengi bir pegasus ise umursamaz bir tavirla onune konulmus samanlari yiyordu. Yanina yaklastim. Kafasini yavasca oksamak icin elimi koydugumda hiddetle kisneyerek kafasini cekti. Cok huysuz bir pegasusdu. Ancak huysuz oldugu kadarda harika bir gorunusu vardi. Tuyleri taranmis gibi tertemizdi. Ona bakarak kararli bir ses tonuyla. " Sen benim pegasusum olacaksin" dedim. Sozlerimi anlamis gibiydi ancak mutlu oldugu her halinden belliydi. Tekrar kafasini oksamaya basladim. Bu kez mutlu bir sekilde kislnedi. Cebimden cikardigim kup sekerlerden birkac tanesini agzina dogru uzattim istahla hepsini yedi. Biraz dusundukten sonra. "Senin adin Ash." dedim. Rengine uygun bir isimdi bu. Simdi pegasusumu sahiplenmek icin Athena ile konusmaliydim. Daha sonra biraz yemek yeyip uyumaliydim. Yarin ilginc bir gun olacakti. Ahirdan cikmadan once Ash'e baktim ve " Yarin icin hazirlan seninle bir ucusa cikacagiz." dedim ve ahirin kapisini kapattim.