"Hiç ölüler diyarında Gondol'a bindin mi ?" diye sordum Pers'e. Bana kaygılı bir ifadeyle bakarak başını iki yana salladı. Demek ki bu ikimiz için de ilk olacaktı. Sanki her an kayığın bir yerinden bir tuzak vb. şeyler çıkacakmış gibi dikkatle kayığa bindik. Neyse ki burada tuzak falan yoktu. Kayık birden bizim bir şey yapmamıza gerek kalmadan yol almaya başladı. Aslına bakılırsa burası biraz ürkütücüydü. Eh, ölüler diyarına gidiyorduk ne de olsa. Kayıkla gittiğimiz süre boyunca Pers ile etrafımıza endişeyli bakışlar atıyordu. Açıkçası yer altından pek de hoşlandığım söylenemezdi. Buradayken hep içimde bir huzursuzluk vardı. Her an kötü bir şey olacakmış gibi hissediyordum. Sonunda kayık durdu. Biz de Pers ile yine temkinli adımlarla yavaşça indik kayıktan. Bir süre etrafı inceledik. Gerçi etraf karanlık olduğundan pek bir şey anlaşılmıyordu ama... Sonra hafiften hırıltıya benzer bir ses duydum. Fısıltıyla Pers'e "Hey, Pers ! Şu hırıltıyı sen de duydun mu ?" dedim. "Ne, hırıltı mı ? Ben bir şey duymuyorum." dedi bana Pers. Tam bunun sadece bir kuruntu olduğunu düşünecektim ki arkamızdan gelen ürkütücü bir ses bunu yapmamı engelledi. Sanırım düşüncelerimde haklı çıkmıştım, burada kötü şeyler olacaktı. Çok kötü şeyler...