Athena Ha ?

Karanlık,sadece karanlık.Önümde uzanan sonsuz boşluk için söylenebilecek tek şey buydu.Nerede olduğumu bilmiyordum.Karanlıkların arasında bir silüet belirdi,giderek yaklaşıyordu.Fakat karanlıkların arasında durdu bir anda,kalın ve güzel bir ses her yönden duyulmaya başladı.''Olimpos`a gel oğlum,yarın burda olacaksın'' dedi ses.Bu annem olabilir miydi,yani benimle konuşmak için rüyayı mı kullanıyordu.Bir anda uyandım,hala kulübedeydim.Annem benimle konuşmuştu,bana Olimpos`a gelmemi söylüyordu.Kamp`ta Olimposa Empire State binasından gidildiğini öğrenmiştim,pegasusum ile oraya gidebilirdim.Aslında henüz bir kez uçmuştuk onla ama güvenim tamdı.Ahırlara koşar adımlarla ilerlerken annemin nasıl biri olduğunu merak ediyordum,daha önce hiç bir tanrı ile tanışmamıştım.Ahırlara girdiğimde Çam`ın odacıklardan birinde uzanmış olduğunu gördüm,yanına gidip ''Haydi bakalım,Olimposa gidiyoruz''.Çam hemen doğruldu ve odacığından çıkıverdi.Üstüne atlayınca koşmaya başladı,Gaziona`ya iki metre kala havalandı ve ormanın üzerinden New York`a yöneldi.Bulutlu gökyüzü harika görünüyordu,bir kaç dakikada bir dalıp gidiyordum.Sonunda Empire State binasının uzun ucu bulutların arasından göründü,Çam alçalmaya başladı ve New York şehrine ayak bastık.Çam`ı ara bir sokakta bırakıp binaya koştum içeri girer girmez lobinin bomboş olduğunu gördüm.Sadece Resepsiyonist vardı.Önüne gittim ve ''Olimposa çıkacağım,hemde hemen! '' dedim hafif yüksek bir sesle.Resepsiyonist bir kahkaha eşliğinde masasının altında ki bir düğmeye bastı,birden sağda ki kitaplık sağa kaydı ve ortaya üzerinde Omega harfi bulunan altın kapılarıyla Olimpos Asansörü çıktı.Asansöre bindiğimde iki düğme olduğunu gördüm,biri zemin kat diğeri ise Olimpos düğmesiydi.Düğmeye bastığım anda asansör hızla çıkmaya başladı.Sonunda sert bir şekilde durduğumuzda kapı açıldı ve ortaya tüm güzelliğiyle Olimpos çıkıverdi.Olimposa ayak bastığımda nereye gideceğimi bilmediğimi fark ettim,fakat buna endişelenmeme gerek kalmadı çünkü yanımda bir kadın belirdi.Uzun saçları omzuna dökülüyordu,lacivert bir elbise giymişti ve yüzünde özlem ile kızgınlık karşımı bir ifade vardı.''Demek gelebildin Justin,bende seni bekliyordum.Sana anlatacaklarım var,sarayıma gidelim'' dedi kadın.Uzun bir yürüyüşün başlamasını bekliyordum fakat olan tek şey etrafın birden değişmesi ve mermer bir odada belirmemizdi.Kadın sakince yürüyerek tahtına oturdu ve ''Ben Athena,bilgelik tanrıçasıyım.Aynı zamanda annen oluyorum '' dedi.Bunu o kadar yavaş ve güzel söylemişti ki adeta masal anlatıyordu.Sesi çok güzeldi.Bir süre babam ile yaşadıklarını,tanrıları ve Olimposu ardından da Melez Kampını anlattı.Bunları ilgiyle dinlemiştim,bu annemin sesi mi yoksa anlattıkları yüzünden mi oldu bilemedim.''Şimdi Justin,sana bir şey vereceğim.Bu kendini korumanı sağlayacaktır'' edi ve elini öne uzattı.Elinde çok şık bir saat belirdi,saat gümüşi bir renkteydi ve romen rakamları ile tamamlanmıştı.''Bu saat ile istediğin boyut ve şekilde ilizyon yaratabilirsin'' dedi ve bir anda saat koluma belirdi.Tam anneme teşekkür edecektim ki etrafım dumanla kaplandı,son duyduğum şey ''Hoşçakal Justin'' oldu.[/font]