Kamptan kaçarken bu sefer bizi bekçi görmüştü ama daha ne olduğunu anlayamadan havada gözden kaybolduk. Pegasusum bizim bu küçük kaçamaklarımızdan çok memnun gibiydi. Claire yine arkamda oturuyordu ben ise Fotia'yı yönlendiriyordum. Gece karanlığında Las Vegas'ın ışıl ışıl olan ışıkları gözüktü. İşte gelmiştik. Hemen Fotia'yı bir yere indirdim ve aynı komutları verdim. Artık alışmıştı hemen gökyüzüne yükseldi. Kısa süreli olacak olsada özgürlüğün verdiği mutluluk ile kişnedi. Claire'e döndüm. "Biraz eğlenceye ne dersin ?" cebimden bir avuç para öıkardım ve önümüzdeki kumarhaneyi işaret ettim. Claire garip bir gülümseme ile başını evet anlamında salladı. Kumarhanenin girişine geldiğimizde içimden "umarım yaş sormazlar" diye geçiriyordum. Garip bir şekilde kapıda ne güvenlik vardı ne de koruma. Belkide işleri çıkmıştır diyerek hızlıca içeri daldık. İlk bulduğumuz kasada elimizdeki parayı fişe dönüştürdük ve önümüzdeki masalardan birine oturduk. Buradaki insanlar çok deneyimli gibi gözüküyorlardı. Sanki uzun süredir burada oyun oynuyor gibiydiler. Her türlü hamleyi kestirebiliyorlardı. Yanlarında çok çaylak kalmıştık. Biz oyun oynarken yanımızdan bir adam geçti içimde "vay be bu dönemde bile hippieler hala duruyor mu ?" diye geçirdim. Adam cidden bir hippie gibi duruyordu. Oyunumuz bitince Claire'a döndüm ve "Hadi çıkalım" dedim. Tam kapıya yönelmiştik ki etrafımızı garsonlar sardı ve bize yiyecek ikram etmek istediler. Bu yiyeceklere hayır diyemezdim. Bu sırada Claire bir şey düşünüyor gibiydi. Tam elimi yiyeceklere doğru uzattım ki Claire bağırarak "Dur ! Şu yazıya bak" dedi. Yiyeceklerin bulunduğu tepsinin üzerinde "Lotus Kumarhanesi" yazıyordu.