Kapı açılınca karşımıza biri çıktı. Daha önce görmediğim biri. Ama gülümsüyordu ve dişleri parıl parıldı. Ağzım açıktı, böyle güzel dişleri ömrümde görmemiştim. Ve biraz artistti, azıcık da yakışıklı. Ange onu tanıyormuş gibiydi, önce şaşırdı, sonra gülümsedi. Ardından ben de gülümsedim. Ange onunla konuşmaya başlamıştı bile, merhabalaştılar. Ange'ye döndüm ve sordum. "Beni tanıştırmayacak mısın?" dedim. Ange ise kıkırdadı. "Apollon, Sat. Sat, Apollon." Ağzım açık kalmıştı, resmen öylece kalmıştım. Apollon hakkında düşündüklerimi kafamdan sildim ama Apollon hepsini çoktan okumuştur bile. Ange'nin arkasına saklandım ve konuşmalarını bitirmelerini bekledim.