Daha kampta çok yeni sayılırdım. Kardeşlerim dışında pek kimseyi tanımıyordum. Kardeşlerimden bazıları görevde, bazıları ise başka melezlerle takılıyorlardı. Kulübede yalnızdım ve çok sıkılıyordum. Kampı gezmeye karar verdim. Her zamanki gibi saçımı yandan ördüm ve kulübeden çıktım. Etrafta her zamanki olaylar oluyordu. Yavaş yavaş ilerliyordum. Sonra birden burnuma kötü bir koku geldi. Kokunun geldiği yöne doğru baktım. Koku pegasus ahırlarından geliyordu.Daha önce melezleri pegasuslara binerken görmüştüm, ama hiç bir pegasusa yakından bakmamıştım. Ahırlara gitmeye karar verdim. "Hem gerçekten bir pegasus görürüm hem de belki kendime arkadaş edinebilirim.Ne kaybederim ki ?" diye düşündüm ve ahırlara doğru yürümeye başladım. Ahıra girdiğim an etrafımı korkunç bir at pisliği kokusu sardı. Elimden geldiğince nefes almamaya çalışarak pegasuslara doğru yürüdüm. Normalde at kokusuna alışıktım çünkü daha önce uzun yıllar boyunca binicilik dersi almıştım ve sürekli atlarla haşır neşir olmak zorundaydım. "Normal at kokusu değil bu." diye düşündüm ve sonra zaten bunların normal at olmadıklarını hatırladım. Kendime güldüm ve bir melezden biraz şeker ödünç aldım. Dikkatimi çeken bembeyaz, çok güzel bir pegasusa doğru yürüdüm. Çok sevimliydi ve hareketliydi. "Belki bu benim pegasusumdur." diye düşündüm. Beyaz pegasusla biraz daha vakit geçirdikten sonra onun çok hareketli olduğunu fark ettim. Neredeyse çoğu pegasusun yanına gittim, hepsi çok tatlıydılar ama hiçbirine yakınlık hissetmiyordum.
Arkalarda kahverengi bir pegasus gördüm. Çok asildi. "Neden onu daha önce fark etmedim?" diye düşündüm. Yanına gittim. Ürkek bakıyor ve çekiniyor gibiydi.Ama yinede simsiyah gözleri çok güçlü bakıyordu. Bir an onda kendimi gördüm. Ben de hayatım boyunca dışlanmış, ve geride kalmıştım. Ama daima hayata tutunmuştum. Boynunu okşarken gördüğüm şey ağzımı açık bırakamıştı. Boynunda koyu kahverengi tüylerinin arasında, pek seçilemeyen siyah bir iz vardı. Dikkatli baktım ve bir kurdu andıran bir şekil gördüm. Kolumu açtım ve kendi dövmeme baktım. Artemis avcılığını kabul ettiğimde kolumda beliren dövmeyle birebir aynıydı! Pegasusumu bulmuştum ! Elimde kalan son şekeri ona verdim ve "Tekrar geleceğim... Rebel." dedim.Ve artık yalnız olmadığım düşüncesiyle kulübeme doğru yürüdüm...