Tahtında otururken parmakları ile tahtına vuruyordu. Sabırsız ve sinirli olduğu her halinden belliydi. Son günlerde avcısının ona yaptığı itaatsizlik Artemis'in sinirini bozacak kadar büyüktü. Yemininden vazgeçmesi bile Artemis'i bu kadar üzmezdi. Apollon şakalarıyla onu rahatlatmaya çalışmaktan vazgeçmişti. Zeus'dan bile izin istemeden tahtından kalkarak salondan ayrıldı. Avcılarını en kısa zamanda görmek için kampa gidecekti ama bu onu hiç olmadığı kadar mutsuz ediyordu. Yeni gelen avcılara sevinirken, bu olaylar onun sevincini yok ediyordu.
Olimpostaki parka gidip ormanda olmayı dilediği sırada girişin orada çevresine bakınan bir kız gördü. Okları ve yayını görebiliyordu buradan Artemis. Bir anda ayağa kalktı. Bu avcılarının arasında yeni katılan Hephastios'un kızı Julia'ydı. Asık suratına bir gülümseme yerleştirdi Artemis, parlamayan gözleri sevindiğini belli edercesine parlamaya başladı. Avcılarını görmek her zaman sevindirirdi onu. O sırada Julia onu görmüş. Heyecanını gizlemeye çalışarak yanına geliyordu. Artemis, o gelmeden Tanrıça halinden çıkıp on beş yaşındaki kız görünümüne büründü. Böyle her zaman daha rahat olduğunu hissediyordu. Julia yanına geldiğinde yüzündeki gülümsemeyi bozmadan "Merhaba Julia, sonunda tek başımıza konuşma fırsatımız oldu. Kulübene alıştın mı bakalım?" dedi.