Melez Kampı'nda yine sıradan bir gün geçiriyordum. Ta ki, bir Dionysos çocuğuyla tartışana kadar. Okçuluk alanında ona laf atmamla başlamış tartışma, arenada ezici bir üstünlük sağlayarak kazandığım bir düelloya kadar gitmişti. Beni asıl öfkelendiren ise düelloyu kaybettikten sonra söyledikleriydi. Babama dil uzatmış, onun Kronos'un tarafında olacağını ve bize ihanet edeceğini söylemişti. Bunu Dionysos'tan duymuş söylediğine göre. Bence tek kelimesi bile doğru değildi, bir kez tanrılar çocuklarını karşılarına alıp doğru düzgün konuşmazlardı bile, ancak mecbur kaldıklarında. Ayrıca babamın bir kararsızlık yaşadığını biliyordum, ama onun bize ihanet edeceğine ihtimal bile vermiyordum. Ama yine de bir tereddüt vardı içimde, babamla son konuşmamızı hatırlıyordum da... Daha doğrusu tartışmamızı. İçimi kemiren bu kuşkudan kurtulmam gerekiyordu, Olimpos'a gelmem bu yüzdendi.
"600. Kata çıkmam gerekiyor, Tanrı Ares ile görüşeceğim." dedim Empire State Binası'nın resepsiyonistine.
"Üzgünüm, öyle bir kat..."
"Bana yalan söyleme!" diye bağırdım adama. "Hemen asansörün kapılarını aç, Savaş Tanrısı'nın oğluyum ben!"
Bunun üzerine korkan adam asansörün kapısını açtı, normalde olsa yarım saat ona laf anlatmakla uğraşırdım. Ama bugün gerçekten iyi bir günümde değildim, ve onun saçmalıklarını dinleyemezdim. Öfkelendiğimde neler olacağını görmemesi onun için en hayırlısı olmuştu. Asansörde çalan müzik şu ana kadarkilerin en garip olanıydı, Tanrılar tekno müzik de mi dinliyordu yahu? "I'm in Miami beach." diye nakarata eşlik ederken asansörün kapıları açıldı. Yine hayal kırıklığına uğramıştım, babam beni beklemiyordu. Normalde ne zaman Olimpos'a gelsem babam asansörün dışında beni bekliyor olurdu, geleceğimi bilirdi hep. Ama son zamanlarda savaşla ilgilendiği için ona rastlayamadığım da oluyordu. Belki de tanrıların taht odasındadır diye düşünüp oraya gitmeye karar verdim. Ama içeri girdiğimde orada tek bir kişi tahtında oturuyordu, o da kesinlikle babam değildi. Bu Tanrıça Afrodit'ti, aşk ve güzellik tanrıçası.
"Üzgünüm tanrıçam, babamla görüşmek için gelmiştim." dedim saygıyla eğilip, ve onun cevabını beklemeye başladım.