Biz Lucy'yi kurtaralı tam bir hafta olmuştu. Açıkçası melez olmanın bu kadar zor olacağını hiç tahmin edemiyordum. Tüm o maceralar bana fazla geliyordu. O yüzden plaja gittim ve birazcık güneşleneyim dedim. Güneş gözlüklerimi gözüme geçirdim ve bir şezlonga uzandım. Tabi ki her zaman olduğu gibi bir an için bile rahatlayamadım, yanımda Tanrı Poseidon belirdi.
"Selam Jenny, eğer hazırsan seni Olimpos'a götürmeliyim" dedi. Gözlükleri çıkartıp poseidon'a baktım.
"Olimpos'a gideceğimden haberim yoktu" dedim. Poseidon ellerini birbirine vurdu ve sonra da ortaya Tanrılar Konseyinin bir görüntüsü çıktı.
"O halde bekle de Olimpos'u sana getireyim" dedi.
Konseyde Zeus ve Hades'ten başka hiçbir tanrı yoktu. Hades'in neden orada olduğunu bilmiyordum ama sesimi çıkartmadan izlemeye başladım.
"Kızını bana ver, bende benimkini sana vereyim Hades. Gayet adil bir anlaşma" dedi Zeus. Bu da ne demek oluyordu? Zeus beni takas mı ediyordu? Beni sıradan bir eşyaymışçasına Hades'e mi veriyordu? Hemde sadece Hades'in kızına sahip olmak için!
Hades'in gözleri anında alev alev yanmaya başladı! Sinirden Zeus'u gırtlaklayacak sandım bir an için.
"Böyle bir teklifi nasıl yaparsın? Ben kendi kızımı bir mal gibi değiş tokuş etmem. Ben kızıma ihanet etmem Zeus! Ayrıca kızımla gurur duyuyorum, onun güçlü olması sana dokunuyor biliyorum. Ama belki sende kızına güvensen, takas etmekten vazgeçersin" dedi Hades. Zeus bir kahkaha attı.
"Çok komiksin Hades! Benim kızımın gerçek bir görev yaptığını gördün mü hiç? Ayrıca belki fark etmemiş olabilirsin ama Poseidon ona gerçeği söylemiş. Bana saygı bile duymuyor. Böyle kızı ben ne yapayım?"
"Ah, sana saygı duyuyordum Zeus! Tüm yaptıklarına rağmen seni seviyordum! Şimdi benim için sen sadece değersiz bir böceksin! Olimpos'u senin başına yıkacağım! Styks Irmağı üzerine yemin ederim ki Olimpos'u yıkacağım ve sen o zaman pişman olacaksın! Seni tamamen yok edeceğim Tanrıların tanrısı! Tarihten adını sileceğim, hiç kimse seni tanımayacak artık! Son günlerinin tadını çıkart!" diye bağırdım ama Zeus'un bunu duyduğunu biliyordum. Poseidon görüntüyü kapattı ve:
"Sakin olmalısın Jenny" dedi.
"Defol Poseidon! Senden en az Zeus kadar kötüsün! Savaş çıkartacağımı bildiğin için mi bunları bana gösterdin? Seni Zeus'tan daha çok sevmem için yaptın, biliyorum ama emin ol artık ikinizden de nefret ediyorum! Olimpos'u başınıza yıkacağım!" diye bağırdım. Arkamda şimşekler çakıyordu. Poseidon'u orada bırakarak Thaila'nın ağacına gittim. Orada en azından kendimi buluyordum. Kardeşimin bir zamanlar orada olduğunu bilmek beni rahatlatıyordu. Ama bugün orada iki kişi daha vardı: Rose ve Stell.