Serena sonuna kadar haklıydı çünkü eğleneceğiz diye kulübemizi mahvetmiştik ama yine de yaptığı yanlıştı, sonuçta Troy ile yeni gelen kardeşimiz Summer'ın ortama alışmasını sağlamaya çalışıyorduk. Yine de yaptığının iyi tarafları da vardı. Tüm gün kulübede tıkılı kalmak yerine New York'a gidecek ve felekten bir gün çalacaktık. Yanımda çok sevdiğim iki kardeşim ve yakın üç arkadaşım olduğu için hiç endişelenmiyordum çünkü bir saniye için bile canımın sıkılmayacağından emindim. Aslında beni eğlendirmeye tek başına Troy'un bayat esprileri veya Tiffany'nin çılgınlıkları bile yetiyordu ama grup bir aradayken her şey kesinlikle çok daha mükemmeldi. Oraya Calvin'den sonra en geç kalanlar olmuştuk ve daha fazla vakit kaybetmeden, bir an önce kendimi kampın dışına atmak istiyordum. Bu nedenle gruba işaret ettim ve ahırlara doğru ilerlemeye başladık. Maksimum 5 adım atmayı başarabilmiştim ki, ensemde yakıcı bir sıcaklık hissettim. Kasılmış bir şekilde 180 derece dönerek, pişkin bir şekilde sırıtan Calvin ile burun buruna geldim. İşaret parmağını ensem hizasında havaya kaldırmıştı ve gözlerinde şimdi ona yapacaklarımdan korktuğunu belirten bir ifade rahatlıkla görülebiliyordu. Tiffany arkada bir köşelerde kıs kıs gülerken, ikisinin gerçekten de çok uyumlu bir çift olduğunu düşündüm; biri güneş, biri ateşti ve bu iki şey gerçekten de birbirini tamamlardı. Sinirle derin bir nefes aldıktan sonra zihinsel kalkanlarımı indirerek Calvin'in zihnine pek de şiddetli sayılmayacak bir acı gönderdim. Genç kahraman acıyla kasılıp birkaç adım gerilediğinde Summer şaşkınlıkla bana bakmaktaydı. Hiçbir fiziksel eylem gerçekleştirmeden karşımdaki kişiye zarar verebilmem onu etkilemiş görünüyordu. Troy ise iyi olup olmadığını sormak için Calvin'in yanına doğru giderken bana pis bir bakış atmayı ihmal etmemişti. Tüm bunlar sırasında sessizliğini korumuş olan Elena'nın sırası gelmişti. Kendisinden beklemeyeceğim bir çeviklikle erkek kardeşime çelme taktı ve onun iki seksen yere yapışmasını sağladı. Hızla yanına gittim ve bir beşlik çakarak sırıttık. Tiff ayakta dikildiği yerden bir Troy'a bakıp gülüyor, bir de Calvin'e bakıp dudak büzüyordu. En sonunda beni cezalandırmaya karar vererek yerden minik bir taş aldı ve onu güneş ışığıyla ısıtıp olanca gücüyle üzerime fırlattı. Rahatlıkla yana kaçabilirdim ama kaçsaydım, Summer minik ateş topunun hedefi olacaktı ve kardeşime zarar gelmesini istemiyordum. Bu nedenle sol bilekliğimin kalkanım Aegis halini almasını sağladım ve minik taş onun üzerinden sekip geri fırladığında, değerli hediyemi tekrar eski haline çevirdim. Dört bir yanıma dağılmış olan arkadaşlarıma tek tek baktıktan sonra, "Pekala, bu kadar ısınma yeterli sanırım. Artık eğlenceye başlasak iyi olacak." dedim ve yüzümü ahırlardan yana çevirdim. Ama o esnada cephaneliğin orada bir kargaşanın yaşanmakta olduğunu fark ederek kaşlarımı çattım.