Sonumuz Hep Aynı (Görev 71/1)

Bugün Athena kulübesinde parti vardı ve ben de bu partiye davetliydim. Summer'in kampa gelmesini kutlayacaktık. Yani bu "Summer Hoşgeldin!" partisiydi. Ayağa kalktım ve dolabımın yanına gittim. Kapağı açıp içindeki kıyafetlere bakmaya başladım. Hangisini giyeceğimi bir türlü karar veremiyordum. Abartılı olmasını istemiyordum ama sade bir elbise olmasını da istemiyordum. Bütün dolabımı boşaltmıştım. Burayı sonra kim toplayacak hiç bilmiyordum. En sonunda bir elbisede kanaat kıldım. Elbise mavi rengindeydi. Ne yalan söyleyeyim gerçekten müthiş bir elbiseydi. Üzerimi giyindikten sonra altın sarısı bir topuklu ayakkabı giydim ve aynanın karşısına geçtim. Saçımı güzelce taradım ve makyajımı yaptım. En son altın sarısı takılarımı taktım ve çantamı aldım. İşte hazırdım.


Çok geç kalmıştım. Hızlıca kulübemden çıktım ve Athena kulübesine doğru yürüdüm. Athena kulübesi 6 numaraydı. Oraya varmam uzun sürmedi. Kapının önüne geldiğimde direk içeri daldım. İçeride sadece Summer, Lucy ve Troy vardı. Büyük bir neşeyle "Selamm!" dedim. Lucy gülümseyerek "Hoşgeldin! Geç, otur." dedi. En yakındaki koltuğa oturdum ve kızlarla sohbet etmeye başladım. Troy ise yapğılması gereken şeyleri yapıyordu. Güzel bir müzik açtı. Şunu söylemem gerekiyor; kulübe gerçekten müthiş olmuştu. Etrafı incelemeye başladım. Yerde dans eden sevimli robotlar vardı. Çok şekerlerdi yaa! Bunları kesin Elena yapmıştı. Demekli önceden buraya gelip süslemelere yardım etmişti. Gözüm bir anda masada duran yiyeceklere takıldı. Ne ararsan vardı; pastalar, cipsler, kolalar... Of! Bu parti ne zaman başlayacak? Troy benim pastalara göz diktiğimi gördü ve "Herkes gelmeden bunları yiyemezsin." dedi. "Off!" dedim ve gözlerimi devirdim. Lucy ve Summer gülmeye başladılar. Tam bu sırada kapı açıldı...

Summer kampa yeni gelmişti. Biz de bunun şerefine parti veriyorduk. Daha doğrusu Athena kulübesi parti veriyordu ve ben davetliydim. Bu partiye Tiff de katılacağı için kendime özen göstermeliydim. Gerçi ne yaparsam yapayım çok yakışıklıydım. Yani özenmeme hiç gerek yoktu ama yine de dolabımı açtım. Dolabım çok dağınık olduğu için takım elbisemi çok zor bulmuştum. Takım elbisemin rengi siyahtı. İçine beyaz bir gömlek giydim. Kıravata hiç gerek duymamıştım çünkü kıravat çok sıktığı için takmaktan nefret ederdim. Aynanın karşısına geçtim ve üstümü başımı düzelttim. Sıra saçlarıma geldi. Her zamanki gibi bana en çok yakışan saç modelini yaptım.


Bu da bittikten sonra kulübemden çıktım ve Athena kulübesine gidip içeri girdim. İlk gördüğüm kişi Troy'du. Ona gülümseyerek başımla selam verdim ve etrafıma bakınmaya başladım. Mağlum benim aradığım Tiff'ti. Tiff koltukta oturmuş bana bakıyordu. Onu görünce gülümsemem daha da büyüdü. "Merhaba millet!" dedim ve Tiff'in yanına gittim. Tiff bana gülümseyerek oturmamı işaret etti. Hemen yanına oturdum ve sohbete dahil oldum. Lucy, "Elena nerede kaldı?" dedi. Troy hemen lafa atladı ve "Birazdan gelir." dedi.

Bugün benim için çok özel bir gündü çünkü biricik kardeşim Summer'ın kampa gelişini kutluyorduk. Kulübemizden sadece Troy ve ben vardık, diğer kardeşlerimiz kışı geçirdikleri okullarına gitmek üzere ülkenin dört bir yanına dağılmış vaziyetteydiler. Eh, üç kişiyle parti olamayacağı için de dışarıdan yakın olduğumuz birkaç dostumuzu çağırmıştık. Listenin başında doğal olarak Tiff vardı, kendisi rekabet halinde olmamıza rağmen çok sevdiğim bir arkadaşımdı ve kardeşim Troy ile araları çok iyiydi. Bu parti Summer ile yakınlaşmalarına da vesile olacaktı. Tiff'i çağırdığımız zaman Calvin'i organizasyonun dışında bırakmak gibi bir ihtimalimiz zaten yoktu; Ateş Çocuk tarafından barbekü muamelesi görmek, en çok istediklerim listemde ilk 10'a kesinlikle girmezdi. Süslemelere yardımcı olması için Elena'dan da partiye katılmasını rica etmiştim ve beni kırmayarak teklifimi kabul etmişti, hatta herkesten önce gelip süslemelere yardım etmişti ve sonra, hazırlanmak için kulübesinin yolunu tutmuştu. Hazırlanmaktan kastının ne olduğunu açıkçası çok merak ediyordum çünkü Hephaistos kızı, nefes kesici bir güzelliğe ve kaslı vücut hatlarına sahipti ama kardeşleri gibi spor giyinmeyi tercih ederdi.

Ben de Afrodit kızları gibi güzellik delisi değildim ama, bugün kendime fazlaca özen göstermiştim. Eh, her gün bir kardeşime 'hoşgeldin partisi' yapmıyorduk ne de olsa. Bu günlerde biraz kilo aldığımı düşündüğüm için siyah bir elbise giymeyi tercih etmiştim. Dar ve mini elbisenin sol omzumu açık bırakması hoşuma gitmişti. Siyah topuklu ayakkabılar giyip, saçlarımı açık bırakmıştım ve maşa yardımıyla biraz dalgalanmalarını sağlamıştım. Hafif bir makyaj yapmıştım ama dayanamayıp kırmızı bir ruj sürmüştüm dudaklarıma. Hiç takı takmamıştım, kulübede yapılacak bir partide rüküşler kraliçesi seçilmekten tırsmıştım. Tabii şu anda kendimi biraz kötü hissediyordum çünkü benden kat kat daha güzel olan kardeşim Summer yanımda oturuyordu ve karşımda kelimenin tam anlamıyla parıltılar saçan Tiff vardı. Elena'nın kulübemize eşofmanla gelmesi için dua ediyordum ama içimden bir ses, onun da bugün benden daha şık olacağını söylüyordu. Moralimi bozmama çabasıyla hazırladığımız yemek büfesine bir göz attım. Gerçekten de çok iyi iş çıkarmıştık, tüm misafirlerimizin bir an önce gelmesi için sabırsızlanıyordum!

Spoiler:

Çok mutluydum, nasıl olmam ki ? Benim kampa gelişimin şerefine parti veriliyordu ! Bu inanılmaz bir şeydi. Gerçekten ne kadar sevinçli olduğumu anlatmaya kelimeler yetmezdi.
Lucy ve Troy zaten kulübedeydi. Diğer davetliler de yavaş yavaş gelmeye başlıyordu. İlk gelen Tiffany oldu. Altın sarısı saçları Apollon Kulübesi'ne yakışır bir biçimde parlıyor, mavi ve zarif elbisesinin içinde oldukça şık bir görüntü sergiliyordu.
Bana gelince kıyafetimi Lucy ile birlikte seçmiştik. -Aslında Lucy seçmişti desem daha doğru olur çünkü o zaman heyecandan gözüm bir şey görmüyordu.- Seçtiği kıyafetin kulübemle uyumlu olduğunu sonradan fark etmiştim. Elbisemin üst tarafı beyaz, etek kısmı ise açık yeşildi. Üstünde de koyu sarı, yuvarlak süslemeler vardı. Ayakkabılarım da süslemelerle aynı renkti. Bu elbiseyi seçmeme yardım ettiği için Lucy’ye minnettardım. Son olarak saçlarımı doğal, dalgalı halleriyle açık bırakmış ve pembe bir ruj sürmüştüm.
Lucy ise tek kelimeyle harika görünüyordu. Siyah tek kollu elbisesi ona çok yakışmıştı.Ayrıca kırmızı çantası ve ruju birbiriyle çok güzel uyum sağlıyordu.
Sonra kapıdan içeri Tiff’in erkek arkadaşı Calvin girdi. Siyah bir takım elbise giymişti. Cool görünüyordu. Herkese selam verdikten sonra hemen Tiff’in yanına gidip işaret ettiği koltuğa oturdu ve sohbete başladılar. Çok tatlı bir çift olmuşlardı.
Elena bize yardım ettikten sonra hazırlanmaya gitmiş, hala gelmemişti. Sabırsızlıkla onu bekliyordum. Onunla birkaç kez konuşmuşluğum vardı ve o çok tatlı bir kızdı. Üstelik süsleme işlerinde de oldukça başarılıydı.
Onu beklerken kendi aramızda sohbete dalmıştık. Arada da masada bulunan yiyeceklerden -pasta, börek, tatlı, tuzlu... aklınıza gelebilecek ne varsa- atıştırıyorduk. Umarım kilo almam diye düşündüm. O sırada kapı açıldı.

Athena Kulübesinde parti vardı. Erkenden yardım etmek için gitmiştim. Süslemeleri ve bir takım işleri yaptıktan sonra hazırlanmak için kulübeme gittim. Parti başlamak üzere olduğu için çok hızlı olmalıydım. Kulübeme vardım ve içeri girip doğruca odama gittim. Dolabımı açtım ve içinden bir elbise seçtim. Çok az elbisem olduğu için karar vermekte zorlanmamıştım. Elibisem tek askılıklıydı. O da sarı renkteydi. Elbisem üç değişik renkten oluşuyordu. Hızlıca giydim ve ona uygun beyaz bir ayakkabı seçtim. Çok süslü biri olmadığım için takı takmamıştım. Aynanın karşısına geçtim ve siyah saçlarımı özenle taradım. Uzun bir süre saçıma hangi modeli yapacağımı düşündükten sonra açık bırakmaya karar verdim. Maşayla saçıma şekil verdim. Sıra makyaja gelmişti. Makyaj yapmayı sevmediğim için çok hafif bir makyaj yaptım. Elibiseme uygun çantamıda seçtikten sonra hazır olduğuma kanaat getirdim.


Çok geç kalmıştım. Hızlıca kulübemden çıktım ve Athena kulübesine gittim. Kulübeye vardığımda hışımla kapıyı açtım ve içeri girdim. Gördüğüm kadarıyla partiye en son gelen ben olmuştum. Herkes birbirleriyle sohbet ediyordu ama ben gelince bana baktılar. Herkesi selamladıktan sonra Lucy’nin yanına oturdum. Karşı koltukta Calvin ve Tiff vardı. Sol yanımda ise Summer vardı. Troy, müziği değiştirmeye gitti. Herkes süper görünüyordu. E, bu da çok normaldi. Burada bir Afrodit kızı olsa kimin daha güzel olduğunu asla seçemezdi. "Troy müziği sonuna kadar aç." dedim. Troy müziği somuna kadar açtı ve "Parti başlasın!" diye bağırdı. Güldüm ve ayağa kalktım. Summer'ı da ayağa kaldırdım ve dans etmeye başladık. Tiff, Lucy ve Calvin de dans etmeye başladılar. Troy zaten kopmuştu. Çılgınlar gibi dans ediyorduk. Anlaşılan bu partide çok eğlenecektik.

Sonuna kadar açılan müzikle dayanamadım ve ayağa kalktım. Calvin'i de ayağa kaldırmıştık. Dans etmeye başladık. Hepimiz coşuyorduk. İşte parti dediğin böyle olurdu. Kahkahalar kulübenin dört bir yanını çınlatıyordu. Gerçekten süper eğleniyorduk. Lucy bana bir bardak içki uzattı. İçkiyi elime aldım ve bir uyudum içtikten sonra kenara koydum ve dans etmeye tekrar başladım. Elena'yla Troy'a baktım. Kendilerinden geçmişlerdi. En çılgın dansı onlar yapıyordu. Tabii ki sonra da Lucy ve Summer geliyordu. Çok manyak bir grup olmuştuk. Elena, "Süperr!" diye bağırdı. Troy da "Süper ötesi!" diyerek karşılık verdi. Summer ve Lucy kahkahalar atmaya başladılar. Calvin'le dans etmeyi kestik ve onları izlemeye başladık. Elena'yla Troy ortaya geçtiler ve danslarına dans katmaya başladılar. Çok süper dans ediyorlardı. Tüm kulübeyi dolanıyorladı. O kadar hızlıydılar ki nasıl duracaklar hiç bilmiyordum.

Gerçekten de eğlencenin doruklarındaydık. Kim bilir böyle eğlenmeyeli ne kadar zaman olmuştu.
Herkes dans ediyordu. -Ben dahil- Bu partinin eğlenceli olacağını düşünmüştüm elbet ama bu kadar fazla eğlenebileceğim aklıma gelmemişti. Sonuçta hiç kimseyi çok iyi tanımıyordum. Ama şu anda sanki onlarla yıllardır dostmuşuz gibi hissediyordum. İnanılmaz bir duyguydu.
Lucy ile dans ederken birbirimize saçma saçma espriler, fıkralar anlatıp gülmekten yerlere yatıyorduk. Elena, Troy, Tiff, Calvin... Hepsi deli gibi dans ediyordu. Eğlence tam gaz devam ederken birden kapı açıldı. Ama müziğin gürültüsünden olsa gerek benden başka kimse kapının açıldığını fark etmemiştim. Ben 'Acaba yeni bir misafir mi var ?' diye merak ederken Sere'nin şoka uğramış suratıyla karşılaştım.
İşte o an işi biraz abarttığımızın farkına vardım. Sanırım ipin ucunu biraz kaçırmıştık. Lucy'yi dürtükleyerek Sere'nin hala ağzı açık olarak durduğu kapıyı gösterdim. Lucy tedirginlikle alt dudağını ısırdı ve "İşte şimdi yandık !" dedi. Diğerleri daha Sere'nin geldiğinin farkına varmamışlardı. Lucy hemen son ses olan müziği kapatmaya gitti. Lucy müziği kapattığında Troy "Hey Lucy, ne yapıyorsun ? Dans ediyorduk." dedi. Ama Lucy ona kapıda duran şoka uğramış Sere'yi gösterince şikayet etmeyi bıraktı. Lucy Troy'a Sere'yi işaret ederken diğerleri de durumu kavramış ve dans etmeyi kesmişlerdi. Şimdi herkes mahcup bir şekilde Sere'ye bakıyordu. Sere bir süre sonra toparlandı ve "Buranın hali ne böyle ?" diye bağırdı. Herkes Sere'nin temizlik ve düzen konusundaki titizliğini bilirdi. "Sere bak biz..." diye söze başladı Lucy ama Sere ona susmasını işaret etti ve "Sanırım bu kadar eğlence yeter. Şimdi hepiniz dışarı çıkın." diyerek son noktayı koydu.


Kulübedeki Rp Bitmiştir.