| Savunma Cephesi (Görev 75) | |
|
+4Robert Harris Lucianna Fackrell Calvin Drake Westin Tiffany Trully 8 posters |
|
Yazar | Mesaj |
---|
Tiffany Trully Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1885 Kayıt tarihi : 11/10/10
| Konu: Savunma Cephesi (Görev 75) Perş. Ara. 23, 2010 5:47 am | |
| Çok geç uyanmıştım. Acele etmem gerekiyordu. Bugün Calvin’le birlikte New York’a gidecektik. Orada alışveriş yapıp eğlenmeyi planlıyorduk. Yani bugün benim için çok önemliydi. Calvin’le kampın sınırında buluşacaktık. Yatağımdan kalktım ve elimi yüzümü yıkadıktan sonra dolabıma gittim ve içinden en sevdiğim kazağımı aldım. Kazağım koyu kırmızı rengindeydi. Üzerinde çok güzel süslemeler vardı. Kazağıma uygun pantolonu da giydikten sonra aynanın karşısına geçtim. Acaba saçımı nasıl yapsam? Tek tek bütün saç modellerini yapmaya başladım. Önce saçımı at kuyruğu yaptım, sonra bunu bozdum ve saçımı yarım topladım. Bunu da beğenmeyince tekrar bozdum ve tel tokayla saçımı tutturdum. Bu modelde biraz çocukça olmuştu. Tel tokayı çıkardım ve başka hangi modeli denesem diye düşündüm. En sonunda kıskaçlı tokayla saçımı topuz yaptım. Hem güzel olmuştu hem de tam yaşıma uygundu. Evet, bu modele karar vermiştim. Şimdi sıra makyaja gelmişti. Hafif bir makyaj yaptım çünkü aşırıya kaçmak her zaman kötüdür.
Aynanın karşısından ayrıldım ve çantalarımın yanına gittim. Kırmızı bir çantayı seçtim ve içine gereken eşyaları koymaya başladım. Makyaj aletleri, cep telefonum, ambrosia ve daha bir sürü şey... Çantamı hazırladıktan sonra koluma taktım. Çok geç kalmıştım. Kesin Calvin beklemekten ağaç olmuştu. Hatta meyve bile vermeye başlamıştır. Çıkmam gerekiyordu. Ayakkabılarımın yanına gittim ve koyu kırmızı, rahat bir ayakkabı giydim. Bu ayakkabıyı çok seviyordum çünkü çok rahattı. Sanırım her şeyim tamdı. Aklımdan her şeyimi gözden geçirdim. Evet, her şeyimle hazırdım. Kulübemden çıktım ve kampın sınırına doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım. Elimden geldiğince hızlı olmaya çalışıyordum. Calvin beni bekliyordu. Böyle güzel bir günde onun canını sıkmak istemiyordum. Of! Sonunda kampın sınırına vardım. Calvin oraydı. Yanına gittim ve en şirin halimi takılarak "Beklettiğim için özür dilerim." dedim. | |
|
| |
Calvin Drake Westin Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 233 Kayıt tarihi : 06/12/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Perş. Ara. 23, 2010 7:00 am | |
| Sinir bozucu bir ritimle çalan saatim yüzünden gözlerimi açtım. Her zamanki uyuz doğama aykırı olmayacak bir şekilde gerindikten sonra, bugün New York’ta Tiffany’le buluşacağımızı hatırladım. Ardından aceleyle yataktan kalkarak yüzümü yıkamak için banyoya doğru koşmaya başladım. Koşarken ayağımı masaya çarptığım için yolun geri kalanını tek ayak üstünde zıplayarak devam etmek zorunda kaldım. Yüzümü yıkadıktan sonra aynadaki aksimi incelemeye koyuldum ve yine ne kadar mükemmel hatlara sahip olduğumu görerek suratıma çarpık bir gülümseme yerleştirdim ve banyodan çıkarak üzerime giyecekleri seçmek için dolabıma doğru yola koyuldum. Tiffany’nin yine her zamanki gibi mükemmel görüneceğini biliyordum. O nedenle bende kılık kıyafetime dikkat etmeliydim. Kampa gelmeden önce çevremde popüler olarak nitelendirilen bir çocuktum ama hiçbir zaman kıyafetlerimi aldırmamıştım. Gerçekten Tiffany’le tanışmak hayatımın dönüm noktası olmuştu.
Bana kesinlikle çok yakıştığını düşündüğüm açık gri, kot kesimi kanvas pantolonumla, yuvarlak yakalı camgöbeği mavisi kazağı üzerime geçirdim. Şimdi sıra saçlarımı jölelemekteydi! Tiffany saçımı çok fazla jölelememe sinir oluyordu ama benim için jöle hayatımın vazgeçilmezlerinden biriydi. Kahverengi ve ince telli salarımı özenle dikleştirdikten sonra Tiffany’nin bana hediye ettiği saati taktım. Sözleştiğimiz buluşma saatine on dakika kalmış olmasına rağmen heyecanlandığım için erkenden kulübemden çıktım. Şansım varsa Tiffany gelmeden çiçek toplayıp ona sürpriz yapabilirdim. Kampın girişine vardığımda sinsice etrafı gözetledim. Kimsenin olmadığını anladığımda Thalia Ağacının etrafındaki çiçekleri toplamaya başladım. Çiçekleri topladıktan sonra uzaktan gelen Tiffany’i gördüm ve yüzüme bana yakışan gülümsememi ekledim. Tiffany geldi ve "Beklettiğim için özür dilerim." dedi. Bu haliyle çok şirin görünüyordu. Sakladığım çiçekleri Tiffany’e uzattım ve "Önemli değil canım." dedim. Tiffany gülümsedi ve çiçekleri alıp kokladıktan sonra "Teşekkür ederim." dedi. Güldüm ve "Hazırsan gidelim." dedim. Tiffany "Hazırım." dediğinde kol kola girdik ve Thalia Ağacının etrafından güç sınırlarından geçerken cebimden bir drahmi çıkardım ve havaya fırlattım. | |
|
| |
Tiffany Trully Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1885 Kayıt tarihi : 11/10/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Cuma Ara. 24, 2010 4:06 am | |
| Calvin’in yanına vardığımda, Calvin beni çok güzel karşılamıştı. Hem gecikmemi aldırmadı hem de bana taze çiçekler verdi. Çok sevinmiştim. İkimizde hazır olduğumuz için New York’a gidebilirdik. Yürümeye başladık. Calvin cebinden bir drahmi çıkardı ve havaya fırlattı. Drahmi yere düştüğünde yol yarılmaya başladı ve içinden gri renkte bir sis çıktı. Sonra bu gri sis taksiye dönüştü. Bu taksi ‘Gri Kız Kardeşlerdi. Calvinle birlikte bu gri taksiye bindik. Calvin hemen "New York’a" dediğinde şoför gaza bastı ve resmen uçuyorduk. O kadar hızlı gidiyorduk ki Calvin beni tutmasa kafamı çok fena çarpacaktım. Şoför koltuğundaki kadınlar her zamanki gibi kavga ediyorlardı ve arabayı delice sürüyorlardı.
Sıkıca tutunup camdan aşağı baktığımda çimenlerin üzerinden gittiğimizi gördüm. Ya da çok hızlı gittiğimiz için ben öyle sanıyordum. Bir polis bizi görse ne yapardı ki? Herhalde ceza veremeden adamın kalbine inerdi. Ya da bizi durduramazdı. Tabii sis yüzünden böyle bir şey mümkün değildi. Bu sis iyi ki vardı. İnsanlar hiçbir şeyi görmüyorlardı. Çok hızlı gittiğimiz için başım ağrımaya başlamıştı. Yüzümün ne hal aldığını çok merak ediyordum çünkü Calvin bana "İyi misin?" diye sordu. Gülümsedim ve "İyiyim." dedim. Calvin’e çaktırmadan deri derin nefes almaya başladım. Yüzümün normale dönmesi gerekiyordu. Düzeldiğin hissetmeye başladığımda Calvin’e gülümsedim. Kısa bir süre sonra New York’un merkezine vardık ve gri taksi durdu. Sonunda yolculuk bitmişti. Şimdi eğlenme vaktiydi. Calvin’le beraber taksiden indik ve alışveriş merkezine doğru yürümeye başladık. | |
|
| |
Calvin Drake Westin Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 233 Kayıt tarihi : 06/12/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) C.tesi Ara. 25, 2010 12:22 am | |
| Güzel bir yolculuktan sonra alışveriş merkezine varmıştık. Tiffany arabada kötü görünüyordu ama şimdi gayet iyi ve mutluydu. Alışveriş merkezinin içine girdik. Bugün çok eğleneceğimden emindim. Çünkü yanımda Tiffany vardı.Tiffany'nin elinden tuttum ve tek tek bütün mağzalara girmeye başladık. İlk durağımız bir kıyafet dükkanıydı. İçeri girer girmez Tiffany, kıyafetlere bakmaya başlamıştı. Anlaşılan burada çok uzun süre kalacaktık. Tiffany sürekli bana kıyafet gösterip "Bu güzel mi?" diye soruyordu. Sorun şu ki Tiffany'nin zevk dünyası o kadar mükemmeldi ki bütün seçtiği kıyafetler güzeldi. Tiffany elindeki altı kıyafetle deneme kabinine girdi. Bütün kıyafetleri tek tek deniyordu. En sonunda içlerinden sadece iki kıyafeti seçti. Ödemeyi yaptım ve bu dükkandan elimizde poşetlerle çıktık. Hemen yan dükkana girdik. Bu dükkan takı dükkanıydı. Takılara bakmaya başladık.
Kendisi gri renkte ama süslemeleri altın sarısı olan bir takım dikkatimi çekti. Bu tam Tiffany'e göreydi. Tiffany'e seslendim ve takımı ona gösterdim. O da çok beğenmişti. Bu takımı almaya karar verdik. Tiffany bir kaç küpe falan da aldıktan sonra ödemeyi yaptık ve bu dükkandan da çıktık. Şu ana kadar iki dükkana girmiştik ve şimdiden ellerim dolmaya başlamıştı. Kim bilir daha neler alacaktık. Yine de ben çok eğleniyordum. Tiffany'nin yüzüne bakılırsa o da çok eğleniyordu. Bugünü hiç unutmayacağımdan emindim. Artık sadece dükkanların dışına bakıyorduk. Anlaşılan Tiffany de yorulmuştu. Güldüm ve "Yoruldun mu?" diye sordum. Tiffany bana baktı ve "Hayır." diye cevap verdi. Tam bu sırada bir mağzayı göstererek "Buna da girelim mi?" diye sordu. Gösterdiği mağzaya baktığımda oyuncak dükkanı gördüm. Şaşkınlıkla Tiffany'e baktıktan sonra güldüm ve "Girelim." dedim. | |
|
| |
Tiffany Trully Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1885 Kayıt tarihi : 11/10/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Paz Ara. 26, 2010 2:24 am | |
| Alışveriş merkezinde hala dolaşıyorduk. Bir sürü şey almıştık. Yürürken bir oyuncak dükkanı gördüm. Rengarenkti. Tabii o kadar güzeldi ki dayanamadım ve Calvin’e dönüp "Buna da girelim mi?" diye sordum. Calvin oyuncak dükkanına baktıktan sonra şaşkınlıkla bana döndü. Calvin şaşırınca yüzünde tatlı bir ifade oluyordu ve ben bunu çok seviyordum. Calvin güldü ve "Girelim." dedi. Büyük bir mutlulukla oyuncak dükkanına doğru koştum. Calvin’de arkamdan geliyordu. Dükkana varır varmaz oyuncakları incelemeye başladım. Gözüme voleybol topu ilişti hemen elime aldım. Parmak pasla Calvin’e topu attım. O da manşetle topu karşıladı ve bana geri attı. Tam smaçlık bir top gelmişti. Oyuncak dükkanında smaç vurmak çok tehlikeli ve çok saçmaydı ama yine de dayanamadım ve smacı vurdum. Calvin çeviklikle topu karşıladı ama… Top oyuncak bebeklerin olduğu cam rafa geldi ve cam kırıldı, üzerinde duran oyuncaklarda yerlere dağıldı. İşte, şimdi yanmıştık. Calvin elimden tutup beni kenara çekti ve önümüze kocaman pembe bir ayı tuttu. Dükkanın sahibi olay yerine geldi ve bizi görmeden ortalığa bakmaya başladı. Müsait bir zaman geldiğinde Calvin, "Koş!" dedi ve birlikte bütün güzümüzle koşmaya başladık. Kapıdan çıkarken adamın "Kaçmayın!" diye bağırdığını duyduk ama şimdi hiç duramazdık. Hemen aşağı kata indik ve hızlıca alışveriş merkezinden dışarı çıktık. Hala koşuyorduk. Çok yorulmuştum ve kalbim çok hızlı atıyordu. Yeterince uzaklaştıktan sonra durduk ve bir kenara oturup dinlenmeye başladık. Bu macera cidden süper olmuştu. Nefesimi kontrol altına almaya çalışıyordum. Calvin ise gülmeye başlamıştı. Ben de gülmeye başladım. Bir süre sonra cep telefonum çaldı. Çantamdan telefonumu çıkardım ve açtım. Arayan Lucy’ydi. | |
|
| |
Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Ptsi Ocak 03, 2011 8:30 am | |
| Sabahın köründe Robyn'in telefonuyla uyanmıştım. Kendisi Nevada Nehri yakınlarındaki bir üniversitede okuduğu için ne zamandır görüşemiyorduk ve bana, annesini ziyaret amaçlı bugün New York'taki evine gideceğini haber vermişti. Tabii ki fırsatı değerlendirip pndan annesiyle görüşmesi bittikten sonra bizimle buluşmasını istedim. New York'ta, evine çok uzak sayılmayacak bir noktada buluşur, kısıtlı bir zaman zarfında da olsa hasret giderirdik ve bunun hepimize iyi geleceği kesindi. Aklıma şu anda Tiff ve Calvin'in alışveriş yapmak amacıyla New York'ta oldukları geldi ve hiç vakit kaybetmeden cep telefonumu çıkarıp Tiffany'yi aradım. Tabii ki her kafayı yemiş kahraman gibi onun da cep telefonu açıktı. Çağrıma kısa sürede cevap verdiğinde hızlı hızlı nefes alıp verişlerini rahatlıkla duyabiliyordum. Kaşlarımı çatarak ona her şeyin yolunda olup olmadığını sorduğumda, bir oyuncakçının vitrin camını kırıp kaçmış olduklarını öğrendim. Nedense bu durum karşısında kendimi zerre kadar şaşkın hissetmemiştim çünkü Apollon kızının birkaç devresinin yanmış olduğunu tüm Melez Kampı bilirdi, Calvin de konu saçmalamak olduğunda sevgilisinden masum olmazdı hiçbir zaman.
Onlara elimden geldiğince kısa bir şekilde Robert'ın şu anda New York'a gelmekte olduğunu ve onunla buluşmamız gerektiğini anlattığımda ikili hiç tereddütsüz teklifimi kabul etti. Tiff ve Robyn tanıştıklarından beri birbirlerine değer veren iki arkadaş olmuşlardı ve Calvin de onun gibi ateşe hükmedebildiği için Hades oğluna içten de olsa sempati besliyordu. Kısa süre sonra görüşeceğimiz için vakit kaybetmeden telefonu kapatarak hazırlanmaya başladım. Saçlarımı pek de özenli sayılmayacak bir biçimde at kuyruğu yapıp, üzerime kot pantolon ile beni sıcak tutacak Athena yeşili bir kazak giydim. Dişlerimi fırçalamaya gitmek için yatakhanemiz boyunca yürürken elimdeki tarağı Troy'un kafasına fırlattım ve şaşkınlıkla bana bakan mahmur gözlerine kalkmasını işaret ettim. Nedense kamptan New York'a kadar sürecek olan yol gözüme çok uzun gelmişti ve onun da bana eşlik etmesini istiyordum. Son hazırlıklarımı da tamamladıktan sonra bolca parfüm sıktım ama suratıma hiç makyaj yapmadım, bir kahraman için gündelik gezmelerde makyajın yersiz olduğunu düşünüyordum. Pekala, asıl neden Tiff'e söylediğim saatte orada olabilmemiz için kulübemizden acilen çıkmamız gerektiğiydi. | |
|
| |
Robert Harris Hades'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1602 Kayıt tarihi : 16/08/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Ptsi Ocak 17, 2011 3:11 am | |
| Bugün benim için çok güzel geçecekti. Sabah erkenden kalkıp New York'a gitmek üzere yola çıkmıştım. Üzerimde kurukafa sembollü siyah bir kazak ve spor bir spor pantolon vardı. Siyah botlarım ve siyah deri motorcu montum da giysilerimi tamamlıyorlardı. Saçlarımı her zamanki gibi dağınık bırakmıştım, dışarıda berbat bir havanın hakim olmasına rağmen siyah güneş gözlüklerimi takmayı ihmal etmemiştim. Aslında seyahatimi gölge yolculuğuyla yapmam eğlenceli olabilirdi ama en azından giderken riske girmeyip otobüsü tercih ettim. Annemle buluşmamız sona erdiği zaman kamptaki çılgın arkadaşlarımın yanına gidecektim ve içimden bir ses onlarla olaysız bir gün geçireceğimizi aklımdan bile geçirmememi söylüyordu. Kulaklıklarım yardımıyla son ses rock müzik eşliğinde New York'a vardım ve vakit kaybetmeden annemin evine doğru yola koyuldum. Kapıyı açtığında annemin üzerinde her zamanki gibi bir bulaşık önlüğü vardı. Beni gördüğünde suratı sevgi ve şefkatle aydınlandı. Dünyada sadece annem ve Rose'da bu şekilde duygular uyandırabiliyordum. Genel olarak insanlar beni görünce kaçma dürtüleriyle cebelleşirlerdi. "Daha da büyümüşsün!" dedi annem ve bana sıkıcı sarıldı. Ben de sarılmasına karşılık verdim ve sırıtarak, "Daha da büyüyeceğim." dedim. Evde olmanın verdiği o rahatlama hissi gerçekten de her şeye bedeldi. Buraya gelerek annemi tehlikeye attığımın farkındaydım ama onunla görüşmek için başka çarem de yoktu. Hem Tanrı Hades'in oğluydum ve yıllardır canavarlarla içli dışlıydım. Buraya gelecek herhangi bir iblisi öldürememem, ihtimal dahilinde bile değildi. Aylardır görüşmediğim annemi çok ama çok özlemiştim, zaten her zaman risk almayı da severdim. "Sonunda derslerinden vakit bulabilmiş olmana sevindim." diyen annem içtenlikle gülümsedi. Suratındaki o saklı parıltıdan, derslerden kastının Rose olduğunu hemen anladım. Ben de gülümseyerek, "O da gelecekti ama işi çıktı." dedim. Son yazılısında sınıflarını bir empusa basmıştı, Rose da onunla cebelleşeceğim derken etrafa biraz hasar vermişti. Koç Hedge sayesinde olay tatlıya bağlanmıştı ve benim sisle ikna kabiliyetim neticesinde profesör onu tekrar sınava almayı kabul etmişti. Şu anda muhtemelen karmaşık bir sınav kağıdıyla uğraşmaktaydı. "Döndüğünde ona benim adıma çok selam söyle." dedi annem. Rose dünyadaki en mükemmel insandı ama yine de annemin onu bu kadar fazla sevmesi garibime gidiyordu. "Tamam, söylerim." cevabını verdim. Ardından, annemin hazırlamış olduğu birbirinden güzel kurabiyeleri yemeye koyulduk. | |
|
| |
Summer Katherine Ramsey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1643 Kayıt tarihi : 08/12/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Ptsi Ocak 17, 2011 11:31 am | |
| Sabah Troy'un yakınmalarıyla uyandım. "Lucy, seninle gelmesem olmaz mı ? Bugün gerçekten çok uy-" Cümlesini tamamlayamadan uykuya dalmıştı. Lucy ona bakarak gözlerini devirdi. Henüz benim uyandığımı fark etmemişti. Yatağımdan kalkıp "Hey Lucy, bir yere mi gidiyordunuz ?" diye sordum. "Ah, evet. Yani gidiyor-duk. Sanırım Troy gelemeyecek." dedi. Sonra aklına bir fikir gelmiş gibi gülümsedi ve "Neden benimle New York'a gelmiyorsun ? Eğlenceli olacağından eminim." dedi. Evet, çok iyi olurdu. Kulübemde oturmaktan başka yapacak bir şey yoktu zaten. Ben de ona gülümsedim ve "Harika olur !" dedim neşeyle. "Ama çabuk olsan iyi olur, arkadaşlarımızı bekletmek istemeyiz." diye beni uyardı Lucy. Bunun üzerine hızlı hareketlerde elimi yüzümü yıkadıktan sonra hemen dolabımı açıp elime geçen bir pantolonumu ve bluzumu giydim. Çantamı hazırlayıp ceketimi de aldıktan sonra artık hazırdım. Lucy'ye dönüp "Haydi gidelim !" dedim. Lucy Troy'a Bunu sana ödeteceğim. bakışı attıktan sonra kulübeden çıktık. Ama tabii Troy bunu görmemişti. Yolda Lucy'ye kimlerle buluşacağımızı sorduğumda bana Tiff, Calvin ve Robyn'in orada olacağını söyledi. Tiff ve Calvin'i zaten tanıyordum ancak henüz Robyn ile tanışma fırsatını bulamamıştım. Lucy ve Sere'nin onunla iyi anlaştığını duymuştum, umarım bu benim için de geçerli olurdu. Hiç kimseyle bir düşmanlığım olmasını istemezdim. Özellikle de bir Hades oğluyla... Konuşurken zaman çabuk geçmişti ve şimdi New York'taydık işte. Lucy'ye dönüp "Peki onları nasıl bulacağız ?" diye sordum. | |
|
| |
Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Ptsi Ocak 24, 2011 12:39 pm | |
| Troy gıcığı bir türlü uyanamamıştı am artık bu durumdan şikayetçi değildim çünkü onun yerine Summer benimle gelmeyi kabul etmişti ve o kesinlikle muhteşem bir yol arkadaşıydı. Birlikte konuşa konuşa yolu çabucak bitirip New York'a vardığımızda bana arkadaşlarımızı nasıl bulacağımızı sordu. Gülümseyerek "Robert bize annesiyle görüşmesi bittikten sonra katılacak, Tiffany'lerin nerede olduğunu öğrenmek için de cep telefonu kullanacağız." dedim. Aslında İris mesajı biz melezler için çok daha güvenli olurdu ama içinde bulunduğumuz çağda artık biraz ilkel kaçıyordu. Birine telefon etmek kesinlikle çok daha pratikti ve insanın karşısına çıkacak canavarları önemsememesine neden olacak kadar fazla bağımlılık yapabiliyordu. Sırıtarak tekrar Tiff'in numarasını çevirdim ve açtığında "Neredesiniz?" diye sordum. Bana zaten yerini adım kadar iyi bildiğim büyük bir alışveriş merkezinin tarifini verdi ve oradaki bir kafede oturmakta olduklarını söyledi. Telefonu kapattıktan sonra Summer ile bir taksiye atlayıp alışveriş merkezine doğru yola koyulduk. Oraya vardığımızda sevinçle binadan içeri girip asansörle en üst kata çıktık. Kalabalığın arasında Tiff ve Calvin ikilisini arayışımız çok ama çok uzun sürdü fakat sonunda onlara ulaşmayı başardık. Dördümüz de coşkuyla selamlaştıktan sonra Summer "Ee biz gelmeden önce neler yaptınız?" diye sordu. İşte bu kesinlikle benim de merak ettiğim bir hikayeydi. Hem de kardeşimin dikkatini dağıtabilecek bir soruydu. Nedense Robyn ile ilk kez karşılaşacak olduğu için biraz telaşlanmış olduğunu fark etmiştim ve ona fazlasıyla hak veriyordum çünkü Rob, kimsenin karşısına almak istemeyeceği tipte bir çocuktu.
| |
|
| |
Tiffany Trully Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1885 Kayıt tarihi : 11/10/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Salı Ocak 25, 2011 8:27 am | |
| Lucy'e yerimizi tarif ettikten bir süre sonra bizim yanıımıza geldiler. Summer çok heyecenli görünüyordu. Nedenini merak ediyordum ama önce Summer sorusunu yanıtlamaya karar verdim. Bir kafede oturup sipariş verdikten sonra neler neler yaptığımızı tek tek anlatmaya başladım. İlk başta kıyafetlerden söz ettim ve aldığım birkaç kiyafeti gösterdim. İkiside çok beğendiler. Sonra onlara oyuncak dükkanından baksettim. Lucy en çok burada koptu. Summer "Müthişsiniz ya!" dedi. Güldüm. Sonra gözlerim Calvin'e takıldı. Sıkıntıyla bizi dinliyordu. Tabii ona göre hiç iç açıcı şeylerden bahsetmiyorduk. Lucy, Calvin'e baktığımı gördü ve o da baktı. Sonra da onmunla dalga geçmeye başladı. Bu dalgasına Summer da katıldı. Calvin bir süre onları dinledikten sonra bana baktı ve "Gör gör arkadaşlarını." dedi. Bu lafna güldüm ve tam cevap verecekken Lucy araya girdi ve "Dost acı konuşur." dedi. Çok şükür ki atışma fazla uzun sürmeden siparişlerimiz geldi ve Lucy'nin dikkatini sıcak çikolata fethetti. İçeceklerimizi içerken Calvin "Ee, siz ne yaptınız?" diye sordu. Lucy konuşmaya başladı. Rob'la konuştuklarını ve annesiyle görüştükten sonra hep beraber buluşağımızı söyledi. Benim için hava hoştu. Rob'la iyi anlaşıyoruz diyebilirdim. Hem Calvin'in de canı sıkılmazdı. | |
|
| |
Calvin Drake Westin Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 233 Kayıt tarihi : 06/12/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) C.tesi Ocak 29, 2011 3:13 pm | |
| Buluşmaya Rob'un da geleceğini duyduğumda çok rahatladım. Sonunda kızların konuşmasına fransız kalmayacaktım. Hayır, öyle konulardan bahsediyorlar ki hiçbir şey söyleyemiyorum ve susup dinliyorum. Bu da kendimi kötü hissetmemi sağlıyordu. Sıcak çikolatamı içerken aynı zamanda da Lucy'yi dinliyordum. Neler yapabileceğimizi söylüyordu. Summer gerçekten çok heyecanlı görünüyordu. Lucy konuşmasına ara verdiğinde ona neden heyecanlı olduğunu sordum ama Summer heyecanlı olduğunu kabul etmedi. Her zamaki gibi Lucy araya girdi ve Rob'u ilk defa görüceğini onun için heyecanlı olduğunu söyledi. Summer'a hak veriyordum. Ne zaman bir melez Rob'la tanışmak üzere olsa heyecanlanırdı. Summer bu konuyu hemen kapattı ve başka konulara geçti. Bende daha fazla üstünde durmadım ve sıcak çikolatımı yudumlamaya devam ettim. Tabii ki mecbur bir kulağımda kızlardaydı. Tiff sürekli pastalara bakıyordu ama sipariş vermiyordu. Bunun nedeni kesinlikle kilolardı. İç çektikten sonra garsonu çağırdım ve pasta siparişi verdim. Tiff bana sinirli bir bakış attı ama itiraz etmedi. E, pastaya kim hayır diyebilirdi. Lucy ve Summer'a da pasta söylemiştim. Onlarda hiçbir itirazda bulunmadı. Bir süre sonra da pastalar geldi. Kızlar önce garip garip pastaya baktıktan sonra daha fazla dayanamayarak yemeye başladılar. Onların bu haline gülmeye başladım. | |
|
| |
Summer Katherine Ramsey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1643 Kayıt tarihi : 08/12/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Paz Ocak 30, 2011 9:52 am | |
| Pastaları görünce biraz şaşırmıştım ama iştahım kabardığından kendimi daha fazla tutamayarak pastamdan bir dilim aldım. Lucy ve Tiff de pastalarını yemeye başlayınca ben de pastamı yemeye devam ettim. Bir süre sonra bir kahkaha sesi işittim. Bu ses, Calvin'den geliyordu. Lucy Calvin'e dönerek "Komik olan ne ?" diye sordu. Bozulmuş gibiydi. Calvin kahkalarının arasında zorlukla "H-hiç. Sadece bu kadar acıktığınızı düşünmemiştim." dedi. Tiff de ben de yemeyi bırakmış Lucy gibi Calvin'e dik dik bakıyorduk. "Biraz acıkmış olabiliriz, ne var yani ?" dedim. "Bundan daha doğal ne olabilir ki ?" Tiff de bana katılarak "Sen iştahsızsan biz ne yapalım ?" dedi. Bunun üzerine Calvin'in kahkahaları biraz kesilir gibi oldu. "Ne yani, şimdi de iştahsız mı oldum ?" dedi. Lucy ise "Evet Calvin, öylesin." dedi sinirle. Bunun üzerine Calvin'in kahkahaları tamamen kesildi. Sanırım Calvin'in üzerine biraz fazla gitmiştik. İştahım da pek kalmamıştı. Masada bir sessizlik hakimken gözlerimi peçetelere sabitledim. 'Umarım bu gergin hava uzun sürmez...' diye düşündüğüm sırada bir sesle hepimiz irkildik. "Selam arkadaşlar !" Bu ses, Robyn'e ait olmalıydı.
En son Summer K. Ramsey tarafından Ptsi Şub. 28, 2011 7:46 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
| |
Tiffany Trully Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1885 Kayıt tarihi : 11/10/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Ptsi Şub. 07, 2011 9:49 am | |
| Pastayı büyük bir zevkle yiyordum. Bu benim en sevdiğim pastaydı. Ancak daha yarısına gelemeden Calvin'e sataşmaya başladım. Lucy de bana destek oluyordu. Tam bu sırada tartışmamız uzamadan Rob geldi ve "Selam arkadaşlar!" dedi. Onu uzun süredir görmüyordum ve ne yalan söyleyeyim özlemiştim. Beraber daha önce birkaç göreve gitmiştik. Onun için de bütün gıcıklarına rağmen Rob'u severdim. Ayağa kaltım ve "Selam!" dedim. Sonra da yanına gidip sarıldım. Lucy de hemen gelip sarıldı. Rob "Bu kadar özleyeceğinizi düşünmemiştim." dedi. Güldüm ve "Bende." dedim. Buna Rob da güldü. Sonra Calvin'le tokalaştılar. Calvin "Sonunda geldin. Burada, kızların arasında ölüyordum." dedi. Rob "Merak etme, şimdi ölme sırası onlarda." dedi. Onlar konuşurken gözüm Summer'a takıldı. Orda durup bizi dinliyordu. Onu tamamen unutmuştuk. Summer'ı gösterrek "Hey Rob, bak bu Summer." dedim. Rob, Summer'a baktı ve "Tanıştığıma memnun oldum. Sen Lucy'nin kardeşisin değil mi? Yazık sana." dedi. Lucy hariç hepimiz gülmeye başladık. Lucy Rob'un ayağına tekme attı. Rob numaradan "Ah, canım çok acıdı. Ölüyorum." dedi. Lucy buna daha da sinirlendi. Calvin "Rob, geç otur. Sana bir şey ısmatlayayım." dedi. Rob "Çok iyi olur." dedi ve oturdu. Bizde oturduk. Lucy hala sinirliydi. | |
|
| |
Calvin Drake Westin Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 233 Kayıt tarihi : 06/12/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Salı Şub. 08, 2011 12:25 am | |
| Masaya oturup sohbete kaldığımız yerden devam ettik. Lucy hala sinirliydi ama çok geçmeden siniri azaldı. Artık o da gülüyordu. Robyn "E, Summer nasıl gidiyor kamp hayatı?" diye sordu. Summer neşeli bir tavırla "Süper, kampa çok alıştım." dedi. Robyn "Bu iyi." dedi. Sonra da Lucy'e baktı. Lucy ofladıktan sonta sonra garsona bir kahve daha söyledi. Siparişleri beklerken Robyn'e "Rose'la aran nasıl?" diye sordum. Robyn çok iyi olduğunu ve Rose'la birkaç şey anlattı. Sonra da üniversiteyle ilgili şeyler anlattı. Orada karşılaştığı canavarlar... Lucy'yle Robyn sürekli birbirlerine laf sokuyorlardı. Bu da bizim çok komiğimize gidiyordu. Lucy'le bende uğraşmaya başladım. Onunla uğraşmasını, onu deli etmesini çok seviyordum. Tam bir iki numara yapacakken garson siparişlerimizi getirdi. Bende onun gitmesini bekledim. Garson siparişleri bırakıp gittikten sonra Robyn'e döndüm ve "İzle şimdi." dedim. | |
|
| |
Robert Harris Hades'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1602 Kayıt tarihi : 16/08/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Ptsi Şub. 28, 2011 5:23 am | |
| Annemin yanından ayrıldıktan sonra Lucy'den adresini almış olduğum kafeye gelerek arkadaşlarımla buluşmuştum. Tiffany her zamanki ılımlı ruh halindeydi, kendisine belli etmemiş olsam da ben de onu özlemiştim. Lucy de yine tam formundaydı. Calvin ve benim tüm sataşmalarımıza beş saniye içerisinde cevap buluyordu ve bunun onu zerre kadar zorlamadığından emindim. Yeni tanıştığım Summer'a hemen kanım ısınmıştı, ileride iyi bir arkadaşım olacağı şimdiden belliydi. Calvin ise bende her zaman uyandırdığı soru işaretleri dışında iyiydi. Tanrıça Hestia'nın himayesindeki bir çocuktu ve ilahi güçlere sahip olan ebeveyni babasıydı. Kampa geldiğinden beri sahiplenilmemiş olduğundan, gerçek ebeveynini hala öğrenebilmiş değildi. İşin kafamı kurcalayan kısmı, birkaç ay önce babamın benden ona göz kulak olmamı istemiş olmasıydı. Büyük ihtimalle bunun sebebi, Tanrıça Hestia'nın yaptığı bir ricaydı ama yine de sık sık kendimi 'acaba' derken buluyordum. Calvin benim için de kızların iştahla yemekte olduğu pastalardan bir tane söyledi, gelir gelmez kendi pastama giriştim. Ölüler Tanrısı'nın oğlu olabilirdim ama tatlılara bayılırdım. Bir süre Rose'dan, üniversitemden ve başımdan geçen çeşitli maceralardan bahsettikten sonra tabağımdaki pastanın bitmiş olduğunu fark ettim. Kaşla göz arasında, kendime bile fark ettirmeden yine tabağımı silip süpürmüştüm. Diğerlerinin ilgi alanlarını az çok biliyordum ama Summer'ınkiler hakkında pek fazla fikir sahibi değildim. Gülümseyerek "Sinemaya gitmekten hoşlanır mısın Summer?" diye sordum. Eğer o bu fikirden hoşlanırsa, ekibe sinemaya gitmeyi teklif edecektim. Aşk böcekleri Tiffany ile Calvin'in kusura bakmamasını umuyordum çünkü vizyona yeni girmiş olan süper bir korku filmi vardı ve ben, onu ölsem dahi kaçıramazdım. | |
|
| |
Summer Katherine Ramsey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1643 Kayıt tarihi : 08/12/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Ptsi Şub. 28, 2011 8:02 am | |
| "Evet, bayılırım !" diye cevap verdim Robyn'in sorusuna. Gerçekten, sinemaya gitmeyeli ne kadar zaman olmuştu ? Hatırlayamıyordum bile. Bu cevabım üzerine Robyn gülümsedi ve "Öyleyse hep birlikte bir sinemaya gitmeye ne dersiniz ?" diye sorunca Tiff hemen atıldı. "Hey, bu harika olur ! Vizyonda çok güzel bir aşk fil-" Robyn Tiff'in sözünü kesti. "O muhteşem korku filmi varken kıytırık bir aşk filmine gitmeyi düşünmüyorsun herhalde !" dedi kaşlarını kaldırarak. Tiff, biraz hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Dudağını sarkıtarak "Ama o filmin çok güzel olduğunu duymuştum." diye sızlandı. Ancak Tiff'in yakınmaları Robyn'in umrunda değilmiş gibi görünüyordu. "Ben onu bunu bilmem, o korku filmine gitmek zorundayım." dedi. Oldukça kararlı görünüyordu. Anlaşılan korku filmleri Robyn'in favorileri arasındaydı. Ondan sonra kimse Robyn'e itiraz etmedi. Benim için hava hoştu zaten, her türlü filme bayıla bayıla giderdim. Korku filmi Tiff dışında herkesin kafasına yatmış gibiydi. Hal böyle olunca Tiff de korku filmine gitmeye razı oldu. Tabaklarımızdakiler bitince masadan kalktık ve hesaplarımızı ödeyerek kafeden ayrıldık. Şimdi bizi eğlenceli bir sinema keyfi bekliyordu. Tabii önümüze canavarlar çıkmadığı sürece... | |
|
| |
Tiffany Trully Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1885 Kayıt tarihi : 11/10/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Cuma Mart 04, 2011 1:40 am | |
| Of! Sinema fikri harikaydı ama korku filmi çok saçmaydı. Sinemada korku filmi mi izlenir ya. Korku filmi evde, karanlıkta, kimsenin olmadığı zamanda izlenir. Sinema da aşk filmi izlenir. Hem de vizyona yeni süper bir aşk filmi girmişti. Ona gitmeyi çok istiyordum. Fakat kimse bana destek çıkmamıştı. Calvin bile. Gerçi o bir erkekti ne bekliyordum ki. Mecburi korku filmine gidecektik. Neyse, buna şükür. Beraber alışveriş merkezinin sinema bölümüne gittik ve Rob'la Calvin biletleri almaya gittiler. Bende fırsattan istifade yakınmaya başladım. "Neden Rob'un dediği oluyor." diye sordum. Lucy "Çünkü en mantıklısı korku filmi." dedi. Ona kötü bir bakış attım. Lucy'nin korku filmi için çok istek duyduğunu zannetmiyordum. Daha fazla bir şey söyleyemeden Rob'la Calvin geldiler. Seansları tam bize uygundu. On iki dakika sonra film başlayacaktı. Sinama salonuna gittik ve yerlerimize oturduk. Calvin benim yanımdaydı ve "Mısr ister misin?" diye sordu. Gülümseyerek "Evet, bende seninle geleyim." dedim. Calvin başını salladı. Ayağa kalktım ve kızlarla Rob'a da bir şey isteyip istemediklerini sordum. Siparişleri aldıktan sonra sinama salonundan çıktık ve mısırları almaya gittik. Çok geçmeden elimizde mısır ve kolalarla geri döndük. Film başlamak üzereydi. Az kalsın geç kalacaktık. Mısırları ve kolaları uzattıktan sonra yerime kuruldum. Kola ve mısır sayesinde keyfim yerine gelmişti. | |
|
| |
Robert Harris Hades'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1602 Kayıt tarihi : 16/08/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Çarş. Mart 09, 2011 9:44 am | |
| Kafede otururken diyette olduklarını söyleyen üç kız da şimdi mısırları götürme konusunda Calvin'le beni aratmıyorlardı. Lucy neden sırıttığımı sorduğunda ona bu cevabı vermiştim ama hiç önemsemeden mısırlarını yemeye devam etmişti. Karanlık bir sinema salonunda arkadaşlarıyla oturmuş korku filmi izleyecek olan hiç kimse, mısırsız kalmaya zaten tahammül edemezdi. Tiffany ve Calvin geldikten birkaç dakika sonra vizyona yeni girecek filmlerin fragmanları ve sıkıcı reklam kuşağı sonlandı, uzun zamandır beklediğim film başladı. Heyecanla gözlerimi perdeye odakladım. Tiffany'nin seslice içini çektiğini duymuştum ama Summer, Lucy ve Calvin'in de keyfi, benim gibi yerindeydi. Apollon kızının triplerini de görmezden gelmekte fazla zorlanacağımı sanmıyordum. Kolamdan koca bir yudum içtikten sonra keyifle arkama yaslandım. Sinema salonlarını severdim çünkü karanlık, aydınlığa oranla bana her zaman daha yakın olurdu. Tiff Calvin'e mırıl mırıl bir şeyler diyip duruyordu ve onun yüzünden dikkatim dağılıyordu, filme odaklanamıyordum. Gruptaki diğer kişiler de benimle aynı sorunu yaşıyor gibiydiler. Bu nedenle Tiffany'ye doğru dönerek "Bayan, lütfen sessiz olabilir misiniz? Burada film izlemeye çalışıyoruz." dedim. Lucy ve Summer, onu tanımamazlıktan gelme şakamdan epeyce hoşlanmışa benziyorlardı. Hiç beklemediğim bir anda arkamızdaki sırada oturan yaşlı kadın da "Evet, buraya film izlemeye geldik, sizi dinlemeye değil." diyerek beni destekledi. İşte bu, Calvin'in ses çıkarmadan kahkaha atması yüzünden morarmasına yetmişti. | |
|
| |
Tiffany Trully Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1885 Kayıt tarihi : 11/10/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Çarş. Mart 09, 2011 10:11 am | |
| Normalde Rob'a bağırır çağırırdım. Ancak arkkamızda oturan yaşlı kadının Rob'a destek vermesi susmamı sağladı. İçimden Rob'a etmedik küfür kalmadı. Buradan bir çıkalım ona gösterecektim gününü. Calvin de yanımda gülemmek için kendini zor tuttuyordu. Ona bir dirsek attım. Bu sefer acıdan bağırmamak için kendini zor tuttu. Kızlara da pis bir bakış attım. Hepsi dayağı hak ediyordu. Çaktırmadan daha fazlasınıda yapacaktım ki filmden birden korkunç bir ses geldi ve benim yüreğime indi. Filme baktım. Korkunçluğa başlamıştı ve beni hazırlıksız halde yakalamıştı. Rob benle dalga geçmeyi bırakarak filme daldı. Daha doğrusu herkes filme odaklanmıştı. Artık sessiz sessiz filmi izlemem gerekiyordu. Bunun için hiçbir şey demeden izlemey başladım. Film tam psikopatlara göreydi. Rob'un bu filme gitmeyi neden o kadar çok istediğini şimdi anlıyordum. Rob da normal değildi ki. Tam kendine göre bir film bulmuıştu. Sinirle mısırımı yemeye başladım ve arada sırada da kolamdan içiyordum. Kola ve mısır gerçekten harikaydı. Sırf bunlar için bile sinemaya gidilirdi. | |
|
| |
Calvin Drake Westin Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 233 Kayıt tarihi : 06/12/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Çarş. Mart 09, 2011 10:39 am | |
| Robyn'nin dedikleri ve sonra yaşlı kadının ona destek vermesiçok komiğime gitmişti ve kendimi gülmemek için zor tutuyordum. Dolayısıyla Tiff bnu duruma çok sinirlendi ve bana dirseğiyle vurdu. Tam karnıma gelmişti ve canım bayağı acımıştı ama tabii ki çocuk gibi bağırmadım. Bu sırada filmin eğlenceli kısmı başaldı. Daha ilk başları olmasına rağmen korkutucu yanlarının başalamsı filmin kalitesini gösteriyordu ve bu filme geldiğimize çok memnundum. İyi ki kardeşimi dinlemiştik. Film bana göre çok korkutucu değildi ama aynı şeyi kızlar için söyleyemezdim. Tiffany'e baktım. Kendini kolaya ve mısıra vermişti. Filmi izlemediği için hiç de korkmuyordu. Summer'a ve Lucy'ye baktım. Onlarda korku vardı. Ekrana zor bakıyorlardı ama yine de bir kıza göre daha cesaretliydiler. Salonda bir çok kız ekrana bakmıyordu bile. Bu durum benim çok komiğime gitti. Ayıp olacağını bilmeseydim şu anda kahkaha atıyor olurdum. Kendimi zorla tutuyordum. Daha fazla rezillik çıkarmaya gerek yoktu. Filme tekrar odaklandım. Hala seyirciyi korkutmaya çalışıyordu. Ancak daha gizemli bir hal almıştı. Bu da benim daha çok ilgimi çekti. | |
|
| |
Tiffany Trully Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1885 Kayıt tarihi : 11/10/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Çarş. Mart 09, 2011 10:53 am | |
| Of of! Bu film ne zamna bitecekti ya. Hiç de güzel bir film değildi. Çabucak bitmesini istiyordum. Calvin'in kulağına yaklaştım ve "Bu film ne zaman bitecek?" diye sordum. Calvin bana ters bir bakış attıktan sonra "Daha yeni başladı. Filmi izlemeye çalışsana." dedi. Ne, yeni mi başlamıştı. Of of! Bu iş daha da işkenceli olmaya başlamıştı. Rob'u çıkar çıkmaz öldürecektim. Calvin'in dediğini yapmaya karar verdim ve filmi adam akllı izlemeye başaldım. Hiç de korkutucu bir film değildi. Bir kız kaçıyor peşinden de salak salak canavarlar geliyordu. Ne var bunda? Hayır bir filmde sanat olması gerekiyor. Bir Apollon kızı olaraktan bunda sanat yok diyorum. Ben kendi kendime bunları düşünürken birden ekran değişmeye başladı. Başta filmin parçası olduğunu sandım ama sonra ekranda Kheiron belirince bunun gerçek olduğunu anladım ve şok oldum. Hemen doğruldum ve arkadaşlarıma baktım. Onlarda Kheiron'u fark etmişe benziyorlardı. Çünkü hepsi şok olmuş ekrana bakıyordu. Filmi izliyor olamazlardı. Hem ben daha kafayı yememiştim. | |
|
| |
Kheiron Yardımcı Admin/Sentor/Kampın Müdür Yardımcısı
Mesaj Sayısı : 370 Kayıt tarihi : 18/12/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Çarş. Mart 09, 2011 10:39 pm | |
| Ofisimde oturmuş günlük işlerimi yapıyordum. Ancak çok geçmeden Athena bana New York'un istila edildiğini söyledi. Oraya hemen ekip göndermeliydim. Kamptan New York'a hazırlanıp gitmek uzun sürerdi. Onları oyalamak için hemen birilerini göndermem gerekiyordu. Aklıma Tiffany ve Calvin geldi. Onlar gezmek için benden izin alıp New York'a gitmişlerdi. Aynı zamanda da ikisi de çok iyi savaşçıydı. Bir süreliğine idare edebilirlerdi. Onlara ulaşmak için İris mesajı yolladığımda kendimi sinema salonunun dev ekranında buldum. Tiffany ve Calvin film izliyordu. Ancak yanlarında bir de kaçaklar vardı. Summer, Lucy ve Robert. Robert zaten kampta değildi ama Lucy ve Summer kamptan kaçmışlardı. Sonradan onlarla konuşmayı aklıma yazdıktan sonra bana şaşırmış bakan melezlere "Melezlerim New York tehlike altında. Size görev veriyorum. Göreviniz destek ekip gelesiye kadar New York'u korumak." dedim. Beş melez hâlâ bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Kendini ilk toparlayan Robert oldu. "Tamam Kheiron, siz New York'u merak etmeyin." dedi. "Size güveniyorum." dedim ve İris mesajını kestim. New York'un durumu artık bu beş melezin elindeydi. Hemen ofisimden çıktım ve destek ekibi oluşturmaya gittim. Acele etmeliydik. | |
|
| |
Tiffany Trully Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1885 Kayıt tarihi : 11/10/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Çarş. Mart 09, 2011 11:38 pm | |
| Ne, New York tehlikede mi? Bu haber beni şok etmişti. Tabii haberin sinema salonunda ve Kheiron'dan gelmesi ayrı bir şok edici şeydi. Şaşkınlıkla arkadaşlarıma baktım. Onlarda benim gibi şaşkındı. Şaşkınlığı üzerinden sadece Rob ve Calvin atmıştı. Calvin "Çabuk olalım." dedi. Sonra bizim hala şok da olduğumuzu fark etti. Rob Lucy'yi sarstı ve "Kendine gel." dedi. Lucy Rob'a bir dirsek attı ve "İnanamıyorum. Günümüz mahvoluyor." dedi. Summ "Bir sürü kişinin canı tehlikede." dedi. Lucy "Asıl bizim canımız tehlikede. Kheiron kamptan kaçtığımız için bizi öldürecek." dedi. Calvin kızların konuşmasına gireek "Kızlar eğlenceye geç kalıyoruz." dedi. Tabii Rob da Calvin de canavarlkarı haklamak için heyecan içerisindeydi. Bu sırada insanların normal bir şekilde fişmi seyrettiklerini fark ettim. Anlaşılan onlar Kheiron'u görmemişti bile. Rob "Zaten filmi yarım bırakmak zorundayım bir de sizinle uğraşamam." dedi ve ayağa kalktı. | |
|
| |
Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Cuma Mart 11, 2011 12:44 am | |
| Tam da korku filmini gözlerimi kaçırmadan izleyebilmeye başladığım sırada, Kheiron'un sinema perdesinde belirmesi, bundan on yıl sonra hala hayatta olursam dostlarıma anlatacağım komik bir anı halini alabilirdi. Tabii hayatta kalmak, şu anda benim durumuma pek de giden bir söz değildi. Robyn ve Calvin'in öncülüğüyle sinema salonundan çıktığımız sırada Summer'a doğru eğilerek "Belki New York'u kurtarıp hayatta kalmayı başarabilirsek, Kheiron bizi kamptan kaçtığımız için affeder." dedim. Summ bana korktuğunu belli eden bir bakış atmakla yetindi. Neden, neden sanki bir melezin felekten bir gün çalmasına asla olanak tanınmazdı?! Daha önce bu gruptaki herkesle sırt sırta verip ciddi canavarları haklamıştık ve hepsine de güvenim tamdı. Sanırım içinde bulunduğum durumda şükredebileceğim ender durumlardan biri de buydu. Hatta Robyn'le, Manhattan'ı canavar istilasından kurtardığımız bile olmuştu. Eh, aslında o görev sırasında Hec ve ikisi, Maya'nın şifa gücü sayesinde hayatta kalmayı başarmışlardı. Şimdi sahnede Hec'in yerini Calvin almıştı. Ondan daha tecrübesiz ve daha fevri ama yine de tam bir Hades çocuğu... Ağabeylerinin düştüğü hataya düşmemesi için tek yapabileceğim şey dua etmekti. Hades çocukları kendilerini kaptırıp tüm güçlerini açığa vurma hatasına düştüler mi, vay halimize. Daha doğrusu, vay New York'un haline... Sinema salonunun olduğu binadan dışarı çıktığımızda gruba durmalarını işaret ettim. Hepsini tek tek parmağımla işaret ederek, "Tiffany, senin iyileştirme gücün olduğu ve ok kullandığın için, er meydanına dalmayacaksın. Uzaktan, oklarınla canavarları haklayacak ve gerekirse zor durumda kalanımıza yardım edeceksin. Robert ve Calvin, Zeus ne verdiyse savaşın, size strateji planı anlatmak bir şey ifade etmez, biliyorum. Biz Summ ile ekip çalışması yapacağız, mümkün mertebe birbirimizden ayrılmamaya çalışacağız. Grubun parçalanmaması için herkesin gözü hep Tiff'te olsun. Merkezimiz o." dedim. Herkes beni anladığını belirten tepkiler verdikten sonra, New York'un göbeğine doğru gözlerimizi dört açmış bir biçimde ilerlemeye koyulduk. | |
|
| |
Tiffany Trully Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1885 Kayıt tarihi : 11/10/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Cuma Mart 11, 2011 7:41 am | |
| Lucy tüm planı yapmıştı. Bu planı harfi harfine uygulayacaktık. En azından ben öyle yapacaktım. Diğerlerini bilmiyordum. Benim için pek zor bir şey yoktu. Sadece okçuluğumu konuşturacaktım ve yaralılara yardım edecektim. Her ikisinde de ustaydım. Böylesi daha iyiydi. New York caddelerinde ilerlemeye başladık. Henüz tuhaf bir şey -canavar ordusu- görememiştik. Kheiron bize nerede olduklarını söylememişti. Büyük ihtimalle kendisi de bilmiyordu. New York çok büyük bir yerdi ve canavarlarla karşılaşmama ihtimali beni korkutuyordu. Çünkü karşılaşmazsak insanlara ve diğer şeylere zarar gelebilirdi. Muhakkak onları haklamalıydık. Bunları düşünürken güç hissetmeye başladım. Büyük bir güç bize doğru geliyordu. Arkadaşlarımın yüzlerine baktım. Onlarda bu gücü hissetmişlerdi. Etrafımıza bakınmaya başladık. Şu an hiçbir şey göremiyorduk ama çok yakında olduklarını biliyorduk. Lucy "Hazır olun." dedi. Kolyeme bastım ve yay-ok takımımı elime aldım. Ben hazırdım. Tayfanın geri kalanı da hazırlanmıştı. Burdan bakıldığında kimsenin bizi yıkmasına imkan yokmuş gibi görünüyordu ama beş melez güçlüde olsa koca bir ordunun karşısında ne yapabileceği düşündürücüydü. Ben yine de arkadaşlarıma güveniyordum. Biz bu canavarları yok ederiz. | |
|
| |
Calvin Drake Westin Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 233 Kayıt tarihi : 06/12/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Cuma Mart 11, 2011 7:57 am | |
| Canavarlara gittikçe yaklaşıyorduk. Onlara yaklaştıkça da aklımdan işkence yöntemleri geçiyordu. Acaba onları nasıl öldürsem? Kardeşime baktım. O da aynı şeyi düşünüyor gibiydi. Summ, Tiff ve Lucy ise endişeliydi. Hayatlarından şüphe ediyorlardı. Oysa ne vardı bunda. Özellikle de Tiffany. Ben ona bir şey olmasına hiç izin verir miyim! Asla böyle şeyin olma ihtimali yoktu. Rahat rahat 50 metre falan daha yürüdük. Sonra canavar ordusu karşımıza çıktı. İçinde her bir şey vardı. Bu daha iyiydi. Canavarda çeşitliliği seviyordum. İnsan hep aynı canavarı öldürmekten sıkılıyor sonuçta. Kılıcımı çektim ve "Hadi başlayalım." dedim. Lucy "Dediklerimi unutmayın." dedi. Hepimiz başımızı salladık. Sonra canavarlara dalmaya başladık ama biz daha ulaşamadan Tiffany'nin okları canavarlara ulaşmaya başladı. Buna sinir oluyordum. Dikkatimi savaşa verdim ve en ön safta bulunan drakonlara daldım. Kılıcımı bir o yana bir bu yana saldırıyordum. Bugün formundaydım. Drakonlar bir bir yok oluyordu. Bu da daha çok hırslanmama neden oluyordu. | |
|
| |
Tiffany Trully Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1885 Kayıt tarihi : 11/10/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Cuma Mart 11, 2011 8:44 am | |
| Her zamanki gibi okları bir biri ardına yolluyordum. Şu anda her şey tam bizim istediğimiz gibi gidiyordum. Bunun bozulmaması için babama dua ettim. Kabul eder mi hiç bilmiyordum. Hava biraz kapalıydı. Güneş bir gözüküyor bir kayboluyordu. Bu durum benim sinirlerimi bozuyordu. Babam gökyüzünde ne kadar parlak olursa benim moralimde o kadar yüksek olurdu. Şimdi ise sürekli dikkatim dağılıyordu. Şimdi olduğu gibi. Tekrar konsantre oldum. Bu çok önemli bir savaştı ve benim çok büyük katkım vardı. Arkadaşlarımı hayal kırıklığına uğratmamam lazımdı. Gözüme kestirdiğim canavarlara okları fırlatıyor, onları yok ediyordum. Bir de arkadaşlarıma yardım ediyordum. Tabii bu biraz tehlikeliydi. Çünkü arkadaşlarım savaşırken ani hareketler yapabiliyordu. Bu durumda ok canavara değil de onlara gelebilirdi. Böyle bir şeyin olmaması için çok dikkat ediyordum. Onların diplerine atmamaya çalışıyordum ama bazenleri zor durumda kalıyorlardı ve buna mecbur oluyordu. Şu ana kadar hiçbir kötü şey olmamıştı. Dört dörtlük savaşıyorduk. | |
|
| |
Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Cuma Mart 11, 2011 9:55 am | |
| Strateji oluşturması, plan yapması kolaydı; Çocuk oyuncağıydı. Uygulamak ise her zaman çok daha zordu. Canavar ordusuyla karşılaştığımızda korkuyla olduğum yere sinmek, oradan kaçıp uzaklaşmak isterdim ama kardeşim Summ'ı ve bana göre kıdemsiz olan Tiff'i, hatta korkusuzca ileri atılan Calvin'i de düşünmek zorundaydım. Biricik dostum Robyn başının çaresine bakardı evet, ama genellikle başının çaresine bakmaya çalışırken etrafta büyük yıkımlar oluştururdu. Ona da göz-kulak olmam gerekiyordu. Tiffany grubu toparlayacak kişiydi. Yaralılarla ilgilenecek, savaşı uzaktan seyrettiği için acil durumlarda bize haber verecekti. Onun konumuna kanalımız benzetmesini yapabilirdim. Ben ve Summer, beyin olacaktık. Ne zaman ne yapmamız, hangi canavara hangi manevrayla karşılık vermemiz gerektiğini belirleyecektik. Bu durumda Robyn ile Calvin de kollar oluyordu. Onlar tanrılar ne verdiyse canavarlara saldıracak ve Tanrı Herkül'ü kıskandıraca cinsten güç örnekleri sergileyecekti. Bu savaşta biz sonuna kadar birbirimizin sırtını kollayacaktık çünkü, her şey hepimizin hayatta kalmasına bağlıydı. İçimizden birine bir şey olursa, diğerleri de çok fazla dayanamazdı. Biz direncimizi indirirsek, birçok masum insan hayatından olacaktı. Bunun olmasını hiçbirimiz istemezdik. Biz... Elimizden gelenin çok daha fazlasını yapmak ve New York'u canlarımız pahasına korumak zorundaydık. Vicdanımızın rahat etmesini sağlamak için bunu yapmaya mecburduk. "Savulun telekineler!" diye bağırarak öne atıldım. Eh, 17 yaşında güzel ve bakımlı genç bir kız olabilirdim ama canavarların karşısında ben de biraz canavara dönüşürdüm. Kılıcımdan geçmiş olan binlerce iblis, benim caniliğimin kanıtı değil miydi?
| |
|
| |
Summer Katherine Ramsey Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1643 Kayıt tarihi : 08/12/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Cuma Mart 11, 2011 11:05 am | |
| Tam da izlediğim filmden zevk almaya başlamışken, filmin en heyecanlı yerinde yapılacak şey miydi bu ? Doğrusu Kherion'u ilk gördüğümde feci hayal kırıklığına uğramıştım. Kampa döndükten sonra Lucy ile alacağımız ceza da -artık her ne ise- cabasıydı. Melezlerin de küçük bir kaçamak yapmaya hakları yok muydu yahu ? Ama insan hayatı ve güvenliği hepimiz için her şeyden önce gelirdi. Eğer ortada bir canavarlarla ilgili bir sorun varsa bu sorunu halletmek de bize düşerdi.
Sinemadan çıkıp kısa bir süre yürüdükten sonra çok geçmeden canavar ordusuyla karşılaşmış, planımızı kurmuştuk bile. Herkes nerede duracağını, ne yapacağını iyice anlamıştı. Her ne kadar şu ana kadar yüzlerce, hatta binlerce canavarla savaşmış olsam da bu gelen canavar ordusunda daha önce hiç benzerine rastlamadığım canavarlar vardı. Diğerlerinin yüz ifadelerinden onların da az da olsa şaşkın olduklarını fark edebiliyordum. Ama şimdi durup bunu düşünecek ya da tartışacak vaktimiz yoktu. Olabildiğince çabuk hareket edip, canavarlara yem olmamalı ve şehri canavarların istilasından kurtarmalıydık. Robyn ve Calvin kılıçlarıyla, Tiffany de hedefinden şaşmayan oklarıyla saldırıya geçmişlerdi bile. Ayrıca Tiffany'nin şifa gücünün de bize oldukça büyük avantaj sağlayacağına inanıyordum. Şimdi sıra Lucy ve bendeydi, biz de vakit kaybetmeden harekete geçmeliydik. Lucy'nin "Savulun telekineler !" diye bağırmasıyla ben de onun peşinden mücadeleye giriştim. İlk bir dakikada üç-dört tane canavarı haklamıştım bile. Ama sanki bu ordunun ardı arkası kesilmiyor gibiydi. Bu, gerçekten zorlu bir mücadele geçireceğimiz anlamına geliyordu. | |
|
| |
Robert Harris Hades'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1602 Kayıt tarihi : 16/08/10
| Konu: Geri: Savunma Cephesi (Görev 75) Paz Mart 13, 2011 6:46 am | |
| Sinema keyfimin yarıda kesilmesi berbattı, böyle tehlikeli bir göreve getirilmemiş olmamsa iki katı berbattı. Tabii konu insan hayatı olduğu için, buna katlanabilirdim. Pekala, ölü insanları yaşayanlarından daha çok severdim ama, yaşayan insanları da sinir bozucu canavarlardan çok severdim. Kardeşim Calvin ve ben Lucy'nin stratejimizi anlatmasının ardından hemen ileri atılıp savaşmaya başladık. Kendi çekişmeme odaklandığımdan Calvin'in nasıl idare ettiğini bilmiyordum ama ben tam bir kahramanlık örneği sergilediğimi düşünüyordum. Kılıcımla dakikada birkaç tane canavarı kesip biçerken, özel güçlerimle sık sık yerde yarıklar oluşturarak birkaçını hiç temas etmeden yeraltına gönderiyordum. Bu işlem beni artık pek fazla yormuyordu çünkü 19 yaşındaydım ve hayatım canavar pataklamak, onları yerin dibine sokmakla (!) geçmişti. Yorgunlukla derin bir nefes alıp kolumun tersiyle alnımda birikmiş olan teri sildiğim esnada aklıma Rose geldi. O şimdi Paris'te, büyük ihtimalle polislik eğitimi aldığı okulundaydı. Onu çok özlemiştim ama şu anda burada, tehlikenin içinde olmadığı için de Zeus'a istemeyerek de olsa birkaç teşekkür duası mırıldandım. Grupta deneyimsiz hiç kimse yoktu ve bu bizim için avantajdı. Başta Lucy ve Tiffany olmak üzere, birlikte savaştığım dört kişi de adeta öldürme makinesiydi. Tabii bu hiçbirimizin hiçbir sıyrık bile almadan bu mücadeleyi kazanabileceği anlamına gelmiyordu çünkü karşımızda haklamamız gereken epeyce fazla canavar vardı. "Bu mahluklar sürekli gelmeye devam ediyor!" diye baktım. Gözümün seçebildiği neredeyse her nokta, canavarlarla çevrilmişti ve içlerinde gerçekten zorlu olanları da vardı. İyi ki babamın cehennem tazıları bu işe karırmamıştı çünkü, onları öldürmekten hoşlanmıyordum. Bana biraz canice geliyordu ve canilik derecemin de bir sınırı vardı. | |
|
| |
| Savunma Cephesi (Görev 75) | |
|