Normal bir melez -opss, bir kız diyecektim, yine oldu işte- gibi hissetmeyeli uzun zaman olmuştu. Alex bu öneriyle bize geldiğinde çok sevinmiştim. Kulağa hoş bir şey gibiydi. Kampın nedense durgun olduğunun ben de farkına varmıştım, biraz gezmek bizi eğlendirir diye düşünmüştüm. Düşüncelerimden Claire'nin sorusuyla sıyrıldım. "Neden birkaç gündür kampın havası bozuk? Ne güzel kar da var. Kartopu savaşı, kardan adam gibi çok güzel şeyler var." O haklıydı aslında, kar vardı ama ben hiç kartopu savaşı yapamıştım. Dudak büktüm. ''Evet, öyle bir şey yapsak çok iyi olur. İnsan bazen sadece bir ölümlü gibi davranmayı özlüyor.'' dedim Claire'e bakarak. Emily sessizce elinde aynası kendine bakıyordu. Anlaşılan o hala bir ölümlü gibi davranabiliyordu. Şanslı Afrodit kızları, annelerinin umursamazlığını almışlar gibilerdi. Derin bir nefes aldım. ''Emily!'' Afrodit kızı irkildi ve bana baktı, aynası hala elindeydi. ''Upss, üzgünüm çocuklar, yine dalmışım.'' Alex'in de benim gibi sabretmeye çalıştığını görmüştüm. Zavallı Kate ise kampta daha yeni olduğu için hiç bir şey anlamamış gibi bakıyordu bize.