Kamp İçi Macera (71/2)

İstemeden sırıtıyordum. Kurallara aykırı bir şeyler yapmak ve onca zamandan sonra -bu iki gün olsa bile umrumda değildi, ben bir New York çocuğuydum- abur cubur yiyeceğim için mutluydum. ''Tamam o zaman, iki kişi nöbetçi melezleri halletsin, bir kişi eğer müdür oradaysa müdürü oyalasın, iki kişi de abur cuburları alsın.'' dedim. Planı halletmiştik. Sonra görev dağılımı yaptık. Afrodit kızlarını en önemli yerlere koyduk, onların etkileme becerilerine ihtiyacımız olacaktı. Sonucu Alex bildirdi. ''Yani, Kate ve Em iki melezi halledecek, Claire müdürü oyalayacak, Maya ve ben de abur cuburları kaçıracağız.'' Herkes başıyla onayladı. ''İyi plan.'' dedi Emily. Bizim grup dağıldı ve görev yerlerine gitti. Alex ve ben en son içeri girecektik.

Alex'in söylediği sözlerler dudağımı büktüm. Harika Bay İyimser, bütün sevincim kursağımda kaldı, diye düşündüm. Gözlerimi kısarak homurdandım. ''İyi o zaman, sen de bütün planı mahvet!'' dedim Alex'e. Alex omuz silkti. ''Bunları düşünmemiz gerek ama değil mi?'' Ah! Zeus aşkına, o haklıydı. Omuz düşürdüm. Birden aklıma bir şey geldi ve sırıttım. ''Yanıma kılıcımı alsam? Onun bitkiye dönüşme özelliği var.'' dedim ona. ''Böylece bitkimle onu sarıp daha çalmadan oradan söksem?'' Bu fikre kendin kendime gülümsedim. Bakalım Alex efendi buna ne itiraz edebilecekti?

Maya,Alex ve kardeşim Claire konuşurken Katé'in elini tutup götürdüm.Market'in tam önüne gelmeden önce durdum ve Katé'in saçını düzeltmeye çalıştım.Kısa bür süre kavga ettikten sonra pes etti ve saçını tam bir Afrodit kızına uygun biçimde yaptım.Marketin önüne geldik.Daha önce görmediğim melez öne çıktı.Yüzüne çapkın bir gülümseme yayılmıştı.''Burada ne işiniz var kızlar?'' Elimi saçlarıma götürdüm ve önüme gelen saçlarımı arkaya attım.Yüzüme tatlı bir gülümseme kondurdum ve Katé'in konuşmasına izin vermeden konuşmaya başladım.''Biz mi?...Şey...Biz...canımız çok sıkılmıştı da.'' Katé de kafasını salladı.Önümüze çıkan melez geri çekildi ve yerini diğer ve birazda güçlü görünen melez aldı.''Sizin için ne yapabiliriz?'' Hımm...Kendine çeki düzen vermekle başlayabilirsin dememek için kendimi zor tutmuştum.Derin bir nefes aldım ve gülücük ile melezin cevabını yanıtlamaya çalıştım.Anlaşılan bu meleze güzellik işlemiyordu.

"Eee banane üzümden böcek çıktıysa?"

Müdüre ne anlattıysamda odadan birtürlü çıkartamıyordum. Al ile Maya çoktan tepemizde ki boruya gelmişlerdi bile. Al, sessiz bir şekilde kapağı açtı. Eyvah kesin yakalanacaktık. en müdürü çıkartmadan harekete geçecek gibi görünüyorlardı. Öfkeyle Maya ve Al'a baktım. Ne yapıyorsunuz siz? diye ses çıkarmadan dudaklarımla söyledim. Yalnız Maya beni dinlememişti. Kılıcını yere attı. Kılıç bitkiye düştü. Ama çok geç alarm çalmaya başlamıştı bile. Müdür bir hışınla tavana baktı ve Al'a Maya'yı gördü. Maya'yla Al hemen kaçmaya başladılar. Müdür ise bu arada küfür söylemekle meşguldü. Sonra bana baktı.

Lanet olsun aramızdada 1 metre vardı. Hemen arkamı dönüp koşmaya başladım. Deli gibi koşuyordum. Müdür ise benim arkamdan koşarken aynı zamandada bağırıyordu. Marketin içine girip bir rafın arkasına saklandım. Soluk soluğa kalmıştım. Nefesimin normale dönmesini bekledim. Rafların arasından müdüre bakıyordum. Müdür beni kaybetmiş gibi etrafına bakınıyordu. Acaba Maya'yla Al nerdeydiler? Lara'la Kate ne durumdalardı? Etradıma dikkatlice bakınmaya başladım. Bir rafın arkasından fısıltıyla sesler geliyordu. Müdüre baktım arkası dönüktü. O göremeden hemen sesin oraya doğru gittim. Bunlar Maya'yla Al'dı. Onları gördüğüme çok sevinmiştim.

" Ne yapacağız şimdi? " dedim merakla. Al mantıklı bir fikir söyledi;

" Cephaneliğe saklanabiliriz. Ama önce Lara'yla Kate'i bulmamız gerekecek. "

" Müdür onları bulmadan bizim bulmamız gerek. " Maya'nın dediği doğruydu. Ama müdür etrafta dolaşırken biz onlara gidemezdik. Bir şekilde onların bize gelmesi gerekiyordu.