İşte o korkunç gün gelmişti sonunda, Melez Kampı'nın kapanışı. Bugünün geldiğine hala inanamıyordum, bunun bir kabus olmasını diliyordum ama ellerinde valizleriyle yavaş yavaş kamptan ayrılan melezler bunun gerçek olduğunu gösteriyordu bana. Bu kampın hep varolacağını düşünmüştüm hep, ama anlaşılan kendimi kandırıyordum. Böyle olunca bana da eşyalarımı toplayıp gerçek dünyaya dönmek kalıyordu.
Buradan gitmek sorun değildi aslında, bana en çok koyan giderken hiçbir kardeşimle vedalaşamıyor olmamdı. Lexia uzun zamandır kampta değildi, Dave de birkaç gün önce gitmişti. Belki de böyle bir şey olacağını anlayıp kampı terketmişti. Diğer kardeşlerimle de hiç tanışamamıştım zaten. Böyle olunca kaldım mı kulübede tekbaşına. Bana da bir an önce eşyalarımı toplayıp burayı terketmek düşüyordu. Yıllar önce birilerinin arkasından böyle üzüleceğimi söyleseler, siz delirdiniz mi derdim. Çünkü kimse için böyle üzülmeye değmezdi. Değiyormuş oysa.
Son kalan eşyalarımı da toplayıp valize yerleştirdim. Valizim ağzına kadar dolmuştu, neyse ki tekerlekliydi. Bugünün şerefine gösterişsiz bir sarı bluzle sıradan bir kot pantalon giydim. Makyaj da yapmadım. Hiçbir şey sürünecek havamda değildim. Yalnızca bıçaklarımı kemeriyle birlikte belime taktım, pantalonumun cebine de kılıca dönüşen kalemimi koydum. Ve bir daha hiç dönmemek üzere Hypnos Kulübesi'nin kapılarını aralayıp dışarıya çıktım. Kamp çıkışına doğru ilerlerken bir ses "Bensiz mi gidiyorsun Gina?" dedi arkamdan.
Arkamı döndüğümde sırtında her zamanki buraya gelirken aldığı sırt çantasıyla duran Terra'yı gördüm. Tara... Onunla ne çok anılarımız vardı. Cephaneliğe birlikte girişimiz, Lotus Kumarhanesi'nde bir görevi tamamlayışımız... Hepsi dün gibi aklımdaydı. O buralardaki yegane sevenlerimden biriydi.
"Evet Tara. Sensiz gidiyorum. Senin de bunu tercih edeceğine eminim. Şu ana kadar hep öyle yapmadın mı?" Bunu söyleyince Tara'nın yüzünden bir mutsuzluk dalgası gelip geçti. "İyi de sen sokakta yaşamayı tercih etmezsin herhalde. Gidecek bir yerin vardır herhalde. Benim tanıdığım Gina bunu ayarlamış olmalı." Bir anlığına bir gülümseme geldi geçti yüzümden. "Evet, ayarladım." dedim. "Sana evin yerini göstersem sık sık beni görmeye gelir misin?" İçten bir kahkaha attı Tara. "Tabii ki gelirim."
Bunu duyduğuma çok sevinmiştim. Neredeyse zulu dansı falan yapacaktım. "O zaman istikamet-Manhattan!" dedim ve ben de bir kahkaha attım. Aileden kalma evime ilk kez girecektim. Tara ile en yakın arkadaşlar gibi -ne gibisi, öyleyiz zaten!- el ele tutuşarak kamptan son kez çıkış yaptık.