O kadar uzun rp yapmıştım birden elektrikler gitti sinir oldum ya.
Babamı ziyarete gitmek için Tanrı Hephaistos'un Tamirhanesi adlı Olimposta bulunan babamın mekanına gittim. Artık babam ile düzgünce hal hatır gidermek istiyordum. Elena da kulübe de boş boş otururken "Bende gelebilir miyim?" diye sormasına rağmen ona açık ve sert bir dil ile "Hayır!" dite bağırdım. Derdi vardı onun da. Kaç erkek çocuğun arasında kalan bir kız çocuktu. Ona çok sert davranıyorduk ama bu ezilmemesi içindi. Onu sadece biz ezebilirdik ve dövebilirdik. Bu komik düşünceler ile Tanrı Hephaistos'un Tamirhanesi ile ün salmış Tamirhane'nin yolunu tuttum. Babam sanki beni bekliyor gibi hissediyordum. Benim hislerim kuvvetli idi. Düşününce doğru şeyleri düşünebilirdim. Ama ne yazıkki gittiğimde kapıda ve içerde babamı bulamamıştım. Ortalıkta birkaç gündür yoktu. Bu yüzden meraklanmıştı büyük ihtimal Elena da. Ona bunu söyleyince eminim bana hak verecekti. Ocağın arkasına elimde atıp sonra havada tuttuğum drahmiyi ocağın hemen arkasına düşürmüştüm. Ocağın üstünde birkaç gün evelinde yanmış bir kömür duruyordu. Hızla eğilip ocağın arkasına gittim. Drahmiyi almıştım ama sesler geliyordu. Kapının orda Elena vardı ve içeri doğru geliyordu. Onu korkutarak büyük bir ğlence elde edebilirdim. Hemen ocağın arkasına saklandım. O da ilgi çeken ocağın önüne gelmişti benim gibi. O sırada "Böööö!" diye bağırarak yerimden fırladım. Sanki cin görmüş gibi idi. Suratı bembeyaz olmuştu ve yere düşmüştü. Kaskatı kesilmiş ve gözler kapanmıştı. Bayılmıştı sanırım korkudan. "Hahaha! Puhahaha!" diye filmlerdeki kötü adamlar gibi gülmeye başladım ve onu kucağıma alarak kulübemizin yolunu tuttum. Babam hala ortalıklarda yoktu. Onu artık merak ediyordum.