Kızımla yaptığımız kısa sohbet sonunda onun gerçekten iyi bir evlat olacağına kanaat getirdim. Tüm çocuklarımın da onun gibi olmasını umuyordum, Hermes kulübesinin oğlum Luke Castellan ile zedelenen itibarını geri getirecek kişilerdi onlar çünkü. Tam bana gitmesi gerektiğini söylemişti ki, onu durdurdum. Çünkü ona vermem gereken bir şey vardı.
"Sana bir şey vermek istiyorum." dedim gür bir sesle. Kızıma kampta ve yeni hayatında yardımcı olmak bir baba olarak benim görevlerimdendi. Elimi ona doğru uzatıp, avuçlarının içine hediyesini bıraktım. Bu zarif bir yüzüktü. Yeşil elmasın üstüne çizilmiş birbirine dolanmış iki yılan vardı üstünde. Değeri paha biçilmezdi tabi ki ama, özellikleri onu daha da önemli yapıyordu.
"Bu yüzüğü yanından hiç ayırma Amy. Eğer karanlıkta kalırsan elmasın ışığı her yeri aydınlatmaya yetecektir. Ama tabi ki bu sadece karanlıktan korkmamanı sağlamak için değil. Tehlike anında, mesela karşında bir canavar varken yüzüğün üstündeki elmas taşa parmağınla dokunursan, yüzükten iki kalın ip çıkacak ve karşındaki canavarı bağlayacak. Karşında çok güçlü bir şey olmadığı sürece bu iplerin bağlayamacağı hiçbir canavar yoktur. Bunu dikkatli kullan Amy."
"Teşekkür ederim, baba."
"Pekala, şimdilik bu kadar. İyi şanslar kızım, tekrar görüşmek üzere." deyip taht odasına doğru yürümeye başladım.
(Rp bitmiştir.)