Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| İkna Çabaları ~ Eduard R. Longrange & Mitchie Heinz ~ 4 | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Mitchie Carter Demeter'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 492 Kayıt tarihi : 18/09/10
| Konu: İkna Çabaları ~ Eduard R. Longrange & Mitchie Heinz ~ 4 Cuma Ara. 17, 2010 3:58 am | |
| Pegasuslarımız bizi bir sahilde indirmişti, Las Vegas'ta mıydık bilmiyordum, belki de çok uzaktaydık. Luxemburg'tan indikten sonra yürümeye başladık ve bir sal kiraladık. Adam salı bize vermek için pek istekli değildi ama kılıç her şeyi halledebildiği gibi bunu da halletmişti. Adam salı bize verdikten sonra bağırınmaya başladı ama çevresindekiler olanlara inanmadığı için bu olaydan yırttık. Sala atlayıp, kürek çekmeye başladık. Yürürken ne kadar az bir zamanımız kaldığını ve bu işi başarmaktaki şüphelerimizi düşünüyordum. Bu işi eniştebeyle beraber nasıl halledecektik? Muhtemelen ölüp gidecektik ama umrumda değildi, şu 4 elması alıp, Ares'e götürmeliydik. Ben düşüncelerimle boğuşurken Ed'in sesiyle kendime geldim. "Mitchie kürekleri çeker misin?" İstemeyerek de olsa kürekleri çekmeye başladık ve o sırada yavaşlamaya başladık. Ağzımdan sözcükler döküldü."Ogygia Adası. Calypso'nun hapsolduğu yer. Muhteşem güzellikte bir adaydı burası. Daha ilk adımımı attığım anda kendimi güvende hissetmeye başlamıştım. Gerçi korkmuyor da değildim, Calypso en güzel kızlardandır ve Ed eğer ondan etkilenirse Maya çok üzülebilirdi. Eniştebeye baktıktan sonra da koşmaya başladım. Bu hareketime anlam veremeyen eniştebey peşimden yavaş yavaş yürümeye başladı. Neler olacağını çok merak ediyordum, içim içimi yerken güçlü görünmeye çalışıyordum. | |
| | | Eduard Ryan Longrange Hephaistos'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1186 Kayıt tarihi : 31/10/10
| Konu: Geri: İkna Çabaları ~ Eduard R. Longrange & Mitchie Heinz ~ 4 C.tesi Ara. 18, 2010 1:13 am | |
| Tamam, sakin ol. Calypso, beni etkilemeyecekti. Sadece kendisi ile ufak bir konuşma yapıp, elmaslarını Ares'e geri getirecektik. Calypso'dan etkilenirsem, Maya'nın bana yapacaklarını düşündüm. Calypso'nun babası Atlas tarafından bu adaya hapsedildiğini biliyordum. Düşünmemeye çalışarak yürümeye başladım. Mitch, bana bakıp duruyordu. Ortalıkta ki gerilim oldukça fazlaydı. Sonunda durdum. Calypso'yu arama çabalarım işe yaramıyordu. Mitchie'nin yanına gittim ve konuştum. "Nerede olabilir ? " diye sordum yutkunarak. Sanki Medusa'yı arıyoruz gibi konuşuyordum. Mitch, bilmiyorum anlamında başını salladı. Tamam, ada hayatımda gördüğüm en güzel yerdi. Daha çok Sere ile gittiğimiz, Canavarlar Adasına benziyordu ama ortalıkta canavar yoktu. Bembeyaz kumsalda yürümeye devam ettim. Tedirgin olmaya başlıyordum. Hemen şu lanet olası elmasları alıp gidecektik. Arkamızdan gelen bir ses duydum. Elim, normal olarak kılıcıma gitti. Biliyorum, bu çok saçmaydı. Calypso'nun adasına gelen kahramanlar çok az olurdu ve kendisinden başka birinin olabileceği ihtimali de çok düşüktü. Beklediğim gibi çalıların arasından bir kız çıktı. Kendimi hayranlıkla bakmamak için zor tutuyordum. Calypso, tek kelime ile harikaydı. Her yeri kusursuzdu. Bana gülümseyerek bakarken kendimi çok sevinçli hissettim. Mitchie'den koluma sert bir dirsek geldi. Gözlerimi kırpıştırdım. Calypso, kusursuz sesiyle konuştu. "Ah, kimleri görüyorum. Bir yakışıklı prens bir de Demeter kızı." dedi. Son kısımı midesi bulanıyormuş gibi söylemişti. Söyledikleri altında gülümsemekten kendimi alamadım. Tamam, Eduard. Senin bir sevgilin var, bırak böyle düşünceleri. Ama Calypso bana oldukça tanıdık geliyordu. O kusursuz, yüzü sanki Maya gibiydi. Gözlerimi yere indirdim. Sadece Maya'yı düşünüyordum. Artık o his gitmişti. Calypso'ya kaşlarımı çatarak baktım. Mitch, rahatlamış gibi durumu anlatmaya başladı. | |
| | | Mitchie Carter Demeter'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 492 Kayıt tarihi : 18/09/10
| Konu: Geri: İkna Çabaları ~ Eduard R. Longrange & Mitchie Heinz ~ 4 Ptsi Ara. 20, 2010 4:42 am | |
| Ed birden kafasını eğdi. Bir şeyler düşünüyordu sanki. Gerçi ne düşündüğünü anlamak çok kolaydı, her erkek Calypso'dan etkilenirdi. Ama bir süre sonra Ed, kaşlarını çatarak Calypso'ya bakınca rahatladım ve derin bir nefes alarak Calypso'ya olanları anlatmaya başladım. "Calypso,ne yazık ki buraya hapsolmuşsun." Önce onunla bir sohbet ortamı yaratacak ve sonra da ondan emanetleri alacaktım. Planım şu anlık tamam gibiydi. "Haklısın Demeter kızı, bana haksızlık etti babam. Ama arada bir buraya gelenlerden işime yarayanlar oluyor tabi." dedi ve Ed'e bakmaya başladı. Ed önce gülümsedi ama sonra daha deminki gibi kendine geldi. Ben de Calypso ile konuşmaya devam ettim. "Haklısın, erkekler de olmasa..." Onu doğrulamak için, yalakalık yapmak için hiç demediğim şeyleri ve yapmadığım işleri yapıyordum. Birkaç kez daha cevap-yalakalık şeklinde gitti ve sonunda Calypso'dan emanetleri alma zamanının geldiğini hissettim. "Calypso, sende dört şey varmış..." Calypso birden bire hışımla yerinden kalkarak ilerlemeye başladı. Bağırındı. "Tüm melezler aynı! Beni kullanamayacaksın seni sefil kız. Onlar benim, anlaşıldı mı?" Bu sefer sesimi yumuşatarak konuşmayı denedim. "Lütfen." Calypso yerinden kalkarak hışımla ilerlemeye başladı. Bu sırada yapılacak tek bir şey vardı. Ed'e baktım, yalvarırcasına. Maya belki kızacaktı ama birkaç iltifattan ne olurdu ki? Ed'in kulağına fısıldadım. "Enişte, sıra sende." | |
| | | Eduard Ryan Longrange Hephaistos'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1186 Kayıt tarihi : 31/10/10
| Konu: Geri: İkna Çabaları ~ Eduard R. Longrange & Mitchie Heinz ~ 4 Ptsi Ara. 20, 2010 7:38 am | |
| "Enişte, sıra sende."
Doğrusu güzelliği ile beni büyüleyen birine ne söyleyeceğimi bilmiyordum ama sanırım her şey benim elimdeydi. Ama özellikle bunu Calypso'ya nasıl asılmadan yapabileceğimi düşündüm. Tüm umutlarımı yitirmiştim. Sonunda derin bir nefes alarak Calypso'yu elinden tuttum Mitchie'den daha uzak bir yere çekmeye başladım. Calypso ya bundan hoşlanmıştı ya da çok şaşırmıştı, sesini çıkarmadı. Sonunda Calypso'a döndüm. Onda Maya'ya karşı hissettiğim duyguları hissetmiyordum bunun için bunu yapmak zor olacaktı. Nazikçe sordum. "Ne zamandır buraya benim gibi kahramanlar geliyor ? diye sordum gülümsemeye çalışarak. Calypso, umutsuzca içini çekerek devam etti. "Uzun zamandır. En son Percy adlı çocuk gelmişti. Ondan sonra.. " Cümlesini devam ettiremedi. Calypso'ya gülümsemeye çalıştım ama bu çok zordu. "Seni anlayabiliyorum. Seninle ilgili çok şey duydum. Gerçekten o dört elmasın bu adada mı ? diye sordum sakin bir sesle. Calypso'nun gözleri parıldadı. Bana aşıkmış gibi bakıyordu ve bu beni iğrendiriyordu. "Evet, ama onları saklıyorum, senin gibi bütün kahramanlar bunu deniyor. Hiç birine vermedim. Peki sana neden vereyim ? diye sordu Calypso. Yüzü benim kine oldukça yakındı. İçimden bir ses geri çekil diyordu ve haklıydı da . Calypso ellerini yüzümde gezdiriyordu. Artık geri çekilmem gerektiğini anladım ve bir adım geri gittim. Calypso bu başına defalarca gelmiş gibi içini çekti. Oldukça üzgün gibi görünüyordu. "Bence sen çok güzelsin Calypso. Sen, tüm melezlerin rüyasısın ve benden daha iyilerini hak ediyorsun." dedim kararlılıkla. Calypso'nun gözlerinde ki umutsuzluk bir anda yok oldu. Ya da ben öyle sanmıştım. "Senin... Buraya gelen diğer melezlerden daha farklı olduğunu düşünmüştüm ve sanırım sende gideceksin. Bunu sadece beni hatırlaman için veriyorum." dedi üzgün bir sesle. Cebinden parıltılı bir şey çıkardı. Bunlar parlak, üç tane inciydi. "Şeyy, Calypso onlardan bir tane daha versen olmaz mıydı ? Tabii seni hatırlamam için." dedim. Calypso bana acır gibi baktı. "Bence sen nerede olduğunu biliyorsun Kahraman. En korktuğun yerde." dedi gülümsemeye çalışarak. Tam karşı çıkacakken Calypso beni ittirdi ve gitmem gerektiğini anladım. Mitchie, elimde ki incileri görünce gülümsedi ama sayısını fark edince gülümsemesi yarıda kesildi. En korktuğu yerde anlamı neyi ifade ediyordu acaba ? gözlerimi karanlık sulara diktim. Hayatım boyunca sudan korkmuştum ama Calypso bunu kast ediyor olamazdı değil mi ? Olabilir mi ? Ceketimi ve giysilerimi çıkarmaya koyuldum. Mitchie bana deli gibi bakıyordu ama ona durumu anlatacak durumda değildim. Diğer incileri Mitchie'ye vererek, Poseidon'a yalvarmaya başladım ve kendimi karanlık sulara bıraktım.
Su, sandığımdan da soğuktu. Soğuk, tüm bedenimi kaplamıştı ve titriyordum. Öleceğimi biliyordum. Boğuluyordum ve dibe batıyordum. Bunu asla başaramazdım. Karanlık su beni resmen yutuyordu. Konuşmaya çalışsam da ağzımdan sadece baloncuklar çıktı. Ölüyordum... belki de burada ki en zor sınavımı veriyordum. Böyle ölmek, oldukça zordu. Gözlerimi kapadım. Ama kapamaya fırsat olmadan bir parıltı gördüm. Bu bembeyaz bir parıltıydı. Ona doğru yüzmeye başladım ve parıltıyı elime aldım. Sanırım artık ölüyordum... beni sudan çıkaran bir el hissettim. Ciğerlerim o kadar yanıyordu ki bağaramıyordum bile. Acı, artık çekilmez bir hal almıştı. Yaklaşık bir ton su kustuktan sonra elime baktım. Derin bir kesik vardı ama inci hala elimdeydi. Gülümsemeye çalıştım. Bir kayıktaydım. Konuşmaya çalıştım ama Mitch, elini ağzına koydu beni tedavi ediyordu. New York'un parlak ışıklarını görebiliyordum... | |
| | | | İkna Çabaları ~ Eduard R. Longrange & Mitchie Heinz ~ 4 | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|