Pegasusum ile biraz temiz hava almak için plaja gelmiş ve göşeye oturmuştuk. Taşları alıp denize atarken pegasusum kişniyor ve sevimli sürtünmeler sergiliyordu. Tabii ki bunların kaynağı şekerdi. Şeker için ölüyordu ve benim her ağzına şeker denk getirişim onun mutlu kişneyişine neden oluyordu. Sevimli bir tavır ile gülümsedim ve bir taşı alıp denizin uzağına attım. Bu temiz ve berrak sulara Wendy girerse güzel ve hoş bir görünüm sergileyebilirdi. Elimle gel işareti yapmama rağmen anlamamış ve gelmemişti. Yanına gidip ona bu işareti birkaç defa yaptığımda gelmişti ve denizin içine girebilmişti. Fazla derin olmayan bir yerde durdu ve ordaki güzel sulara yattı. Ağzına ve burnuna su gelmiyordu ve bu nedenle nefes darlığı olmuyordu. Çömelik oturuş pozisyonunda yerde oturarak suların berraklığına bakmaya başlamıştım. Baktığım her su birikintisinde babamın ve annemin suratını görür gibi oluyordum. Geldiğimden beri üç kez gördüğüm babam ve arada sırada uğradığım annemden başka beni önemsediğini tam olarak bildiğim bir insan yoktu. Pegasusumun beni önemseyecek olduğu düşüncesi aklımda geziniyordu. Gülümseyerek oturduğum yerden kalktım ve suların başlangıcına kadar geldiğimi fark ettim. Suya basmadan gidemezdim. Küçük sesli ve kısa bir ıslıktan sonra dinlendiği yerden doğrularak yanına gelmeye başladı. "Gel de seni kulübemde temizleyeyim." dedim ve sırtına bindim. Yavaş adımları hızlandı ve uçmaya başladı. "İstikamet Kulübe!" diyerek havada gözüken kulübeyi gösterdim ve hızla oraya gitmeye başladık.