Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Felaketlerin Başlangıcı/Kurgu 2 (Bölüm 4*Poseidon'un Krallığı) | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Felaketlerin Başlangıcı/Kurgu 2 (Bölüm 4*Poseidon'un Krallığı) Cuma Ara. 10, 2010 1:10 am | |
| Long Island'da tekrar cisimlendiğimizde kılıcımı kaldırarak kendime bir koruma sağladım ve Robyn'i karşıma aldım. Karşılaşacağım tepkinin ne olacağını bilmiyordum ama benim ölmemi sağlayacak bir şeyler olduğundan hiç şüphem yoktu. Ama Robyn, korunma amaçlı meydan okumama hiçbir tepki vermeden kumların üzerine çöktü ve iki eliyle alnına bastırmaya başladı. Ben de gidip yanına oturdum ve sırtını sıvazlayarak, "Gerçekten çok üzgünüm." dedim. Robyn beni şaşırtarak, "Üzgün olduğunu biliyorum, anıda ne hale gelmiş olduğunu gördüm." cevabını verdi. Sonra gülümsemek için kendini zorlayarak, "Hem, Hades çocukları için ölüm o kadar da kötü bir şey değil, inan bana." dedi. Kendimi tutamayarak, "O zaman neden bu haldesin?" diye sordum. Sıkıntıyla bir nefes aldı ve "Orada ne dediğimi duymadın mı?" diye sordu. Tam ben hatırlamadığımı söyleyecekken, "Aynen şöyle dedim: Önce o... Şimdi de Cecilia." diye tamamladı cümlesini. Önce o... Acaba burada kastettiği kişi kimdi? Telaşla ona dönerek, "Yo-yoksa Stell'e veya Hec'e de mi bir şey oldu?" diye sordum. Bana, "Hayır, orada bahsettiğim kişinin kardeşlerimden biri olduğunu sanmıyorum." cevabını verirken, sesi fısıltıdan farksız çıkmıştı. Titrek bir nefes aldıktan sonra, tek bir kelime söyleyebildim: "Rose." Robyn'i böyle bir hale getirmeyi ancak onun yokluğu başarabilirdi. Hades oğlu gözlerimin önünde çökmüş, adeta kendinden geçmişti. Rose'u çok seviyordum ve onun için asla pes etmeyecektim. "Birbirimize burada ilk rastladığımızda, bana nefes alamadığın bir yerde olduğunu söylemiştin. Ben de Poseidon'un Krallığı'nda olduğunu tahmin etmiştim. Belki de Rose 6 Aralık'ta kayıptı ama sonra, yani hafızan silinmeden önce onu bulmuştun!" dedim. Ona boşu boşuna umut vermek istemiyordum ama dalgaların ahenkle kıyıya vurduğu şu sahilde içimden bir ses, arkadaşımın hala hayatta olduğunu söylüyordu. Robyn de benim gibi hissetmiş olacak, altın sarısı madalyonu tekrar cebinden çıkarttı ve, "Doğru söylüyor olabilirsin. En iyisi 6 Aralık'tan üç gün sonraki kaydıma gitmek ve neler değişmiş bir bakmak." dedi. İkimiz de aceleyle ayağa kalktık ve Robyn madalyonunu kullanmaya başlamadan önce bana "Bu arada, kolyen şu anda boynunda değil." diyerek, elimin istem dışı boynuma kaymasına neden oldu. Benim de gözüm onun kolundaki dijital saate takılmıştı, etrafımızdaki dünyadan soyutlanırken son söylediğim, "Artık 20 Aralık tarihindeyiz. Madalyonun zamanı gösterirken bizim için her şeyi donduruyor ama dışarıdaki dünyada saatler geçmeye devam ediyor." dedim. | |
| | | Robert Harris Hades'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1602 Kayıt tarihi : 16/08/10
| Konu: Geri: Felaketlerin Başlangıcı/Kurgu 2 (Bölüm 4*Poseidon'un Krallığı) Cuma Ara. 10, 2010 1:22 am | |
| Lucy'nin sözleri üzerine ben de saatime baktım ve doğru söylüyor olduğunu fark ettim. Anılarda kaybolmaya başlamamızın üzerinden bir gün geçmişti ve şimdi kış gündönümüne sadece bir gün kalmıştı. Telaşla madalyonuma kayıtlı 9 Aralık tarihine gitmemizi sağlarken ne konsey toplantısı, ne babam ne de başka bir şey umurumdaydı. Aklımdaki tek düşünce en kısa zamanda Rose'u bulmam gerektiğiydi. Yine aynı boyut sıkışmasını yaşadıktan bir süre sonra, gerçekten de Lucy'nin tahmin etmiş olduğu gibi Tanrı Poseidon'un Sarayı'na geldik. Sular içindeydik ama saydam birer görüntüden farksız olduğumuz için nefes alıp verebiliyorduk, bu gerçekten de bildiğim tüm fizik kurallarına aykırı olmasına rağmen şikayet edemeyeceğim kadar işime yarayan bir durumdu. Deniz Tanrısı'nın sarayına daha önce birkaç kere gitmiştim, hatta onunla Rose yüzünden tartışma bile yaşamıştım. Ama hafızamdan silinen gün onunkinin yanı başında, daha makul ölçülerde bir tahtta oturuyor olduğumu görünce, küçük dilimi yutacağımı sandım. Lucy de en az benim kadar şaşkındı. Tamam, Poseidon şu oylama meselesi yüzünden babamla ittifak halindeydi ama beni böylesine kabullenmiş olması gerçekten çok şaşırtıcıydı. Tanrı da ben de suskunca oturuyorduk, sanki yas tutuyorduk. Kalbimdeki o sıkışmayı tekrar yaşadım, demek ki Rose hala ortalarda yoktu. Tam yere çöküp kendimi bırakacakken, içeriye vücutlarının üstü normal insan gibi, altı balık gibi olan ve resmi -bir balık adam ne kadar resmi olabilirse- giyinişlerinden anladığım kadarıyla Tanrı Poseidon için çalışan iki deniz insanı girdi. Aralarında tahtta oturan ben gibi kafasında bir çeşit hava küresi bulunan bir kız da vardı. Nedense kızın Lucy olduğunu anladığımda hiç şaşırmadım. Balıkadamlardan biri, "Onu gizlice sarayımıza girmeye çalışırken yakaladık, efendim." dedi. Yanımda duran saydam Lucy'ye bakakaldım. Kardeşimin ölümünün üzerinden üç gün geçtikten sonra da, annesinden başka bir görev mi almıştı? Acaba bu seferki hedefi neydi, beni öldürmek falan mı? | |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Felaketlerin Başlangıcı/Kurgu 2 (Bölüm 4*Poseidon'un Krallığı) Cuma Ara. 10, 2010 2:38 am | |
| Poseidon'un sarayına geldiğimizde ve Robyn'in konumunu gördüğümde zaten yeterince şaşırmıştım, şimdi de iki insan kafalı balık tarafından yakalanmış ve Deniz Tanrısı'nın huzuruna çıkarılmış olduğumu öğreniyordum. Kaşlarımı çatarak kendimi süzmeye başladım, suratımda korkunç bir yılgınlık okudum. Sanki artık kaçış şansım olmadığını idrak etmiş ve direnmekten vazgeçmiş gibiydim. Bu halimi görünce moralim bozuldu ama oradan canlı olarak çıkmayı başardığımı bildiğim için -eh, şu anda nefes almam bunun kanıtıydı- çok da önemsemedim. Yanımda duran saydam Robyn bana inanamıyormuş gibi bakarken, görüntüdeki anıdan ibaret Robyn, yine anıdan ibaret olan bana buraya gelerek hayatımın hatasını yapmış olduğumu anlatmaya çalışır gibi bakıyordu. İkisinin de bakışlarındaki öfkeyi ve hayal kırıklığını rahatlıkla okuyabiliyordum ve bu sinirlerimi korkunç derecede bozuyordu. Su altında olduğumu umursamadan derin bir nefes aldım ve Robyn'e dönerek, "Sence buradan kaçmayı nasıl başardım?" diye sordum. Bana sinirli bir bakış eşliğinde "Sence neden hala yerimden fırlayıp seni öldürmedim?" cevabını verdi. 10 gün önceki Robyn'in de kardeşinin ölümü için beni suçlamadığını biliyordum, peki neden bana Tartarus'u hatırlatan bakışlar atmaktaydı? Benim ağzımı açmayacağımı anladığı zaman Deniz Tanrısı, Robyn'e dönerek "Önce kardeşinin ölümüne neden oldu, şimdi de kızını benim çocuklarımdan birini kaçırması için buraya gönderdi." dedi. Bahsettiği kişinin annem Tanrıça Athena olduğunu anlamam için, kahin olmaya gerek yoktu. Tanrı daha da soğuk bir sesle "Bir cezayı çoktan hak etti. Aslında alması gerekenden çok daha küçük bir ceza onun için; kızının ölümü." diyerek sözlerini bitirdi. Seslice yutkundum. Krallık'taki iki Robyn'in aksine, ben ve diğer Lucy her an korkudan düşüp bayılabilirdik. | |
| | | Robert Harris Hades'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1602 Kayıt tarihi : 16/08/10
| Konu: Geri: Felaketlerin Başlangıcı/Kurgu 2 (Bölüm 4*Poseidon'un Krallığı) Cuma Ara. 10, 2010 2:53 am | |
| Tanrı Poseidon Lucy'yi öldüreceğini söylediğinde, hafifçe kasıldım ama bunu ona belli etmemeye çalıştım. Anıyı yaşayan Robert ise bu durumdan hiç rahatsız olmamış gibiydi. Demek ki Rose'un kaybolması, şimdi olduğu gibi o zaman da sağlıklı düşünmemi engelliyordu. Lucy çok çaresiz görünüyordu, artık hayatının son saniyelerini yaşadığının bilincinde gibiydi ve suratında o hep görmek istediğim pişmanlık ifadesinden eser yoktu, başı ve omuzları dik, doğrudan Poseidon'a bakıyordu. Ne merhamet istiyordu, ne de balıkadamlardan kurtulmaya çalışıyordu. Sadece, elinden geleni yapmış olduğu için kendiyle gurur duyuyordu. Hayatımın son dakikalarını yaşıyor olsam bunu kesinlikle onun kadar iyimser karşılamayacak olduğumu düşündüm, en azından Rose da bu dünyada nefes almaya devam ediyorken. Derken, yanımda duran Zihindeşen'in suratında hınzır bir gülümseme belirdi. "Kendini şu halde izlemekten zevk mi aldın?" diye sordum ukalaca, "Hayır, buradan kurtulmak için az sonra ne yapacağımı buldum." cevabını vererek sırıttı. Kaşlarımı çatarak kendini buradan kurtarmak için ne yapabileceğini düşünürken, aniden ben de anladım. Yine yeraltında yaptığım hatayı tekrarlayarak, görüntüdeki Robert'a bağırmaya başladım: "Kolye, seni ahmak! Günlerdir anlayamadın mı hala? Kolye! Kolyeyi kullanacak!" Yanımdaki Lucy kahkahalarının arasında zorlukla nefes alıyordu. "Ah Robyn, kendinle biraz daha barışık olamaz mısın?" dedi sırıtarak. Gözlerimi devirerek, "Bari boyutlar arasında yapma şu esprileri." dedim sitemkar bir tonla. Bu sırada, görüntüdeki Lucy'nin de suratına bir renk, bir yaşam belirtisi gelmişti. O sırada kimsenin fark etmeyeceği şekilde birkaç derin nefes aldıktan sonra, ani bir hareketle kendini arkaya doğru attı, ben ne yapmaya çalıştığını anlayana kadar iki balıkadamı da tekmeleriyle yere devirmişti. Poseidon tahtından kalkmış ve elini ona doğrultmuşken, tüm gücüyle kolyesini sıktı ve boynundaki parıltı git gide artarak her tarafı kaplamaya başladı. Tanrı Poseidon'un "Seni öldüreceğim!" sözüne, "O kadar kolay değil." karşılığını veren kişi ise, Tanrıça Athena oldu. | |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Felaketlerin Başlangıcı/Kurgu 2 (Bölüm 4*Poseidon'un Krallığı) Cuma Ara. 10, 2010 3:17 am | |
| Heyecandan kalbimin duracağını hissediyordum. Görüntüdeki Lucy son anda kolyeyi kullanmayı akıl etmeseydi, ben şu anda burada bunları izliyor olamazdım, büyük ihtimalle Asphodel tarlalarında takılıyor olurdum. Tabii şimdi bu tarz tatsız düşüncelere kafa yormaya lüzum yoktu, parlayan yıldızı kullanarak annemi Deniz Tanrısı'nın krallığına çağırmıştım. Etraftaki parlaklık biraz azaldığında, boynumdaki kolyenin yok olmuş olduğunu görerek biraz hüzünlendim, tek kullanımlık olmasaydı belki ileride çok işime yarayabilirdi. Tam Poseidon beni öldürmek için bir hamlede bulanacakken sahneye annem Athena da katıldı. O an izlemekte olan ben de, anı yaşayan Lucy de gülümsememize engel olamadık. Yanımda duran Robyn ise kendini kaptırmış, bundan sonra ne olacağını dikkatle izlemekteydi. Ben de aynısını yapmaya karar verdim çünkü bu anı, elimizdeki tek ipucuydu ve hala öğrenmemiz gereken tonlarca cevap vardı. Poseidon'un "Senin burada ne işin var?!" diye gürlemesine karşılık vermeye tenezzül etmedi annem. Sadece gözlerini kısarak ve dudaklarına hafif bir gülümseme yerleştirerek tahtında oturan Robyn'e baktı ve "Kızımın kılına zarar gelirse ben de müttefiğinin oğlunu öldürürüm." dedi. Deniz Tanrısı'nın "Bunu yapamazsın." sözlerine de, "Denememi ister misin?" karşılığını verdi. Şimdi iki ilahi güç de kainatı yerle bir edebilecekmiş kadar büyümüşlerdi, birbirlerine nefret saçan bakışlar atıyorlardı ve hayal gücümün ürünü olmadığını umduğum kıvılcımlar etraflarını kaplıyordu. En sonunda artık daha sakinmiş gibi görünen annem, "İstersen ikisine de zarar gelmeden bu işi halledebiliriz." dedi. Tanrı ve Tanrıça arasında uzun bir sözsüz konuşma geçti, en sonunda Poseidon bu teklifi kabul ettiğini belirtmek için başını salladı ve tekrar tahtına oturdu. Görüntüdeki Lucy, kaşlarını kaldırarak anneme bakmaya başlamıştı. Bilgelik Tanrıçası en sonunda Robyn ile ikimize hitaben konuşmaya başladı: "İkinizi dünyanın derinliklerine, bir anlamda uzaya göndereceğim. Bir süre boyunca zamanın işleyişinin dışında kalacaksınız. Böylece ikinizin de hayatı kurtulmuş olacak. Ah, tabii bir de hafızalarınızı sileceğim." Sonra iki elini havaya kaldırarak içeride bir fırtına oluşmasını sağladı. Anı izleyen Robyn ve ben, Long Island'a geri dönmeye başlarken, oraya hapsolmuş Lucy ve Robyn, o güne kadarki hafızalarının silinmemesi için direnmeye çalışmaktaydı. Buradaki rp sona ermiştir, devamı 21 Aralık günü, Olimpos Konseyi'nde. | |
| | | | Felaketlerin Başlangıcı/Kurgu 2 (Bölüm 4*Poseidon'un Krallığı) | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|