Calvin’le anlaşmıştık. Ormanda buluşacaktık. Ormanda buluşmamızın nedenini anlatayım. Şehirde benim tutkunu olduğum New York KNICKS basketbol takımının, New Jersey NETS ile büyük bir maçı vardı. Formaları, taraftar atkılarını, bayrakları ormanda bir kayanın altına saklamıştım. Çünkü Lucy onları görürse bir dünya soru sorar ve bu maça gitmememiz için elinden geleni yapardı. Ona göre dışarısı canavar kaynıyordu (Pehh!!). Calvin kampa yeni gelmişti ve o da benim gibi New York NKNICKS takımının hayranıydı. Biletleri bir ay önceden almıştım. Yani her durumda yanımda birisini sürükleyecektim.
Boş sırt çantamı ve telefonu alıp kulübeden çıktım. Telefonum kapalıydı. Saat 16.00’ydı. Maç 18.00’daydı. Ormana girdim ve Zeus Yumruğu’nun sol tarafındaki kayalığa doğru ilerledim. Eşyaları çantama doldurdum ve bir ağaca yaslanıp beklemeye başladım. O sırada “Öhhö, öhö!” diye bir ses duydum. Bu sesin sahibi yaslandığım ağaçtı. Yani bu bir orman perisiydi. Sanırım rahatsız olmuştu. Ben de bir kayanın üstüne oturdum. Lucy’nin kulübede olmaması tuhaftı. Çünkü bugün ders yoktu. Herhalde bir yerlerde planlarıyla uğraşıyordur diye düşündüm.