"Bize katıl veya öl!" bu söz beni hayatımda hiç bu kadar korkutmamıştı nedense. Etrafımda birkaç titan vardı ve beni korkutmasalar da birnevi korkutuyorlardı. Ölüm korkusu denen ağır şey bu idi sanırım. Kılıfındaki olan kılıcımı aniden çekip onlarla ölesiye dövüşebilirdim. Ancak kendimde bulmuyordum bu cesareti. Birden nasıl bu hale geldiğimi anlamadım. Belki sonsuza kadar beklerlerdi bu sorunun cevabını karşımdaki titan bozuntuları. Ancak benim sabırsızlığım bunu bozacaktı elbet. Sanki bütün hayatım gözümün önünden film şeridi gibi geçiyormuş gibi görüyordum herşeyi. Kalbim yerinden çıkacaktı sanki. Gözlerimin kapakları ise kapanacak gibi olup bir tür tik almıştı. Birden bu lanet yere geldiğimi hatırladım. Son 5 dakikadır bunu hatırlamaya çalışıyordum sanırım.
Kampta son zamanlarda sıkıcı şeyler yaşanıyor ve hiçbir heyecan olmuyordu. Ben de bu heyecanı ayağıma kadar getiremediğime göre göz göre göre ben ona gidecek ve bana uzun bir süre unutamayacağım bir heyecan verecek bir macera arıyordum. Elbette çoğu kişi Yeraltı'na iniyor veya Canavar Denizi'ni aşıyordu ancak bu bana çok sıkıcı geliyordu. Belki birkaç canavarın kafasını kopartmak bana heyecan verecekti. Duyduğum bir bilgiye dayalı olarak Othyrs Dağı'nın bana heyecan yaşatacağını sanmış ve oraya gitmiştim. Tabi henüz bu maceraya başlamamıştım. Orada biraz yürümüş ve şu anki kötü durumuma düşmek için davetiye almıştım. Etrafıma birkaç yaratık atlamış ve bana tipikçe bakarak beni anlık korkutmaya başlamışlardı. "Sen Melez! Burada olan melezlerin maceraları daima kötü sonla biter ve kötü sonu biz yazarız!" bu ses önce beni korkutmuş, daha sonra gülme krizine sokmuştu. Arkamda olan bir yaratık sanırım bacağıma yakından bir ok atmıştı ki bu benim bacağımın bir kısmını delip geçmişti ve beni tek diz üstünde bırakmıştı. İşte o andan itibaren bu durumdaydım.Bu düşüncelerimi bozan titan yaratığın tekrar ettiği "Bize katıl veya öl!" cümlesi oldu.
Ayağa yavaşça kalktım ve "Siz Kronos'un ucubeleri olabilirsiniz. Onlar iseniz siz yeterli olamayabilirsiniz." sözlerimi bitirir bitirmez önümdeki çektiği değişik kılıç ile manevralar yaparak üstüme atladı. Bir anda kılıcımı çekip karşılık verdim ve yaratığı yere düşürmeye çalıştım. Yaratık manevraları ile ayakta kaldı. Bir anda hepsi üstüme atlamaya başladı ve kılıcım ile karşılaştılar. Biri tam kulağımı koparakcaktı ki dirseğim ile vurduğum darbe ile kendini yerde buldum. 0,10 salise sürmeden hemen eğilip kılıcım ile birinin karnını kestim. Ayağım ile arkamdakinin göğsüne vurdum ve ikisini yere düşürerek kendimi kurtardım. Ancak bu beli birkaç saniye içindi. Kalan 6 ile uğraşmalıydım. Birinin salladığı kılıç sırtımın bir kısmına girdi ve geri çıktı. Gözümde birden gözyaşı oluştu ve o gözyaşı birden buharlaştı. Titremeye başlayınca yaratıklar geri çekildi birden. "İşte şimdi sinirlendim!" bağırarak söylediğim bu şey biter bitmez kılıcımı belki bütün gücümle yandan savurmuştum ki birinin çenesi havaya uçtu. Ardından havaya atlayarak kafasına kılıcımı geçirdim. Yere doğru kılıcımı çevirdim ve ayağım ile kafatasını ayırdım. Diğer adamlar da saldıracaktı ancak kılıcımın alevlendiklerini görünce bir adım çekildiler. Hiç ummadığım bir anda hepsi birden aynı hareket ile üstüme atladılar. Alevlenen kılıcım ile dönerek bir vuruş yaptım ve diğerlerini de yere serdim. Özel yeteneğimi henüz kullanmamıştım. Birden alevliliği durdurdum ve yere serilenlere öylece bir bakış attım. Verdiğim güzel poz onları sinirlendirmişti sanırım. İçimden "Lanet olsun çok havalıyım!" dedim ve gülümsemeye başladım. Daha sonra ıslığım üzerine Wendy karşımda belirdi ve üzerine bindim. Kampın yolunu tuttuk.