Kılıç kullanmayı az çok biliyordum ama bir kılıcım olsa daha kolay öğrenebileceğimi düşünerek cephaneliğe gitmeye karar vermiştim. Sere beni korkutana kadar her şey iyi gidiyordu. ‘‘Hey Jess, nasıl gidiyor?’’ diye sorduğunda ona zor da olsa gülümsemeyi başardım. "Sen beni korkutmadan önce gayet iyiydi desem" bu ikimizi de gülümsetmişti.
Kılıç arayışıma geri döndüm. Serenin peşimde olduğunu duyabiliyordum. Elime kabzası gümüş olan, kırmızı yakutlarla süslenmiş sade bir kılıç aldım. İncelerken bir sessizlik oldu. "Sanırım sen de kılıç bakıyorsun. İkimiz birlikte arayabiliriz. Hem birbirimize yardımımız da dokunur." dedim bana bakan Sere'ye.