Lucy her zamanki gibi bir şeylerle uğraşmak için beni ekmişti. Yolun geri kalanını yürürken Amanda'yı düşünüyordum. Tabi bir de... Bir kahkaha duydum ve ileri baktım. Gölün yanında Emily, Claire, Tiff ve Elena'yı gördüm. Yanlarına gittim.
"Selam." dedim ve oturdum.
"Selam." diye karşılık verdiler.
"Ee neden bahsediyorsunuz?" diye sordum ama cevap ortadaydı. Ya erkekler ya da güzellik malzemeleri vs...
Emily "Her zamanki şeyler." dedi ve sonra sözü Claire aldı.
"Demek bir Ares kızı," dedi ve kıpkırmızı oldum.
"Ee, şeyy, evet. Sizin başka işiniz yok mu? Ne bileyim mesela..." cümlemi tamamlayamadım ve güldüm. Sonra Elena imdadıma yetişti.
"Hadi ama rahat bırakın çocuğu." dedi. Tiff de bugün Afrodit kızlarına uymuştu ama Elena yanlarında biraz garip duruyordu. Elena gölün derinliklerine bakıyordu ve diğerleri kendi aralarında sohbete devem ediyorlardı. Ben de elime bir taş aldım ve göle fırlattım. Sonra garip ses geldi suyun altından. Heralde taş bir su perisine isabet etmişti.