Yemek gazinosundaydık.. Lucy'yle yemeklerimizi alıp bir kısmını annemize adamıştık. Sonra Athena masasına yöneldik. Amanda Ares masasına oturmaya gidiyordu ve ona gülümseyip göz kırpı. O da bana gülümsedi. Çıktığımızı kimse biliyor mu acaba diye düşünürken Lucy birden konuştu: "Evet, tabi ki biliyorlar." Birden irkildim. Bunu yapmasını sevmiyordum ve sırf beni gıcık etmek için böyle durumlarda hep aynı şeyi yapıyordu. Lucy çok iyi bir kızdı ve aynı zamanda zekiydi. Ama bazı özellikleri biraz sıkıcıydı.
Masaya oturduk ve bana melezleri gösterip tanıtmaya başladı. İşte başlamıştık yine, o konuşuyordu ben dinliyordum. (Hani demin sıkıcı bir iki özellik söylemiştim, hatırlayan var mı?) Neyse, belli bir zamandan sonra onun konuşmasını unutup Amanda'ya baktım ve o da bana baktı. Biz o sırada bakışırken Lucy beni dürttü. Aslında o kadar sert değildi ama dalgınlığıma geldiği için az kaldı düşüyordum. Bana Afrodit kulübesini gösterdi. Melezler yemekleri bitiriyordu ve bazıları kalkıyordu. O sırada Tiff'in kendi masasından kalkıp Afrodit masasına gittiğini gördüm. Bir şeyler fısıldaltılar, bana ve Amanda'ya baktılar. Sonra da kalktılar.
Lucy bana dönüp "Var mısın iddiasına, yüzde yüz Kano Gölü'ne gidiyorlar." dedi.
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" diye sordum.
"Sence?" dedi ve ağzımı kapattım. Sonra biz de kalktık. Lucy sanki beni kano gölüne götürüyormuş gibi bir his vardı içimde.