Her şey çok güzel gidiyordu. Hava güzeldi, Central Park güzeldi, insanlar güzeldi, hayat güzeldi... İçimdeki yaşama enerjisi ile etrafa mutluluk saçıyordum. Yani ardı ardına espiri patlatıyordum ve Tiff'le Elena'yı gülmektren öldürüyordum. Her şey yolunda giderken tıslama sesi duydum ve şok oldum. Elena'ya ve Tiff'e baktım. Yüzlerindeki ifadeden onlarında bu tıslama sesini duyduklarını anladım. Arkamı dönüp baktığımda bize doğru gelen 3 tane drakonu gördüm. Yılanlardan hiç hoşlanmazdım. Drakonların üzerilerinde Yunan savaş zırhı vardı. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Kaçmayı düşündüm ama Tiff çoktan yay-ok takımını çıkarmıştı. Elena'da kılıcını çekti. Ben de mecburi kılıcımı çektim. Drakonlarla savaşacaktım. Başka çarem yoktu.
"3 tane drakon, bunları haklamak çok basit."
"İstersen tek başına savaş."
"Bu eğlenceyi kaçırmak istemezsin."
"Tabi tabi istemem."