Bilanca hatırlayamadığım bir zamandan beri dostumdu, taaki buraya gelmeden önceki farklı yaşamıma kadar. Kaderin bizi burada birleştirmesi çok ilginçti, üstelik kardeş olduğumuz ortaya çıkmıştı. Bende hep kendime neden birbirimize bu kadar benzediğimizi sorup durmuştum, ah, bir de suya olan ilgi ve sevgimizin ortaklığının nedenini. İşte yine bir gece yarısı suya olan özlemimize dayanamayıp okuldan kaçmıştık. Şakadan huysuzluk yapar gibi görünmeme karşı, kahkahalar atıyordum. Bayılıyordum eğlenmeye, aşıktım suya. Koşmayı kestik. Suyun yanına gelmiştik.
"Biiiir" dedim kışkırtıcı bir sesle.
"İkiiii" dedi gülümseyere
"Üç !" Üçü beklemeden suya koştu.
Güldük, eğlendik, yarıştık ve suda ne kadar zaman kaldık hatırlayamıyorum. Hatta bir ara Bilanca suyun altında o kadar çok kalmıştı ki neredeyse korkmaya başlayacaktım. Sonra gülerek çıktı ve kano yapmak istediğini söyledi. Şapşaldı. Ben her zaman suda kalmayı kanoya tercih etmişimdir. Neden mi? Ben bir denizkızıydım. Bilanca da bir denizkızıydı. Biz hepimiz denizkızıydık. Ve denizkızları kanoya binmez, çünkü kanoya ihtiyaç duymazlar. Bazı zamanlarda denizde o kadar uzun kalıyordum ki, solungaçlarımın çıkacağına inanmaya başlıyordum. Ben bir asilken de bu böyleydi. Sürekli suya girmeye çalışırdım. Sırf bu yüzden anneme-Araminta'ya suyun kenarında bir malikane aldırmıştım. Araminta'ya artık anne demeye dilim varmıyordu, dudaklarım seğirdi. Acaba onu bir daha görebilecek miydim? Kulaklarımda Araminta'nın her sorun olduğunda tekrarladığı cümle yankılandı. Sakince gülümsedi, ve bu bir gizem, diye düşündü. Araminta'yı bir daha görüp göremeyeceği gerçekten de bir gizemdi.
''Gel yanıma, sana okulun en yakışıklısının senin hakkında söylediğini duyduğum şeyleri anlatacağım.''
Hemen yanıma koştu. İçimden kıs kıs gülüyordum. '' Ne? Ne dedi? Aman Tanrım!''
Ona dedim ki,'' Aynen şunu:'' ve onu suya batırdım. Birbirimizi ıslatmaya başladık. Bir yandan kahkahalarla sarsılıyorduk.