Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Titanların Kampa Saldırısı | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Aster Phoenix Küçük Tanrı
Mesaj Sayısı : 244 Kayıt tarihi : 28/09/10
| Konu: Titanların Kampa Saldırısı C.tesi Kas. 27, 2010 8:21 am | |
| Saldırı için Titanlar Kalesi karmakarışıktı.Kimlerin gideceği belli değildi.O yüzden liste yapmaya başladım.Canavarları klasmanlara ayırdım. Ağır siklet,normal siklet,hafif ve bodur ayaklılar,bücürler,ölümsüzler,su canavarları,hava canavarları,kara canavarları vs. olarak ayırdım. Sonra bizde olan tanrılara bir göz attım.En uygun olan 2 tanesini seçtim.Onlara kendi ordularını hazırlattırdım. Savaş gününden önce kampın sınırlarına gittim.Tabi sis olarak.Etraftaki zayıf bölgeleri inceledim.Yoktu.Sonra yanımdaki inceleme ekibi ile 14 tane tuzak kurdum.Sonra onları gizledim.Ve kaleye çekildik. Saldırı günü ordular hazırlandı.Titanlar her an gelecebilecek şekil aldı.Sonra ordularla beraber yola çıktık. Kısa bir sürede ulaştık.Bunun sebebi de Titanlar tarafından ışınlanmamız.İlk ordular gelince yerlerini aldılar. İlk saldırıyı Greeler* yapacaktı.Yerlerini aldılar.Sonra kampın duvarına aynı anda büyü attılar.Bir ışık patlaması oldu.Ama duvarda çizik bile yoktu.Bu melezlerin dikkatini çekmiştir.Bir grup melez dışarı çıktı.Orduyu gördü.Ve geri kaçtılar.Diğer ki melezlere haber verecektiler. Bu belliydi.Kısa bir süre içinde gelmişlerdi. Bende o sırada orduyu anlatayım: 1.Ordu Nemesis Team: Ana kişi:Nemesis Tanrıça Ordu:Ejderhalar,Mantikorlar,Chimeralar,Scyllalar,Kikloplar,Ölümsüz gorganlar,Devler,Minotor, daha da var
2.Ordu Ana kişi:Hypnos Ordu:Ejderhalar,Phoenixler,pegasuslu drakonlar,hidralar,uçan dev canlılar(böcek,yusufçuk, vs) ve diğerki uçan canavarlar
Melezler gelmişti.Yaklaşık 20 kişilerdi.Nemesis ordusu talimat verdi. Yayılım Dalgası'nı başlatın!!! diye böğürdü. Sonra tüm canavarlar yere vurmaya başladı.Yer sarsılmaya başladı.Toprak parçalanmaya ve ayrılmaya başladı.Sonra Kamp bir yana canavarlar bir yana ayrıldı.Nerdeyse bir uçurum gibi bir boşluk oluştu.Bunu yapmamın nedeni melezlerin oradan geçememesi.Ve uçan canavarlar sayesinde onları kapana kıstırılmış olacak.Böylece mutlak zafer benim olacak ...
*=Yunan mit. büyücü.Yaşlı kambur ve bayan olarak tasvir edilir.Greeler bazılar kahindir.Bu büyücüler tanrılar kadar büyü yapma yeteğine sahiptirler.(yayıncının notu) (eğer saldırıya katılcaksanız anlaşmalı rp bölümü melezlerle rp saldırı rp si var.oraya okuyun ve yazın. ayrıca yazdıysanız ve nadir açan biriyseniz yazın.eğer sürekli açan biriyseniz sırayı takip edin)
En son Lelouch Lamperouge tarafından C.tesi Kas. 27, 2010 8:43 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Lara Adams Afrodit'in Çocuğu/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1688 Kayıt tarihi : 29/08/10
| Konu: Geri: Titanların Kampa Saldırısı C.tesi Kas. 27, 2010 8:34 am | |
| Gürültüden sonra etrafıma baktım.Neler oluyordu?Kılıcımı alarak dışarıya çıktım.Benim gibi bir grup melezde dışarıya çıkmış,Thalia ağacına koşuyordu.Bende onları takip etmeye başladım.
''Aaaah!Yine mi Lulu?Hiç vazgeçmeyecek mi bu?''
Etrafıma baktım.Tanıdığım birkaç melez daha vardı.Ama şimdi yanlarına gidip naber diyecek zaman değildi.Derin bir nefes aldım.Ve tanımadığım birkaç Artemis Avcısının arkasına sığındım.Kılıcımı yerinden aldım ve etrafıma baktım.Şimdi uygun bir zamandı.Ayağa kalktım ve etrafı yeniden kontrol ettim.Hedefim Lulu'ydu.Kendimce kıkırdadım.Bir Afrodit kızı nasıl yenebilirdi ki?
''Bunu şimdi farkedeceğiz!''
Diyerek kılıcıma baktım.Derin bir nefes aldım ve ağacın yakınlarına gittim.
(Önce ben yazdım bir sorun olmaz sanırım :S ) | |
| | | Aster Phoenix Küçük Tanrı
Mesaj Sayısı : 244 Kayıt tarihi : 28/09/10
| Konu: Geri: Titanların Kampa Saldırısı C.tesi Kas. 27, 2010 10:32 am | |
| İlk melez grubu gelmiş.Açtığımız yarığa bakıyorlardı.Normal. Sonra Nemesis'den Nemea Aslanı'nı getirmesini istedim.O özel bir canavardı.Öldüğü zaman hasar almamanı sağlayan bir post bırakıyordu.Aslan geldi.Onu öldürmek için ağzından hasar alması gerekirdi.Aniden kılıcımı çektim.Aslanın ağzına soktum.Ve 360 derece döndürdüm.Aslının ağzı kan ile doldu.Sonra ağızdan boynuna kadar soktum kılıcı.Acı ile inledi aslan.Son nefesini verirken boğazına kadar kılıç girmişti.Buharlaştıktan sonra post yerde kaldı ve üzerime giydim.Zırhım ile bütünleşti.Altın renkli bir zırh oldu.Dokunduğumda sıcaktı.Sonra Savaşa bir göz attı.Melezler oklar atıyordu.Hypnos 'un ordusu saldırıya geçti.Havadan saldırmalı büyük bir avantaj.Sonra uçurumdan bir köprü fırlattım.Aslında o bir köprü değil bir illusion(ilizyon) du. Birkaç melez(sazan) hemen atladı.Ve uçurumdan düştü.Düşerken çığlık atıyorlardı.Sonra çığlıklar dindi.Onun yerine bir inleme aldı.Galiba kaya yada lava düşmüştü.Her neyse melezler ne yapacağını bilmiyordu.Zaten onları yönlendiren de yoktu.Bu yüzden güçlüyken güçsüz konuma düşüyorlardı.Ejderhalar alev,buz,rüzgar,su atıyor melezleri uçuruma sürüklüyor yada öldürüyordu.Scylla gelmişti.Long Island kıyısındaydı.Su fırlatıp ağzından güç fışkırıyordu. Bu onlar için kötüydü.Sonra 4 tane daha Scylla geldi.Artık ne karadan ne de sudan gidebilirlerdi.Ya kaybettiklerini kabul edecek.Yada bir şeyler yapacaklardı.Attıkları oklar ejderhaların derisine çarpıp yere düşüyordu.Onları izlemek bir komedi filmine benziyordu. Bir şey yapamayan bir grup savaşçı ... | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Titanların Kampa Saldırısı Paz Kas. 28, 2010 12:15 am | |
| Gürültünün etkisiyle hemen kampın dışına çıktım. Yine bir saldırı olduğu ortadaydı. Ama artık alışmıştım bu saldırılara. Ne kadar zor olsa da canavarlarla baş etmeyi öğrenmiştim. Zaten bu kamptaki bir çok melez canavarlarla savaşmayı seviyordu. Bende seviyordum. Ancak karşımda ki manzarayı görünce dehşete kapıldım. Çok büyük bir ordu karşımda duruyordu. Titanlarla olan savaştaki kadar büyük. Bütün kampı yok edecek kadar büyük. Bir şeyler yapmamız gerekiyordu. Kampın yok olmasına izin veremezdik. Ben Ares kızıydım. Doğuştan savaşçı bir ruha sahiptim. Canavarlarla nasıl savaşmam gerektiğini düşünmem yalnızca saniyelerimi aldı. Sırtımdaki oklarımı hemen kaptım. En iyi savaştığım aletler oklarımdı. Artemis avcıları kadar iyiydim bu konuda. Aradaki uçurumdan düşen melezleri gördükçe içim bir garip oluyordu. Bir tür ilizyon kullanıyor olmalıydı. Neredeyse bende bu tuzağa düşecektim. Uçarak bize saldıran canavarlar , karşıdaki minatorlar , ateş püskürten yaratıklar... İşimiz gerçekten zordu. Diğer savaşta işimiz kolaydı çünkü onlarla yakın savaş içerisindeydik. Şimdi ise yalnızca ok atabiliyorduk. Arada bir yarık vardı. Kılıç kullanmak hiç bir işe yaramıyordu. Oklar ise etkili olmuyordu. Yardım edecek bir tanrı/tanrıça bulmak gerekiyordu. Artemis'in ok dersinde söyledikleri kafamda yankılandı. ''Ok atmada başarılı olabilmen için hareket halindeyken oklarını atmalısın.'' demişti. Bunun için ya benim yada canavarların hareketli olması gerekiyordu. Canavarlar zaten hareketliydi. Oklarım minatora isabet ettikçe canavarın hareketleri artıyordu. Ancak pek etkilenmişe benzemiyordu. Ne yapacaktık bu durumda? Hiç bir fikrim yoktu. Bize yardım edecek tanrı/tanrıçalar gerekiyordu. Özellikle babam ve Artemis gibi. Aklıma değişik bir düşünce gelmişti. Bir yerden sonra canavarlar yarığı aşıp yanımıza geleceklerdi. Ancak sayımızın azalmasını bekliyorlardı. Hala melezler akın ediyor , ok atıyordu. Tabi aralarında elinde kılıçla gelen bir çok melez de vardı. Canavarlar yanımıza geldiği zaman babamın hediyesi olan kılıcımı çıkarıp minatorun boynuzlarını kesip ilk ganimetimi kazanacaktım... |
| | | Hector Sentius Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 692 Kayıt tarihi : 19/08/10
| Konu: Geri: Titanların Kampa Saldırısı Perş. Ara. 02, 2010 3:18 am | |
| Duyduğum gürültünün ardından herkes gibi bende koşarak Thali'nin Ağacınına koştum.Gördüklerime şok oldum diyemem ben kampta yokkende bu Lulu hiç uslu durmamıştı.Bu kaçıncı saldırıydı.Daha önce onunla mücadele etmemiştim ama bu koca ordunun arkasına saklanacak kadar korkak olduğuna göre sanırım gerçektende ödlek biridir.Cehennemin Gölgesini kaptım ve ileri doğru atıldım.Birkaç melez mücadele ediyordu.Onlara yardım etmek için ileri atıldım.Yanlış bir karar vermişim.Oraya yalnız gitmek hiçde iyi bir fikir değilmiş.Çok kalabalık bir canavar sürüsü ile karşılaştım.Daha büyük ordularla savaştım demek isterdim ama savaşmamıştım.Gözlüğümü çıkardım ve havaya attım.Kalkanım Febris elime geldi ve canavarları teker terker doğramaya başladım.Oradaki melezleri alıp biraz geri gitmeliydik yoksa yaratıklar bizi atomlarımıza ayıracaktı.Gözüme biri çarptı arkadan bakıyordu.Hahhh, bu Lulu.Bu Lulu'dan tüm kamp gibi bende nefret ediyorum.Hem kampa saldırıyor hemde cehennem tazılarını yanlışlıkla öldürmeme neden oluyordu.Onunla daha sonra özel olarak ilgilenmek istiyorum.Yaratıkların arasından sıyrılarak Lulu'nun yanına gidiyordum.Bir anda etrafımı sardılar.Onlardan kurtulmam imkansız gibi görünüyordu.Daha önce bunu hüç yapmamıştım ama bu durumda artık deneye bilirdim.Febris ve Cehennemin Gölgesini çarpışırdım ve enerji patlaması oldu.Ortalıkta Hidrojen bombası atılmış gibi bir gürültü oldu.Bu onları ben kaçana kadar oyalardı... | |
| | | Lara Adams Afrodit'in Çocuğu/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1688 Kayıt tarihi : 29/08/10
| Konu: Geri: Titanların Kampa Saldırısı Perş. Ara. 02, 2010 3:33 am | |
| Savaşırken bağırarak karşı tarafa laflar ediyordum.Ama bir türlü Lulu'yu göremiyordum.En sonunda gözüme çarptı.Fazla uzakta değildi kılıcımı aldım ve üstüne attım.Lulu direk arkasını döndü ve post sayesinde hiç birşey olmadı.
''Upss..''
Dedim ve hızlıca oradan uzaklaştım.Lulu benim attığımı farketmiş,sinsice gülümsüyordu.Arkama döndüm.Ve en yüksek sesimle bağırdım.
''Seni pis Kronos ortağı!'' Lulu'nun bu gülümsemesi kısa sürede azaldı.Ve bana kızgınca bakmaya başladı.Şen bir kahkakaha attım. | |
| | | Alex Nike Hephaistos'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 703 Kayıt tarihi : 20/11/10
| Konu: Geri: Titanların Kampa Saldırısı Perş. Ara. 02, 2010 7:25 am | |
| Deminden beri kampın girişinden gelen sesler ile ilgilenmek istiyor ancak gitmeye üşeniyordum. Sonunda ayaklarım ben ister istemez beni oraya götürmüştü ancak gördüğüm şey belki lanetli yaratıklardı. Gözlerimi kısarak bunların kamptaki dostlarıma doğru gittiklerini ve dostlarıma zarar verebileceğini anladım. Kaşlarımı çattım ve sol elim ile bacak zırhlığımın sağındaki kılıftan özenle kılıcımı çıkardım. Bu benim en büyük savaşım olabilirdi ve yaralanabilirdim ancak umrumda dahi değildi. Kafamı çıtlattıktan sonra sol elimdeki kılıcı iki elimle emniyete alıp savaşmaya başlamak için benim boylarımda gibi gözüken bir yaratığa doğru koştum. Dönerek havaya atladım ve omzundan beyninin kanallarını kesecek bir darbe ile onu yere serdim. Daha sonra bana doğru koşan bir yaratığa doğru çevremde dönerek atladım ve kılıcımı aşağı alarak önce tekme atıp yere serdim, daha sonra kalbin olduğu bölgeye kılıcımı sapladım. Yükseklerden gelen ejdere benzettiğim yaratıklar oldukça iddalı gözüküyorlardı. Kısa ve yüksek sesle bir ıslık çaldıktan sonra havadan pegasusum geldi. O ejderlere doğru giderek ard arda özel yeteneğimi kullandım. Biri yüksek sesle inledikten sonra aşağı doğru süzüldük. Aşağı indiğimizde bize doğru ok atmaya çalışan okçuların üstüne pegasusum ile düştüm. İyi ki El İşleri Alanında boş zamanımda ona zırh yapmıştım. Yoksa narin derisi incinebilirdi. Arkamdan gelen bir ok kolumun yanından geçip orta derecede bir çizgimsi yara açtı. Hızla kılıcımı yandan savurarak o okcunun kafasını kopardım ve etrafımdaki yaratıklara kılıcımla ağır darbeler vurmaya devam ettim. Üzerinde altınımsı bir zırh olan bir adam vardı. Bu Komutan olabileceğini gösteriyordu. Kılıcım ateşlenmişti ve yeteneğimi ard arda kullandığım için oldukça sıcaktı. Ona doğru yoldaki bölüğü kılıcım ve Wendy ile yararak onun yanına geldim. Şeytani bakışlar ile bana bakıyordu. Dikkatini çekmiş olmalıydım karşımdaki Komutan'ın. Ne de olsa 1 adet havada giden yaratık ve birçok yerdeki askerden öldürmüştüm ve pegasusum ile çok dikkat çekiyordum. Bir an çığlık sesleri geldi ve birçok bölük daha geldi. Sinemada izlediğim Yüzüklerin Efendisi Kral'ın Dönüşünden bile daha büyük bir savaşa benziyordu. Sanki milyonlarca kat daha heyecan verici idi. Bölükler bizim karadan ve sudan gitmemizi engelleyecek biçimde idiler. Ben ise havadan giderek bölükleri yarabilirdim. Havaya süzüldüm ve yerdeki bölüklere durmaksızın özel yeteneğimi kullanarak ateş topları atıyordum. Yeteneğimi kullandıktan 1 veya 2 saniye sonra diğer yeteneği kullanıyor ve devamlı akrobasik hareketler ile darbe almamızı engelliyordum. "Defolun evinize pislik yaratıklar! Burası melezlere ait ve siz burda istenmiyorsunuz! Melezleri rahat bırakın yoksa karışmıyacağım!" Komutanın aşağıda gülme seslerini hissediyor gibi idim. Hızla ona doğru giderken durmadan yeteneğimi kullandım ve alçaldığımda ona tam çarparken o eğildi ve ben hemen Wendy'i yukarı çektim ve havalandık. Bölükler sanki durmaksızın geliyordu. Yapacak birşey yok gibi idi. Daha fazla cesur meleze ihtiyacım vardı. | |
| | | Aster Phoenix Küçük Tanrı
Mesaj Sayısı : 244 Kayıt tarihi : 28/09/10
| Konu: Geri: Titanların Kampa Saldırısı Perş. Ara. 02, 2010 8:46 am | |
| Melezler sandığımdan daha çılgın çıkmış.Uçurumu gelmiştiler.Ve geçtiler.Bir Afrodit kızı bana kılıç fırlattı.Ama postum korudu.Sonra bir Hepha. oğlu pegasusu ile üstüme geldi.Yine bir şey olmadı.Dikkat çekenler bunlardı.Melezler kılıçları bırakmış,ok ve arbaletler ile savaşmaya başlamıştı.Çoğu melezin okları daha canavarlara gelmeden düşüyordu.Gelenler ise geri sekiyordu.Yani şimdilik bir gelişme yoktu.Orduya doğru yönelmiştim ki bir ok bana doğru geliyordu.Oku hemen tanımıştım.Bir Artemis avcısının okuydu.Hızla geliyordu.Tam kalbimin üstüne doğru.Oktan kaçılmak için yana ilerlemeye çalıştım ama kaskatı oldum.Tüm bedenim durmuştu.Ok hala geliyordu.Galiba ölecektim.Ok kalbime saplanıcak iken karanlığa düştüm.Bedenim savaş alanından ayrılmıştı.Yere indiğim zaman etraf karanlıktı.Bir ses konuşmaya başladı.Sesi hemen tanımıştım.O kızgınlığı o metalik ses Kronus'a aitti. Komutan Lelouch!Senden bir isteğimiz var. O melezlerden intikamımızı alman gerekiyor.Beni kaçarken işlerimi bozuyor yine gök kubbeyi taşımak zorunda kalıyordum.Yine aynısı oldu.Bizim intikamımızı alman gerekiyor. Bu ses Atlas'ındı. Beni bir ağaca hapsettiler.Oradan çıkmak çok zamanımı aldı Lelouch.Benim intikamımı almanı istiyorum. bu ses Hyperion'undu. Beni de yeniden Tartarus'a yolladılar.Üçümüz intikamını alacak kişi sensin Lelouch.Sen ayrıntılara takılma,kararını söyle. Kesinlikle efendim.Bu benim görevim.Onlardan intikamımızı ve intikamınızı alacağım. Sana güveniyorum Lelouch.Ama bundan önce seni güçlendirmemiz gerek . dedi Sonra cildim yanmaya başladı.Nefes alamadım. Efendim?! Soru sorma Lelouch.Vücudundaki bir noktaya odaklan Lelouch.Şuan Styks Irmağın dasın. Ve bir noktaya odaklandım.Oradan hasar aldığım zaman öleceğimi biliyordum.Titanlar beni güçlendirmek için çaba sarf etmişlerdi.Ve ediyorlardı.Sonra cildim yanmayı kesti.Galiba bitmişti.Sonra yine karanlık yere geri döndüm.Kendimi adrenalin topu gibi hissediyordum.Nabzım kolumdan çıkacak gibiydi. Evet Lelouch.Sıra sana "Titanların Gücü" nü vermeye geldi.Şu ana kadar hiçbir meleze bu güç verilmedi.Hatta hiçbir canlıya.Kendini özel saymalısın evlat.Bu güç seni ölümsüz yapacak.Ve bir titanın gücüne ulaşacaksın. dedi.Ve 3 titan antik yunanca bir şeyler mırıldandı.Sonra beni bir çembere aldılar.Mavi renkli bu çember büyümeye başladı.Tüm odayı kapsayınca gözüme bir görüntü göründü.Dünya'nın bir noktasında bu çember vardı.Sonra büyüdü büyüdü.Tüm Dünyayı kapladı. Lelouch sana Titanların Gücünü verdik.Kendinde özel güçler var olacak.Bunlar seni kuvvetli ve yenilmez kılacaktır.Silahını çıkart Lelouch. Kılıcımı çıkardım.Sonra kılıcım parçalara ayrıldı.Geri gelmedi.Sonra önümde 3 titan belirdi. Sonra titanların etrafında güç akımı belirdi.Bu güç akımları birleşti.Kronus'un gri,Atlas'ın mavi,Hyperion'un kırmızıydı.Sonra 3 titanın kanları bu güçleri sardı.Kanlar boynundan geliyordu.Güç ve kanları birleşti.Ve bir çift kılıcı oluşturdu. Lelouch sana Dünya'daki en güçlü silahı Titan silahını yarattık.Bu kılıç senin gücüne göre özellik kazanacaktır Lelouch.Kılıçlar yenilmez ve yok edilemez.Sadece senin tarafından kullanılabilir.Başkası kullanırsa o kesin ölümü tatmış olur Lelouch. Çok saolun efendim.Ama bir şey soracağım.Niye ben? Çünkü sen seçilmiş kişisin Lelouch.Prometheus bize söyledi.Sen titanların dirilmesini sağladın Lelouch.Biz üçümüzde tutsağız.Ve sen bize güvenen birisin Lelouch Anlamıştım.Tüm bunlar benim kaderimdi.Bunları olacağını Prometheus görmüştü.Ama gelecek değiştirilemez.Tanrılar titanlar hatta Kaos bile. Lelouch seni bir deneme sınavı çıkaracağız.Bir düşmanın olacak ve onu öldüreceksin. dedi.Ve sahne değişti.Önümde 6 kafalı bir Hidra vardı.Yeni kılıcımı elime aldım.Kılıç gücüme göre özellik kazanıyordu.Kılıcım (kılıçlarım) 4 metre boyunu aldı.İki elimde de bir güç taşıyordum.Bu büyük bir şeydi.Sonra kılıçlarımı savurdum.Hidra gövdesinden ayrıldı.Ve yanmaya başladı.Galiba Hyperion'un özelliğini kullanmıştım.Tüm titanların özelliklerini zamanla kullanabilecektim.Sonra titanlardan izin alıp saldırıya geri döndüm.Yeni kılıçlarım canavarların ilgisini çekmişti.Kılıçlar ve güç.Bunlar beni zafere götürecekti.Sonra hızla koştum.Gücüm müthişti.Ve uçurumu atladım.Melezler bana bakıyordu.Tabi 4 metrelik 2 kılıcım olunca dikkat çekiyordu.Sonra savurmaya başladım.Melezler geriye doğru savruluyordu.Müthiş bir şekilde güldüm.Melezler korkmuştu anlaşılan.Sonra canavarların olduğu bölüme geri döndüm.Sonra havaya zıplayarak kılıçları savurdum.Kampın koruma gücü olan Thalia Ağac'ının etrafı bir tabaka gibi olmuştu.Bu ne kadarlık yeri koruduğu gösteriyordu.Kılıçlar savurduğum anda bir güç patlamasıyla duvara çarptı.Bir çatlak oluştu. Sonra birkaç kere daha savurdum.Koruma duvarı zayıflıyordu.Kamp savunmasız kalacaktı. Artık ölümsüz ve yenilmez olmuştum .Ve güçle dolmuştum.Artık hiçbir şansları yoktu ... | |
| | | Ares Tanrı
Mesaj Sayısı : 573 Kayıt tarihi : 17/10/10
| Konu: Geri: Titanların Kampa Saldırısı Perş. Ara. 02, 2010 10:16 am | |
| Duvar zayıfladı. Katliam başladı. Lelouch gerçekten güçlenmişti. Titan'ın açtığı yara kapanmıştı. Şu an onu neden başında öldürmediğimi anlayamamıştım. Şu an bunu yapmadığıma pişmandım. Zırhımı giydim, silahlarımı kontrol ettim fakat yinede oraya gitmedim. Kurallar, kurallar. Zeus'u bekleyecektim, sonuçta birdaha onlarla başım derde girsin istemiyordum. Nerdeydi bu adam? Lelouch aşağıda katliam yapıyordu ve ben burada sap gibi bekliyordum. Birden Lelouch'un çocuklarımdan birine yaklaştığını fark ettim. Giderek heyecanlanıyordum, dayanamayacaktım. Lelouch kızımı, Amanda'yı görünce kahkaha attı. ''Ares'in küçük kızı burdaymış. Babandan öcümü seni öldürerek alacağım.'' Tam kızıma kılıcıyla vuracakken dayanamadım ve oraya tanrı boyutumda gelip darbesini kılıcımla karşılayıp ileri doğru ittirdim...
Lelouch'un gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. Titan'ın açtığı yaradan bu kadar kolay kurtulacağımı sanmıyordu. Yinede şimdi çok daha güçlüydü, kılıcımın tek başına gücü buna yetmeyebilirdi. Artık tam gücümü gösterebilirdim, saklamam için bir sebep kalmamıştı. ''Lelouch Lamperouge. Son gördüğümden daha güçlüsün. Artık benim için savaşmaya değer bir rakipsin. Tüm gücümü sana göstermemem için bir sebep yok.'' Lelouch bir kahkaha attı fakat yinede temkinli davranıp yapacağım herhangi bir saldırı için kendini hazırladı. Bu sırada büyüm için gerekli olan sözleri söyledikten sonra bağırmaya başladım. ''Kaos Kılıcı, bana güç ver. Güç ver ki şu kendini bilmeze gününü göstereyim. Artık gücünü saklamana gerek kalmadı. Ortaya çık ve hak ettiğim hediyeyi bana ver!'' Bu sözlerden sonra kılıcım parlamaya başladı ve parlama bittiğinde altın renkli bir kılıç ortaya çıktı, asıl şekli buydu. Gücünü hissettim damarlarımda, bu sırada yeniden parlamaya başladı. Kılıcımı tuttuğum elimden başlayarak üzerime bir zırh geçmeye başladı ki bu çok acı verici bir şeydi. Bütün derim ve zırhım yok oluyor üstüne bu zırh geçiyordu. Çok kısa süren bu acı verici şeyde üstümdeki yeni, kızgın zırh hala canımı yakıyordu. İçimde bir ses ''Acı çekmeden güç alamazsın Ares! Dayan, yakında bu acı son bulacak.'' dedi. Ben de sabrettim ve gerçekten zırh üzerime geçtikten kısa bir süre sonra acı son buldu. Çok büyük bir güce sahip olduğumu hissediyordum. Altın renkli bir zırhtı, üzerinde işlemeler vardı. Göğsümün ortasında ve alnımın olduğu yerde yıldız arması vardı. Arkasında kırmızı renkli sonu yırtık bir pelerin vardı. Tam bir savaşçı olmuştum. Kılıç da epey değişmişti. Daha önce üzerinde olmayan yazılar parlıyordu, okuduğumda ''Bu güç, sadece hak edenin olacaktır. Bunu okuyan, gücü iyi yolda kullan yoksa seni tüketir.'' yazıyordu. Kılıcımı yana doğru çevirdim ve bacaklarımı birbirine dayayıp saldırı pozisyonu aldım. Lelouch bu gördüklerinden çok etkilenmişti, zırhımı incelediğinde sadece gözlerimin açıkta olduğunu ve onların da zayıf da olsa parladıklarını fark etti. Daha sonra şaşkınlığını bir kenara attı ve kahkaha atmaya başladı. ''Ares, tam senlik bir zırh. Belki sen de güçlendin ama unutma ben Titanların gücünü içeriyorum. Hahahaha...'' Ben içimden ona küfrettim ve hızla ona doğru koşmaya başladım. Savunma pozisyonu aldı, kılıcımı ona doğru savurduğumda darbeyi karşılamayı başardı ve zorda olsa beni geri ittirdi. Fakat bu yeni halimle hiçbir şey beni durduramazdı.
Lelouch ile çok çetin bir çatışma yaşıyorduk. O benim darbelerimi karşılıyordu fakat saldırıya kalkamıyordu çünkü hiç aralık bırakmadan saldırıyordum. Bir türlü bir açığını yakalayamamıştım, fakat o bir anlık açığımı yakaladı ve kılıcıma vurup elimden düşürdü. Ben geriye doğru bir takla attım ve elimi açtım. Kılıç uçarak elime geri geldi. Lelouch dişlerini sıktı ve bana saldırdı. Gerçekten dövüşmeyi biliyordu fakat onun darbelerini karşılamak zor değildi. Benim kadar iyi saldıramıyordu, kılıcını benim gibi seri kullanamıyordu. Sanırım bunda benim kadar iyi kılıç kullanamaması etkiliydi. Dişlerini sıktı ve öfkeyle bana baktı. Bu kadar iyi dövüşmemi beklemiyordu. Daha sonra kılıcı yanmaya başladı, gözlerinden de alev çıkıyordu sanırım. Çok öfkelenmişti, Titanların gücünü kullanıyordu sanırım. Fakat bu da beni yenmek için yeterli değildi. Kılıçlarından birini bana doğru fırlattı, sol kolumu kaldırdım, bir kalkan oluştu ve kılıçı sağa doğru fırlattım. Kılıç yere saplandı ve kalkan da kayboldu. Lelouch gözlerini kıstı, artık beni küçümsemiyordu. Derin bir nefes aldı, savaş duruşuna geçti ve hızla bana doğru koşmaya başladı... | |
| | | Aster Phoenix Küçük Tanrı
Mesaj Sayısı : 244 Kayıt tarihi : 28/09/10
| Konu: Geri: Titanların Kampa Saldırısı Perş. Ara. 02, 2010 10:53 am | |
| Lanet olsun!Bu tanrı da nerden çıkmıştı?!! Sadece bir hata.Lanet olası bir hata tanrıyı buraya kadar getirmişti.Tabi tanrı halindeyken gelmişti.Ve savaşa hazırdı.Çetin bir savaş yaptık.Yapıyorduk.Beni karşılıyor,saldırıyordu.Normal o savaş tanrısı.Bir an bir boşluğunu yakaladım.Kılıcını bir kenara fırlattım.Sonra saldırdım ama kılıcı geri geldi.Lanet olsun.Sonra hiç durmadan saldırdı.Ama sıra bana gelmişti.Yeni kılıcım biraz ağır olduğu için yavaş saldırıyordum.Ares de rahatlıkla savunuyordu.Sonra sinirlendim ve Titanların Gücünü kullandım.Hyperion gücünü kılıca aktardım.Kılıç alevlendi.Parladı.Hızla Ares'e doğru koşmaya başladım.Sonra havaya sıçrayarak Ares'e saldırdım.Ares'in eli yanmıştı.Tamamı değil kılıcı tuttuğu yer.Elini çekmek istedi ama çekemedi.Birkaç saniye acı ile baktı sonra normale döndü.Saldırı karşılamıştı.Sonra yeni bir gücü denedim.Theia nın gücünü.Kendimden 4 tane daha yansımam oluştu.Hangisinin gerçek olduğunu ben bile bilmiyordum.Toplam 5 tane olan ben,hepimiz Ares'e saldırdık.Ares hepsini karşılayamıyor,biraz yara alıyordu.Ama bu onu yavaşlatmıyor.Daha da öfkelendiriyordu.Sonra bir sahte beni yok edince hepsi yok oldu.Bana doğru gelmeye başladı.Daha da öfkelenmişti.Kendimi savunmalıydım yoksa Ares beni çiğ çiğ yiyecekti.Sonra gücümü kullandım.Okeonos kılıçla bütünleşti.Kılıç mavi rengi aldı.Ares ardı ardına saldırıyor.Kılıcımı düşürmeye çalışıyordu.Sonra Okeanos sayesinde Long Island'dan bir su hortumu geldi.Ares'i büsbütün ıslak ettikten sonra kılıcıma girdi.Artık su ile savaşacaktım.Buda bana güç kazandıracaktı.Sonra Ares'in kılıcına sertçe bir darbe indirdim.Kılıcın geleceği yeri hesaplayıp koluna vuracaktım.Elini kılıca doğru uzattı ve kılıcı geçirdim.Acı ile inledi.Ama zırhı olduğu için fazla yara almamıştı.Bana pis pis bakarken kılıcını aldı ve gelmeye başladı.
| |
| | | Alex Nike Hephaistos'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 703 Kayıt tarihi : 20/11/10
| Konu: Geri: Titanların Kampa Saldırısı Cuma Ara. 03, 2010 1:10 am | |
| Sıra bozuldu ve diğerleri geç yzazıyor ben yazmak istedim.
Ares birden bire gelmiş ve planımı altüst ederek büyük bir küstahlık sergilemişti. Havadan ona gözmü büyültüp bakarken Titan Komutan'ın güçlenip bizim az olan bölüklerimizi kırmıştı ve korumamız olan ağacın çevresi sarılmıştı. Yakında içeri girebilir ve bize oldukça zarar verebilirdi. Titan Komutan güçlendiyse bende güçlerimi doruğuna getirmeliydim. Kılıcımı havaya kaldırdım ve kılıcım lav renginde yanmaya ve yangını büyümeye başladı. Çok geçmeden bu ateş bedenimi kapladı ve bedenimi yakmıyor, bana gelen okları yakarak aşağı düşürüyordu. Gözlerim yavaş yavaş lav rengindeki ateş ile kapanınca kılıcımı iki elimle tutup birden aşağı indirdim ve bedenimdeki bütün alev kılıcıma gelip Titan Komutan'ın üstüne gelmeye başladı. Ares'e hasar vermişti. Babamdan sonra örnek aldığım kişi o idi ve ona zarar verirse Styks'ın sonundaki yaratıkları ile ölümüne dövüşürdüm. Ateş toplarının uç bölümünde birden ejder suratları çıktı ve suratımda güzel bir gülümseme oldu. Oldukça büyültmüştüm toplarımı ve hem Titan Komutan'ın bölgesine gelmiş ve biraz bölük yıkmış, hemde zarar almayan Titan Komutan'ın kol bölgesi biraz yanıyor gibi gözüktü ve gözlerini kıstı. Kılıcım yeteneğimden sonrada oldukça güçlendiği için alev alev yanıyordu hala. "Ölüme!" diye çok yüksek sesle bağırarak pegasusum ile Titan Komutan'ın üzerine doğru uçmaya başladım. Kılıcımı iki elim ile ona doğru tutmuştum ve bacağını hedef almıştım. Ses hızına ulaşmıştık neredeyse.
Oldukça büyük bir çarpışma olmuştu. Wendy bir yanda, ben bir yanda, dizinin üstünde duran komutan bir yanda idi. Sürtünmüş ve zırhımı paslandırmıştım. Wendy birkaç saniye sonra zar zor ayağa kalktı ve uçup ahır tarafına hızla uçmaya başladı. Ayağa zar zor kalkmıştım. Kalkanım köşeye düşmüştü ve Ares de bu çarpışmanın kurbanı olduğu için biraz sallanmıştı. Biraz ileriye düşen kalkanıma yerden yuvarlanarak ulaştım ve sağ koluma taktım. Ordunun belki çeyreğine yakın bir bölümü yok olmuş ve yerde yatıyordu, Komutan ayağa kalkmış ve bana doğru koşuyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Oldukça hızlı ve ani olmuştu benim için. Her an bu melez maceram bitebilir ve ölümü görebilirdim.
Kılıcını karnıma sokunca heryer birden bembeyaz gibi gözükmeye başladı. Gözlerimin rengi siyahtan beyaz olmuştu sanki. Bedenim yerde yatarken ben manevi bir biçimde havaya süzüldüm. Daha sonra sanki bir rüyadan kalkmış gibi yağmurlu anıma geldim. "Hayııır!" diye bağırdım. O anıda çok benziyordu. Yerdeydim ve birsürü çocuk beni dövüyordu. Küçüktüm. Beni büyükçe bir adam kurtardı ve yarı rüya yanı anımdan birden kalktım. Savaşın hala ortasında idim. Birden çok sert çarpıştığımızı ve birkaç metre uçtuğumu fark ettim. KaranlıkDelen'i yukarı kaldırdım ve kendimi güçlendirip yaralarımı sarmaya başladım. Kendime gelir gelmez bir çarpışma için daha koşuyordu. Bende hızla koşuyordum ve ordu etrafımızda saldırmaksızın toplanmış ve Ares bizi izliyordu. İki elim ile kılıcı arkaya atıp bağırmaya başladım ve aynısını rakibimde yaptı. Arkama doğru olan kılıcı havaya kaldırıp deminkinden biraz daha güçlendirmeye çalıştım. Yüzüğümün faydası oluyor ancak onun gücüne ulaşamıyor gibi gözüküyordum. O da güç toplamış gibi idi ve birbirimize tam çarpıcakken havaya atladık ve güçlendirilmiş silahlarımızı birbirimize çarptık. Sanki yarı mor, yarı kırmızıdan oluşan bir kasırga oluyormuş gibi gözüküyordu. Kısa bir zaman sonra ikimizde yere yapıştık. Ayağa hızlıca kalktık ve birbirimize doğru tekrar koşacakken Ares hızlı bir darbe ile sağından Komutan'ın omzuna vurdu ve onu yere serdi. Bu bana ölümcül darbeyi vurmam için bir şansdı. Hızlıca ona koştum ve kalbine kılıcımı batırmak için pozisyon aldım. Tam batırcakken yerde yuvarlandı. Kılıcı ile kafamı koparacakken eyildim ve bana 360 derece dönerek birden bir darbe vurdu ve kalkanım havaya uçtu. Ben ise kılıcımın güçlendirilmiş alevli hali ile ona sertçe vurarak elindeki kılıcı uzağa fırlattım ve o da kılıftan benimkine benzer bir kılıç çıkardı. Hızlıca birbirimize kılıç darbeleri atmaya başladık. Birden geriye takla attım ve o sırada kılıcı sağ elinde bana delici bir hareket yapmaya başladı. Bana uçuyor gibi idi. İşte bu bana fırsattı. Sağ el sol ele göre hassasdı ve ben bir darbe ile kılıcını düşürüp onu öldürebilirdim. Dönerek çok hızlı bir sol el saldırısı ile kılıcı metrelerce yukarı uçtu. Kılıcı tam batırcakken elinde bir güç topu toplayıp bana doğru attı ve 3-4 metre havaya uçup yere düştüm. O sırada Wendy yardımıma yetişti. Yaralarımı kimse saldırmazken iyileştirmem gerekiyordu ve hava bana uygun yerdi. Yapabildiğim en hızlı şekilde Wendy'nin üstüne çıkıp havaya yükseldik. Yaralarımı ve Wendy'nin yaralarını yüzüğüm ile iyileştirmeye çalışıyordum. | |
| | | Ares Tanrı
Mesaj Sayısı : 573 Kayıt tarihi : 17/10/10
| Konu: Geri: Titanların Kampa Saldırısı Cuma Ara. 03, 2010 3:41 am | |
| Ben Lelouch ile dövüşürken biri gelmişti, bu ne cürret? Yinede sabırlı davranıp onunla dövüşmesine izin verdim. Çocuk iyi dövüşüyordu ama bir şeyi unutuyordu, Lelouch ölümsüzdü. Eşit güçte gibilerdi çünkü Lelouch tanrı boyutunda değildi. Tam yine birbirlerine doğru koşarlarken Lelouch'un omzuna vurdum. Çocuk yaralamaya çalıştı ama o ondan kurtuldu. Ben kendimi iyileştirir ve zırhımı yenilerken onların arasında geçen bir kavgada çocuk yaralandı ve kaçtı. Sonunda dövüşe devam edebilirdim...
Lelouch'a dönüp ''Kaldığımız yerden devam edelim mi? Kendini iyileştir ve kılıçlarını al. Bekliyorum, tam bir düello için.'' Lelouch onurlu bu davranışım için başıyla saol dedi ve hazırlandı. Kısa bir süre odaklandı ve yaraları kapandı fakat zırhındaki açıklar kapanmadı. 2 kılıcı da elindeydi, neden saldırmıyordu ki? Tam o sırada gözlerini açtı ve bana doğru bir alev topu fırlattı. Kılıcımla alev topunu karşılayıp ikiye böldüm ve bir kahkaha attım. Onunla dalga geçmeme sinirlenmiş olacak ki bana doğru koşmaya başladı. Ben de o sırada yeni eldivenlerimi kontrol ediyorum. Parmak kısımlarında ufak dikenler vardı. Bunları dövüş sırasında deneyebilirdim. Bana doğru iki kılıcıyla saldırdı, bu sefer kılıçlara epey alışmıştı. Bu yüzden kılıçlarını daha iyi kullanabiliyordu. Fakat yinede yeterli değildi. Kısa bir süre dövüştükten sonra bir tür karambol oldu, onun iki kılıcı ile benim bir kılıcım kilitlendi ama fark şuydu ki o iki eliyle bastırırken ben bir elimle ittiriyordum. Öteki elim boştu, yumruğu denemek için fırsattı. Karnına doğru dizimle vurdum, sersemledi o sırada suratına tüm gücümle yumruk attım, yere yıkıldı. Kalktığında yüzünde dikenlerin izi vardı ve burnundan kan geliyordu. Sanırım kırılmıştı. Henüz işim bitmedi ama aniden bacağıma vurduğu darbe beni kendime getirdi. Dizimin üstüne düştüm fakat sonraki saldırısını karşılamayı başardım. Zor da olsa onu savuşturduktan sonra bunun sandığım kadar kolay bitmeyeceğini düşünmeye başladım. O sırada ileriden çocuklarımın yanlarında melezlerle orduya saldırdıklarını fark ettim. Lelouch'un üzerime doğru koşmasından dolayı daha fazla oraya bakamadım... | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Titanların Kampa Saldırısı Cuma Ara. 03, 2010 5:08 am | |
| Babamın gelmesiyle birlikte moralim yerine gelmişti. Benimde istediğim buydu. Ancak Lulu artık çok güçlüydü. Neredeyse babamın gücüne eşit bir güce sahipti. Ve muhtemelen ölümsüz olmuştu. Babamla yaptıkları düelloyu izlemek için ölüyordum. Ama lanet olası canavarlar buna izin vermiyordu. Babamın darbeleri , Lulu'nun attığı ateşler , yaptığı ilizyon gösterileri... Böyle bir düelloyu başka nerede izleyebilirdik ki ? Böylesine bir mücadeleyi izlemekten beni alıkoydukları için canavarlara olan nefretim ve öfkem gittikçe artmıştı. Karşıma çıkan her canavarı doğruyordum. Yanımda yardıma gelen bir sürü melez vardı. Kampta herkes savaşmayı bildiği için elleri iş görüyordu. Özellikle Artemis avcılarını küçümsemek ukalalık olurdu. İşlerini en iyi şekilde yerine getiriyorlardı. Canavarlar artık yakınımızda oldukları için kılıçla savaşmaya başlamıştım. Karşıma çıkan dragonu kısa bir sürede yerle bir ettim. Titanlarla tanrıların savaşında bol bol dragonla uğraştığımız için buna alışkındım.
Dragon son nefesini verirken arkamdan gelen sesle ürktüm. Bu sesi daha önce bir kez daha duymuştum. Arkama döndüğümde chimerayla karşılaştım. Hangi kafasıyla uğraşacaktım şimdi? Bir yerden başlamak gerekiyordu. Artemis avcılarının arkadan attıkları okla arkaya dönünce ilk olarak yılan kafasını -kuyruğunu- ani bir hareketle kestim. Bu sefer tekrar bana dönmüştü. Ejderha kafasından ateş püskürtmesinden korktuğum için ilk olarak onu halletmeliydim. Kılıcımı ilk olarak bacağına sapladım. Acıyla sağa sola dengesizce hareket ederken yan tarafa doğru ateş püskürttü.Tanrıya kısa bir dua yolladım , kimsenin yanmamış olması için. Daha sonra o fırsatı kullanarak kılıcımı ejderha kafasına sapladım. Kılıcımı geri çektim. İkinci hamlede ise tamamen kafasını yok ettim. O sırada yanıma Lucy gelmişti. Onunda yardımıyla chimerayı hallettik. Bakışlarım babamdaydı. Hala Lulu'yla uğraşıyordu. Korkuyorum. Babama , bize , kampa zarar gelmesini istemiyordum. Canavarların sayısı gittikçe azalıyordu. Lulu'yla babam uğraştığına göre bize sadece canavarlar kalmıştı... |
| | | Aster Phoenix Küçük Tanrı
Mesaj Sayısı : 244 Kayıt tarihi : 28/09/10
| Konu: Geri: Titanların Kampa Saldırısı Ptsi Ara. 06, 2010 1:33 am | |
| Tanrı Ares saldırılarımın karşılık veriyor.Ona saldırmam için fırsat vermiyordu.Ares saldırmaya başlamıştı.Zorlukla karşılık veriyordum.Her vuruşunda daha da yorgun düşüyordum.Eğer böyle giderse kaybedecektim.Yaptığım son saldırıda başarılı olamadı.Sonra aklıma Kronus'un sesi yankılandı: Lelouch.Ares her saldırdığında gücün azalıyor.Gücünü arttırmak ve Ares'i yenmek için bir şansın var.Olacaklar şeyler çok kötü olabilir.Sonuçlarına katlanıyor musun? Evet efendim.Bunu yapmak zorundayım. Bedenim yanmaya başladı.Ellerim ve bedenim ani bir şekilde büyüyordu.Ellerimde pençeler oluştu.Sırtımda bir çift şey kıpırdanıyordu.Sonra bedenimden dışarı çıktı.Bunlar bir çift siyah kanattı.Etrafımda siyah renkli bir sis oluştu.Sonra değişim tamamlandı.Artık 4 metre boyunda biriydim.Elimdeki kılıca baktım.Oda benim gibi uzamıştı.12 metrelik bir kılıç olmuştu.Ares bana şaşkın bir şekilde bakıyordu.O da tanrı haline büründü.Canavarlar ve melezler bize bakıyordu. Tabi bu kadar yakından bu kadar büyük birisini görmek zordur.Bir anda ekran değişti.Kendimi boş bir yerde Ares ile buldum.Burada düello edecektik.Yoksa kampın sınırlarında etseydik melez ve canavarları ezebilirdik.Ares bana bakıyordu.Hadi dercesine elini salladı.Elimde kılıçlarımı aldım ve saldırmaya başladım.Ares'in de kılıcı uzamıştı.Adil bir yol.Hızla gelirken Ares kılıcını sol tarafa savurdu.Savurduğu için bana güç akımı geldi.Güç akımını engellemek için kılıçlarımı kullandım.Ve onları başka yöne savurdum.Bu beni yavaşlatmıştı.Hızla koştum ve havaya sıçradım.Kılıcım alev alev parladı.Hyperion'un gücünü kullanmıştım.Ares'in kılıcına çarptığı zaman bir yankılanma oldu ve kılıcı titredi.Acaba çok mu hızlı vurmuştum.Ares buna karşılık kılıcını savurdu.Bende karşıladım.Uzun süre böyle gitti. Sonra Theia'nın gücünü kullandım.Kendimden 4 tane klon oluştu.5 tane ben ile saldırmaya başladık.Ares hepimize saldıramıyor.Bu yüzden savunma yapıyordu.4 klon ve ben geri çekildik.Aynı anda 2 kılıçları savurduk.10 tane güç akımı Ares'e doğru geldi.Ares aniden bir kalkan çıkardı ama geç kalmıştı.İlk 2 güç akımı Ares'i ayaklarını yerden kesmişti.Ares havadayken kalkanı tam olarak çıkarttı ve güç akımlarına doğru tuttu.Kalkan onu 4 güç akımından korumuştu.Ama son 2 güç akımı kalkanı parçalara ayırdı.Son saldırı Ares'e direk gelmişti.Ares yere düşerken yavaş yavaş ona doğru gidiyordum.Ben ve 4 klon kılıçlarını temizleyerek ilerliyorduk.Ares'in yanına gelmiştik.Göğsü hızlıca inip kalkıyordu.Aniden Kaos Kılıçlarını bana ve bir klona fırlattı.Klon kendini koruyamadan paramparça oldu.Diğer 3 klonda yok oldu.Bana kılıç gelirken havada süzüldüm.Kanatlar işime yaramıştı.Kılıçlar Ares'in eline geri döndü.Ares aniden havaya kalkıp saldırdı.Kılıcını benim göğüs kafesimin hemen altına sapladı.Eğer ölümsüz olmasaydım orada ölürdüm.Aldığım acı çok fazlaydı.Dizlerimin üstüne çöktüm.Yara kapanmaya başladı.Ama orada bilincimi kaybedebilirdim.Dayanmaya başladım.Kaybetmemem gerekiyordu.Yara tamamen kapanmıştı fakat acı hala vardı.Deri birleşmişti.Ama içindeki yani bedenimdeki hasarı bilemiyordum.Ayağa kalktım.Kılıçlarımı salladım.Ve devam edelim gibi bir işaret yaptım.Kendimi geri attım ve havaya süzüldüm.Hala çok acı vardı ama dayanmalıydım.Ares'e doğru bir iniş yaptım.Kılıçlarımı tek bir kılıç gibi kullanarak saldırdım.Ares ani bir hareketle yana çekildi.Kılıçlarım zemine saplandı.Ares o sırada beni sırtımdan bıçaklayabilirdi(deyim anlamı değil).Ama yapmadı.Kılıçlarımı almama izin verdi.Kılıçlarımı çıkartıp saldırıya geçtim.Ares Kaos Kılıçlarını birbirine çarptırdı.Ani bir güç patlaması oldu.Ares'e saldırmak için havadan yere inerken yapmıştı bunu.Bir anda mekan değişti.Tekrar Melez Kampının sınırlarındaydık.Ares ani bir hareketle çekildi.Bende kendimi durdurdum.Etrafa bir baktım.Melezler canavarlarla savaşıyordu.Ama melezlerin sayısı gözle görülebilecek bir şekilde azalmıştı.Nemesis ve Hypnos ordulara takviye yapmış canavarların ardı ardına kesilmiyordu.Melezler için kötü benim için iyiydi.Sonra düelloya devam ettik.Ama boyutlarımız küçülmüştü.Normal boyutlara inmiştik.Kılıçlarımızda öyle. Ama ben hala titan modundaydım.Sadece boyum azalmıştı. Saldırmaya başladım.Kılıcım mavi renginde parlıyordu.Okeanos 'un gücünü kullanıyordum. Kılıçla saldırırken Ares savunmaya geçti.Kılıçlarıyla saldırımı engelledi.Ve beni fırlatmaya çalıştı.Tamam 1-2 metre havada kaldım.Ama kanatlarım sayesinde yere düşmedim. O sırada zihnimde bir ses belirdi.Bu ses Nemesis'e aitti.: Lelouch.Aldığım yara yüzünden orduyu yönetemiyorum.Bu görevi sana vermek zorundayım.Yoksa ordu tek başına bir hiç kalır.Bir kişi tarafından yönetilmesi gerekir. dedikten sonra ses kayboldu.Şimdi düelloyu bitirmemiz gerekiyordu.Ama nasıl olacaktı.Durdum.Ares bir şeyler olduğunu anlamıştı.Ona durumu anlattım.Tamam dedi. Ama sakın unutma bu düello burda bitmez!Daha sonra bir kere daha yapıcağız Ares! Bu düelloyu sonraya bırakmam.Düello burada bitecektir Lelouch O zaman seni titanlara havale ediyorum! Ne?! dedi.Sonra Kratos balyoz ile kafasına geçirdi.Ares bir an affalladı.Birkaç darbe daha yedi.Etrafını 7 titan sarmıştı.Onun için zor olmalı. Sonra ben ordunun yönetimini aldım.Ordunun ardı ardına kesilmiyordu.Yeni bir düzen oluşturdum.Ejderhalar ve phoenixler önde.Chimera ve Hidralar arkada olacaktı.Böylece uçan canavarlara karşı daha dirençsiz olacaklardı.Elimdeki kılıca baktım.Bu kılıç şuan ki en güçlü titanların silahıydı.Bu kılıçla daha neler başaracaktım.Sonra kılıçları ardı ardına savurdum.Güç akımları kampın duvarına geldi.Büyük bir ses duyuldu.Kampın duvarları yıkılmıştı artık !! ... | |
| | | Ares Tanrı
Mesaj Sayısı : 573 Kayıt tarihi : 17/10/10
| Konu: Geri: Titanların Kampa Saldırısı Ptsi Ara. 06, 2010 7:03 am | |
| Kafama yediğim balyoz ile şaşırdım. Daha sonra gelen darbelere dayandım. Gerçekten çok sinirlenmiştim. Kılıçta ne olduğunu anlayamadığım bir değişim geldi? Vücudumu kontrol edemiyordum! Birden ayağa kalktım ve kalkmamla birlikte etrafımda bir güç dalgası oluştu. Titanlar etrafa saçıldılar. Daha sonra bir anlık da olsa kendimi dışarıdan başka biri gibi gördüm. Zırh aynen üzerimdeydi ama sanki birkaç değişiklik vardı, onları o sürede fark edemedim. Daha sonra pelerinimin rüzgar varmış gibi dalgalandığını gördüm. Gözlerimden kızıl kızıl parlıyordu! Böyle bir şeyi daha önce hiç görmemiştim, neler oluyordu bana? Daha sonra kendi gözlerimden görmeye başladım, Titanlara tüm gücümle saldırıyordum. Her vurduğum Titan kayboluyordu, nereye gidiyorlardı acaba? Bilmiyordum ama kılıç işini iyi yapıyordu. Sonunda kalan 2 Titan son hızla benden kaçıyorlardı. Onların peşinden koşmadım çünkü kontrol yeniden bana geçti. Gözümdeki parlama son buldu, pelerin alçaldı. Ben de kampın duvarlarının yıkıldığını gördüm. Bütün gücümle oraya odaklandım ve zıpladım. Yaratıkların ortasına düştüğümde ufak çapta güç dalgalanması oldu, etrafımdaki hemen herşey yok oldu. Daha sonra ayağa kalktığımda ordu bir anlık durdu ve hemen hepsi Lelouch'a baktı. O da şaşırmıştı, sanırım Titanlardan kurtulmamı beklemiyordu. Fakat daha sonra ordu bana yönelmeden hemen önce sesini duydum.''Saldırın, yolumuzda o da duramaz artık!'' | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Titanların Kampa Saldırısı Cuma Ara. 10, 2010 3:15 am | |
| Olaylar o kadar ani gelişmişti ki hiç bir şey anlayamamıştım. Şaşkın şaşkın etrafıma bakınıyordum. Babam titanları kolayca yenmişti. Çevresinde kırmızı bir güç dalgası oluşmuştu. Bunu gören melezler ve o titanların komutanı da şaşırmıştı. Babam titanları hallettikten sonra hemen yanımıza geldi. Duvar yıkılmıştı. Babamın gelmesiyle canavarların çoğu yok olmuştu. Yani biz öyle sanıyorduk. Ardından tekrar canavarlar geldi. Babam beni görünce yüzünden kısa bir gülümseme geçtikten sonra canavarları dağıtmaya başladı. Bunu gören melezlerin çoğu şaşkındı. Ama ben değildim. babamın neler yapabileceğini biliyordum. Onlar ise ancak tahminle yetinebilirlerdi. Karşıma Chimera çıktı. Artık babamında burada olmasıyla kendime olan güvenimde artmıştı. İlk önce ejderha kafasını kopardım. Arkadan bir melezinde kuyruğunu kestiğini gördüm. Sonra abim hemen ortaya atladı. Chimerayı oaracıkta yok etti. Daha sonra Titanların komutanının sesi duyuldu... |
| | | Aster Phoenix Küçük Tanrı
Mesaj Sayısı : 244 Kayıt tarihi : 28/09/10
| Konu: Geri: Titanların Kampa Saldırısı Cuma Ara. 10, 2010 3:51 am | |
| Bu kadar yeter beyler!Melez Kampı'nada melez gerekiyor! dedim ve ordumu çektim.Artık saldırı çığırından çıkmıştı.Tabi buna birde vicdan eklenince. Bu kadar yeterdi.Orduda pek kayıp yoktu.Büyük bir sesle ordum geri çekildi.Son manzaraya bir baktım.Yakılmış ağaçlar,yaralanan melezler,büyük bir yarık ve hüzünlü bakışlar.Artık onları savunacak bir ağaç yoktu.Bir melezin bana baktığını gördüm.Gözlerinde öfke ve kin vardı.Elindeki kılıcı çok sert bir şekilde tutuyordu.Aniden bana fırlattı.Geri tepti.Biraz şaşırmıştı.Çünkü istediğini elde edemedi.Kılıcı yerden aldım.Ve ona fırlattım.Onu öldürmek için değil ona vermek için atmıştım.Melezde garip bir bakış hissettin.Sonra da ortadan kayboldum.Sis olmuştum.Ama gidebileceğim bir yer yoktu artık.Titanların Kalesi yıkılmıştı. Bu yüzden canavarlar Canavarlar Denizi'ne gidiyordu.Titanlar ise geçici bir karargah bulmaya.Ben artık ne yapacağımı bilmiyordum.Bunları derin derin düşünmeye başladım....
Rp bitmiştir !!! | |
| | | | Titanların Kampa Saldırısı | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|