Etrafta birsürü heykeller vardı. Çocuk heykelleri , yaşlı heykelleri... Bu heykellerden bazıları beni açıkçası biraz ürkütmüştü. Etraf çok karanlıktı. Çok şükür ki Alex'in kolyesi yanındaydı. Kardeşimin boynundaki kolye sayesinde önümüzü görebiliyorduk. Fakat kolye kırmızı ışık verdiği için her yeri kırmızı görüyorduk. Bu güzel kolyeyi annemiz Alex'e vermişti. Annemizin bu kolyeyi vermek için Alex'i seçmesi kardeşimi çok şanslı kılıyordu. Kardeşime baktım ve ;
" Medusa acaba nerde? " diye sordum.
" Hiç bir fikrim yok. İlerledikçe göreceğiz. "
Biraz daha yürüdükten sonra burnuma nefis kokular gelmeye başladı. Kardeşime baktığımda onun da bu kokuları aldığını anladım. Bir sürü koku vardı ve hepside birbirine girmişti. Hiçbir kokuyu ayırt edemiyorduk. Tam kouların geldiği yöne döndüm ki Alex beni kolumdan tutup geri çekti...