Arena nedense beni bugün içine çekmiş ve beni gelmem için zorlamıştı. Etrafta bazen kazandığı bir düelloyu söylemeden geçemeyen melezler, bazen ise düelloda kaybetmiş üzgün ve yaralı melezler olabiliyordu. Burası dışardan duyulan acı dolu bağırışların kaynağı idi. Etrafa usulca bakıp burayı tanımaya çalışıyordum. Belki yakında burada bir muharebem olacaktı. Bu yüzden alanı iyi öğrenmem benim için iyi olacaktı.
Etrafı tanımaya çalışırken dalgınlığımdan 2 metrenin üzerinde boyu olan dev gibi birine toslamıştım. Suratını görünce yutkunup bir adım geri çekildim ve "Ö-özür di-dilerim e-efendim." demiştim. Bu kadar büyük, dev gibi birileri varsa burada şansım azdı. Az ileride tanıdığım ve kampta gördüğüm iki çocuk vardı. Tanımıyordum ama görmüştüm onları. İkisi amansız bir kavganın ortasında kılıçlarını sallıyor, kılıçları düşünce alana kadar hançer ile idare ediyorlardı. Garip bir yerdi burası. Burada fazla kalmayacaktım. Hemen çıkışa doğru yöneldim.