Niye Jess hep o masum ifadesini takınıp beni bir şeylere ikna ediyordu? Bu kıza hayır diyemiyordum. Hele o bana öyle bakarken? Sonunda kabul ettim ve bu hangi cehennemeden geldiği belli olmayan duvara tırmanmaya başladık. İyi ki üzerime rahat bir eşofman ve kısa kollu bol bir tişört giymiştim. Yoksa giydiğim kıyafetler yırtılabilir bende rezil olurdum.
Jess ben bunları düşünürken tırmanma duvarının neredeyse yarısına geldiğini gördüm. O anda Jess'te bana bakıyordu ve bir kayada onun üzerine doğru geliyordu benim uyarmama kalmadan Jess kayayı gördü ve kenara çekildi ama kaya ağına çarptı. O anda Jess'e seslenmek istedim ama beni duyup duymayacağına emin değildim. Yukarıdan düşen kaya parçaları beni ıskaladı ve sonunda duvarı tırmanmaya başladım. İlk önceleri çok yorucu olmasa da kayaların bana çarpacak kadar yakın düşmeleri beni korktuyordu ve girintilere çıkıntılara yerleştirdiğim parmaklarım acıyordu.
Tırmandıkça alevler, kayalar artıyordu. Bu tırmanma duvarını niye bu kadar zorlu yapmışlardı li? Tamam eğlenceliydi ama çok zordu. Alevler saçımı yakacak, kayalar elimi, ayağımı ezecek diye korkuyordum.
Daha ne kadar yolumun kaldığını merak ettim ve yukarı doğru baktım. Jess alevlerden son anda kaçmıştı. Ben o kadar şanslı değildim. Yeni sönen bir aleve elimi koyunca doğal olarak büyük bir çığlık koydum ve elimi çektim. Bu sırada dengem bozuldu ve farkında olmadan küfrü bastım. Jess kendini sağlama oldıktan sonra aşağı bakıp seslendi.
"İyi misin Glau?!"
" Ah, evet Jess çok iyiyim. Eğer buradan sağsalim çıkarsam san neler yapacağımı tahmin bile edemeyeceksin kardeşim." dedim ve elimi üfleyerek kendimi yukarı çekmeye devam ettim.