Ormanın içinde ilerliyorduk ve Jess bana babasıyla yaptıklarını anlatıyordu, biraz hüzünlü biraz heyecanlı... Onun anlatacakkları bitmeden sustu ve bana dönüp beklediğim soruyu sordu. 'Sen babanla neler yapardın?' bu sorunun cevabını düşündüm.. Ben babamla neler yapıyordum? Babamla yaptığımız ne vardı? Hafızamı zorladım ama pek çok anı bulamadım. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.
" Ben babamla ne yapardım? Onun tatil günlerinde Yunanistan'dayken gezerdik, biraz sohbet ederdik. Bizim ilişkimizde sınırlar vardı hep. Babam bana mesafeliydi. Nedeninin hep annem Nitsa'nın ölümüne sebep olduğum için olduğunu düşürdüm. Babam bir türlü beni tam olarak sevmezmiş gibi gelirdi. Genelde çalışırdı, beni de kurslara yollardı. Piyano kursu, yağlı boya kursu, dövüş kursu, eskrim kursu... Hayatım boyunca hep kurslara yazdırdı babam beni. Hiç beraber vakit geçirmek için zamanımız olmadığını söyler, işini ve benim de kurslarımı bahane ederdi." sustum ve içimdeki ağlama hissini bastırdım. Gözlerimi ağacın üzerinde oynaşan güneş ışıklarına çevirdim. Onları izleyerek ve yarım ağızla gülümseyerek konuşmama devam ettim.
" Zeus'a şükürler olsun yanımda hep Adelpha vardı. Adelpha, benim tek dostum ve satirim. O benimle her kursa gelir ve beni hiç yalnız bırakmazdı. O resim, piyano gibi kursların hiçbirinde başarılı değildi. Ama eskrim ve dövüş kursları... İşte onlarda eşim olduğunda sırtım yerden kalkmazdı." dedim. Adel ile eskrim sınıfındaki halimiz aklıma geldiğinde elimde olmadan güldüm.. Gözlerim tekrar Jess'i buldu.
" Sonunda babam eğitimimi öne sürerek bizi Amerika'ya Minneapolis, Minesota'ya getirdi. Asıl amacı peşimize takılan canavarlardan kaçmak olduğunu buraya gelmeden bir gün önce öğrendim. İşte canavarların evimizi sardığı gün ve benim herşeyi öğrendiğim gün babamın beni ne kadar çok sevdiğini bana sarıldığında anladım. Bana öyle davranmasının tek nedeni bana alışmamak ve bağlanmamak içinmiş. Çünkü o gün geldiğinde gitmeme izin vermemek ve beni canavarların parçalamasına izin verme korkusu sarmış içini... İşte benim olayımda bu..." dedim. Gözlerim yaşarmış ve güneş ışınları yanağımdan dökülen bir gözyaşı damlasını parlatmıştı.
" Eğer babamı son bir kez daha görmezsem onun taşlaşmış bedenini göreceğim." dedim ve gülümsemeye çalışarak konuşmama devam ettim. " Eee sen anlat bakalım. Buraya gelmeden önce neler yaptığını, bu olayı nasıl öğrendiğini falan.." dedim. Jess gözlerini yumdu ve açtığında gözleri yaşarmıştı. Bir an az önce söylediklerimi söylememiş olmayı diledim ama bir faydası yoktu.