Melez Kampı'nda ki ikinci günümdü.Ben ise oturmuş, Long Island da güneşin batışını izliyordum.Daha ikinci günüm olmasına rağmen günümün çoğunu Long Island da geçiriyordum.Aslında Melez Kampı'na tam olarak alıştım diyemeyiz ama Melez Kampı, mutlu olduğum tek yer gibiydi.Ayağa kalktım ve yürümeye başladım.Burası, yani Long Island içimdeki düşüneleri atmamı sağlıyordu.Aslında buraya nefes almak için mi gelmiştim yoksa babamı mı görmeye bilmiyordum.İçimden bir ses, kulübene geri dön diyordu.Ama biliyorsunuz ki biz melezler içimizden gelen sesleri pek dinlemeyiz.Arkamda bir ses duydum.Döndüğümde ise Tanrı Ares önümde duruyordu.Sersemlemiştim.Ama ağzımdan bu üç kelimeyi çıkarmayı başarmıştım.
"Merhaba Tanrı Ares"