Amphitrite'in verdiği özel görevle Ogygia Adası'na gitmiştim.Buraya daha önce hiç gelmemiştim.Artık geldiğim için Jess ve Leo'nun dilinden kurtulacağım için sevinirken bir yandan da neden bu işleri benim yaptığımı düşünüyordum.Özel kişi falan değildim işte.Ayak işlerini yapmak için görevlendirilmiş bir melezdim sadece.Ama bunun için kendimi dışlanmış falan hissedecek değildim,kendi kendime yetiyordum zaten,başkalarının da her işine koşuyordum.Önemli olan da benim için buydu ve bugün yapacak daha iyi bir işim olmadığı için bu görevi kabul etmek çok güzel bir zevkti.Amphitrite'i de gördüğüm için kendimi şanslı hissediyordum ve kampa gittiğimde diğer melezlere hava atabilirdim.Bunun gururu bana yeterdi.
Adaya vardığımda biraz ilerledim.Burası fazla korkutucu değildi ama ömür boyu yaşanacak kadar da cennet değildi.Calypso'ya acıyordum,zavallı babası yüzünden buraya hapsedilmişti.Ve şimdi de acıdığım birini kullanmaya gidiyordum.Ondan bilgiler kapacak ve ardından Amphitrite'a götürecektim.Yaptığı kötülük affedilemezdi,ama ben kendimi çoktan affetmiştim.Belki bu sıralar kötüydüm,kafam karışıktı,Artemis ortalarda yoktu.Bu da bana yansıyor olabilirdi.İlerlerken karşımda güzeller güzeli bir kız gördüm.Kendime hakim olamadım ve adını söyledim. "Calypso..."
Calypso gülümsüyordu ve gerçekten her erkeğin aşık olabileceği kadar güzeldi.Buraya hapsedilmesi gerçekten yazık olmuştu.O anda Calypso'nun da düşünceleri okuyamadığının iyi olduğunu düşündüm ve kendi kendime gülümsedim.Ama Calypso biraz acılı bir ifadeyle bana bakıyordu.Bir süre sonra da bağırınmaya başladı. "Senin burada ne işin var?" Calypso korkuyor gibiydi.Geri geri adımlarını atarken ben de onu sakinleştirmeye çalışıyordum. "Calypso,korkma ben bir avcıyım." Bu sanki onu rahatlatacak gibi söylemiştim.Calypso daha da geriye gitti. "Hayır,git buradan avcı.Git Artemis'in yanına." Kızı tutmaya çalışırken daha da çok kaçıyordu.Ben de duygusömürüsü yapmaya karar verdim.Bir kenara gidip,ağlamaya başladım.Calypso bir süre sonra yanıma geldi.Biliyordum,her zaman işe yarar.
-Avcı.Sen iyi misin?Ne olursa olsun,sen de bir varlıksın.
-Bunu farketmen hoşuma gitti Calypso.Kötüyüm.
-Ne oldu avcı?Ne istiyorsun?
-Ben de senin gibi bir hapis hayatı yaşıyorum Calypso.Erkekler bana da yok.
-Öyle mi avcı?Üzgünüm,bak...Benim de hayatım kötü.Amphitrite'in benimle bir derdi var ve bana söylemiyor.Peşime ajanlar takıp,buraya getirtiyor.Sahi sen buraya neden gelmiştin?
O an titremeye başladım.Korkuyordum,Calypso'dan.Yalan söylemek istemiyordum,belki bu soruyu geçiştirebilirdim ama pek de sanmıyordum doğrusu.Calypso bana bakarken onu konuşturmaya çalışmaya başladım.Ve tabi sorduğu soruyu unutmasını.
-Calypso,sen buradan çıkmak istiyor musun?
-Aslına bakarsan,hayır.Burada iyi sayılırım.En azından tehlikelerden korunuyorum.Avcı buraya sen nasıl düştün?
Amphitrite'a bence bu kadar yeterdi,çünkü daha fazla Calypso'yu kullanmak istemiyordum.Oh,hayır bu saf kızı sırf babası yüzünden sömüremedim.Calypso bana bakarken ben de içeceğimi içtim ve son kez Calypso'nun suratına bakarak kayboldum.Umarım Calypso bana fazla kızmamıştır diye umarak plaja geri döndüm.