''Ihh..Şey,merhaba ben Maya, Demeter kulübesinden.''
Ne yapacağımı bilemiyordum. İyi ki yere bakıyordu çünkü ben kulaklarıma kadar kızarmıştım. Bu arada sabah niye hiç üzerime dikkat etmediğimi soruyordum kendime. İkimizin de utançtan yerin dibine girmek üzere olduğunu anlayınca biraz rahatladım. Biraz dikkatimi dağıtan şeyler düşünmeye başladım. Akrep toz olmuş, güneş biraz daha çıkmıştı. Eduard'ın -artık Ed demeliyim gibi geliyordu- kılıcının üzerinde parlıyordu. Sonra bakışlarım yine de yüzüne gitti. O anda o da bana baktı ve ikimiz de bir an donduk. Herşey çok iyiydi tabii beni böyle anlarda tutan gülme dışında. Ed'in bana deliymişim gibi bakmamasına şaşırmıştım, sanki o dikkatimizin dağılmasına sevinmiş gibiydi. Gülmem bittikten sonra küçük düştüğümü anlayarak yere oturdum. Yer, yapraklarla doluydu,hafif nemliydi. Bir an öyle bir sessizlik oldu ki yaprakların hışırtısını duyabiliyordum. Ed tereddütle yanıma oturdu. İkimiz de konu bulmakta zorlanıyorduk. Sonunda ben konuşabildim.
''Ehh, şey, seni yeni gelmiş olmalısın, seni görmemiştim. Ama bir kardeşimle tanışmıştım sanırım. Kardeşimin eski sevgilisiydi. Hala da ona kızgın.'' Ağzım biraz fazla açılmıştı, ne yapayım, heyecanlanınca böyle olurdu. En azından Ed'i güldürmeyi başarmıştım ki bu herşeye bedeldi.