Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Titan Atlas'ın Kaçışı / Kurgu 1. (Thalia'nın Ağacı) [1] | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Misafir Misafir
| Konu: Titan Atlas'ın Kaçışı / Kurgu 1. (Thalia'nın Ağacı) [1] Cuma Ekim 29, 2010 11:22 am | |
| "Bana yardım et." diye fısıldadı bir kadın sesi. Sesi acı çekiyor gibi çıkıyordu. Ama kim olduğunu bilmiyordum, anlayamıyordum da. Çünkü her yer karanlıktı! Sadece gözlerini görebiliyordum kadının, karanlıkta alev gibi parlıyorlardı. "Ee Atlas, misafirimize iyi davranıyor musun?" dedi başka bir ses gülerek. Çok güçlü ve tiz bir sesti bu. "Sen merak etme Hyperion, o burada güvende." diye cevap veren kişi ise resmen kahkahalara boğulmuştu. Bunlar titanlardı. Işık titanı Hyperion ile titanların generali Atlas. Ama onun göğü sırtlamakta olduğunu zannediyordum ben. Onu en son Othyrs Dağı'nda gördüğümde acı içinde haykırmaktan başka bir şey yapmıyordu. Nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu ama, kurtulmuş olmalıydı. İki titanın sesleri yaklaştıkça karanlık aydınlanıyordu. Sanırım buna sebep olan Hyperion'un saçtığı ışıktı. Herşey belirginleşmeye başlamıştı şimdi. İki titan yüzlerinde alaycı bir gülümsemeyle bir kadına bakıyorlardı. Bu kadın ise... Hestia'ydı. Ama ocak tanrıçası Hestia'nın burada ne işi vardı? Ona daha dikkatli bakınca korktuğum şeyin gerçek olduğunu anladım. Göğün ağırlığını sırtlayan, Atlas'ı bu zulümden kurtarmaya zorlanan kişi Hestia'ydı. Titanların alaycı kahkahalarına aldırmadan sırtladığı yükün altında çektiği acıyla dişleri kenetlenmiş bir halde duruyordu. "Hayııııır!" çığlık atarak uyanmıştım. Othrys Dağı'nda, titanların ve Hestia'nın yanında değildim. Ares kulübesindeydim, yatağımda doğrulmuş kendime gelmeye çalışıyordum. Gördüklerim sadece bir rüyadan ibaretti. Daha doğrusu bir kabus. Ama Hestia'nın yardım isteyen sesi hala kulaklarımda yankılanıyordu. Bu düşünceleri kafamdan atmak ve biraz rahatlamak için bir duş aldım. Duştan çıkınca da bir görevde ihtiyacım olabilecek her şeyi sırt çantama koydum. Bu gece her şey olabilirdi. Kafamı yapmam gereken şeylere vermeliydim. Bu gece Thalia'nın ağacında nöbet tutacaktım. Öğle saatlerinde uyumam da bu yüzdendi. Böyle bir kabus göreceğimi bilsem uyumazdım heralde. Kulübemden dışarı çıkarken gördüğüm rüyayı unutmaya çalışıyordum hala. Neden bu rüya beni bu kadar etkilemişti? Yoksa gerçek olabilir miydi? Saatime baktım, gece yarısı olmak üzereydi. Yani nöbetim yakında başlayacaktı. Nöbet yerime doğru giderken yolda görmeyi en çok istediğim arkadaşlarımdan birini gördüm, Lucy. Gördüğüm şeyleri ona anlatmayı o kadar çok istiyordum ki... O zeki bir Athena kızıydı, mutlaka bunları açıklayabilirdi. "Hey Lucy." dedim yanına giderek. "Nereye gidiyorsun?" "Merhaba Adrian. Kılıç dersim vardı da, şimdi kulübeme dönüyorum. Sen ne yapıyorsun bu saatte dışarıda?" "Bu gece nöbetim var. Dinle, sana anlatmam gereken birçok şey var. Gece herkes uyuyunca yanıma gelebilir misin?" diye sordum. "Şey, tabi ki gelirim de... Ne oldu? Bu kadar önemli olan ne?" "Şimdi anlatamam, gece her şeyi açıklayacağım sana. Ve bu gece her şey olabilir, hazırlıklı gel. Yanına silah, giysi, ambrosia almayı unutma." "Tamam, gece görüşürüz o halde." dedi, bu garip teklifimden dolayı biraz şaşırmış gibiydi ama bozuntuya vermedi. Sonra ise o kulübesine, ben de nöbet yerime doğru gitmek üzere ayrıldık.
En son Adrian Black tarafından Paz Ekim 31, 2010 7:12 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Titan Atlas'ın Kaçışı / Kurgu 1. (Thalia'nın Ağacı) [1] Cuma Ekim 29, 2010 11:53 am | |
| Kulübemde, yatağımda oturmuş her ihtimale karşı yanıma almam gereken çantamı hazırlıyordum. Aklım Ares oğlu Adrian'ın söylediklerindeydi. Suratındaki o tedirgin ifade gözlerimin önünden gitmiyordu, bana anlatacaklarını gerçekten çok merak ediyordum. Güneş batalı yaklaşık 4-5 saat olmuştu ve arenadaki antrenmanım anca bittiği için kulübeme geç dönmüştüm. Dudağımı büzerek Nefesalan'ın bileklik şeklini almasını sağladım ve onu sağ bileğime taktım, sol bileğimde de Aegis duruyordu. Koyacak yerim olmadığı için Tanrı Ares'in verdiği mızrağı kulübemde bırakacaktım, onu geride bırakmak bana -daha doğrusu savaşçı yanıma- hüzün vermişti. Aynanın karşısına geçip saçımı aceleyle topuz yaptım, üzerimde de sıradan bir yeşil kazak ve kot pantolon vardı. Çantamın içindekileri son kez gözden geçirdim ve -Melinoe'nin broşundan minik bir şişenin içinde duran Hidra zehrine kadar- herşeyi aldığımdan emin olduktan sonra, kampın sınırına gitmek üzere yola koyuldum. Çıkarken nedense dayanamayıp kulübeye ve çoktan rüyalara dalmış kardeşlerime bir süre baktım. Oraya vardığımda Adrian, Thalia'nın ağacının dibine oturmuş, düşünceli bir şekilde boşluğa bakıyordu. Gidip yanına oturdum ve "Eh, artık neler olduğunu anlatsan iyi olacak sanırım." dedim gülümseyerek. Onun gerginliği bana da bulaşmadan önce elimden geldiği kadar fazla gülümsemem gerektiğini düşünüyordum... Hava tamamen kararmıştı, gökyüzünü aydınlatan tek şey ise Tanrıça Artemis'in eseri olan Ay'dı. Adrian tedirgin bakışlarını bana çevirdi ve ay ışığı yüzüne vururken bir süre tereddüt ettikten sonra söze başladı... | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Titan Atlas'ın Kaçışı / Kurgu 1. (Thalia'nın Ağacı) [1] Cuma Ekim 29, 2010 12:08 pm | |
| Lucy'i beklerken tüm düşüncelerim gördüğüm rüyadaydı hala. Birkaç saat boyunca dalgın bir halde kampı ve güç sınırlarını izledim. En sonunda arkamdan ayak seslerinin geldiğini duydum. Ama dönüp bakmadım. Öyle çok dalmışım ki düşüncelere, aklımı başka bir şeye veremiyordum. "Eh, artık neler olduğunu anlatsan iyi olacak sanırım." dedi Lucy yanıma oturduktan sonra. "Evet, sanırım öyle." dedim tereddüt içinde. "Öncelikle, sana birkaç gün önce Lia'yla yeraltına yaptığımız geziden bahsetmek istiyorum. Orada Hades'le karşılaştım." "Hades'le mi karşılaştın?" dedi şaşkınlıkla. "Evet, bizi Asphodel tarlalarında buldu. Orada ne yapmasını beklerdin? Seni bilmem ama ben ikimizi de buharlaştıracağını düşünmüştüm. Ama öyle yapmadı. Benimle özel olarak konuşmak istedi. Ve hayatlarımızı bağışlayacağını, bunun sebebinin de yakında çıkacağım özel bir görev olduğunu söyledi. Bu görevde eğer yeraltına uğrarsam tüm dehşetini hissedecekmişim." "Ne tür bir görev bu? diye sordu Lucy. "Ben de tam olarak bilmiyorum. Ya da bilmiyordum. Şimdi sana bugün gördüğüm rüyayı anlatacağım. Eğer düşüncelerimde haklı olduğumu söylersen, onun söylediklerine bir anlam kazandırmak da mümkün olabilir." "Pekala, seni dinliyorum." "Rüyamda Othyrs Dağı'ndaydım. Biri 'Bana yardım et.' diye fısıldıyordu. İlk başta her yer karanlık olduğu için bu kişinin kim olduğunu göremedim. Daha sonra ise titanlar geldi, Hyperion ve Atlas. Hyperion'dan yayılan ışık sayesinde her şeyi daha net görebiliyordum. Atlas göğü sırtlamaktan kurtulmuştu. Benden yardım isteyen kişi ise tanrıça Hestia'ydı. Göğün ağırlığı altında eziliyordu. Sonra da çığlıklar atarak uyandım." Bir an duraksayıp Lucy'e baktım. Düşünceli görünüyordu. "Senin de bildiğin gibi melezlerin gördüğü rüyalar bazen gerçekleri yansıtabiliyor. Bu rüyanın gerçek olduğunu düşünüyorum açıkçası. Ve benim özel görevimin de Hestia'yı kurtarmak olduğunu... Ne dersin bu konuda?" diye ekleyip onun ne cevap vereceğini beklemeye başladım. |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Titan Atlas'ın Kaçışı / Kurgu 1. (Thalia'nın Ağacı) [1] Cuma Ekim 29, 2010 12:21 pm | |
| Adrian'ın anlattıklarından sonra ben de düşüncelere dalmıştım. Melezlerin böyle canlı rüyalar görmesi hiçbir zaman tesadüf olmazdı. Hem Tanrı Hades... dediklerinin başka nasıl bir anlamı olabilirdi ki? Atlas'ın lafını duyduğum anda kan beynime sıçramıştı. Hala bir yıl kadar önce onunla yaşadığımız macerayı unutabilmiş değildim. Derin bir nefes alarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Onun tekrar serbest kalmış olması... bu benim için dayanılır gibi değildi! Hızla aklımdan olasılıkları geçirmeye başladım. Eğer Tanrıça Hestia gerçekten şimdi Othyrs Dağı'nda göğü sırtlamaktaysa, birkaç gün içinde Olimpos Tanrıları onun yokluğunu fark edip nerede olduğunu bulmaya çalışmaya başlarlardı. Peki bu birkaç gün içinde Atlas aklındaki emellerin ne kadarını gerçekleştirebilirdi? -Kesinlikle bize zarar verebilecek kadarını. Şimdi gidip anneme veya bir başka tanrıya Adrian'ın gördüğü rüyayı anlatsak ne olurdu? Büyük ihtimalle söylediklerimizi önemsemezlerdi, her zamanki gibi bizi dinlemekten daha önemli işleri olurdu. Çok geç olmadan önlem almak için elimizden ne gelebilirdi? Sanırım tek seçenek, doğruca Othyrs Dağı'na gidip Adrian'ın şüphelerinde haklı olup olmadığını öğrenmekti. Aklımda bir an için oraya gidip karşımızda suratında çektiği acının oluşturduğu bir ifade olan Atlas canlandı ve içim mutlulukla doldu. Hemen sonra onun yerini Tanrıça Hestia aldı ve kalbimin sıkıştığını hissettim... Adrian'a dönerek "Ben derim ki tanrıların resmi olarak sana bir görev vermesini beklemeden yola çıkalım. Yani şey... eğer kabul edersen ben de sana eşlik etmek isterim." dedim. Bazı sorular hala aklımı kemiriyordu, gerçekten serbest kaldıysa Atlas şu anda her yerde olabilirdi. Hatta Kronos'un tekrar bir beden bulması için çabalıyor, Olimpos'u devirmek için planlar hazırlıyor da olabilirdi. Cevabını merakla beklediğim Adrian'a döndüm. Az önce söylediklerimin mantıklı olup olmadığını bilmiyordum. Bilgelik Tanrıçası'nın kızıydım ama 6. hisse ve kadere inanıyordum. Ayrıca, hiçbir zaman engin zekamla tanınmamıştım, benim işim er meydanında kılıç sallamaktı! | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Titan Atlas'ın Kaçışı / Kurgu 1. (Thalia'nın Ağacı) [1] Cuma Ekim 29, 2010 12:41 pm | |
| Söylediklerim üzerine uzun süre düşündü Lucy. Ben de ona acele etmesini söyleme gereği duymadım, gece uzundu. Ayrıca bir Athena kızı olarak en iyi kararı vermek için uzun uzun düşünmesi gerekiyordu, benim gibi fevri davranmaktan kaçınırdı Athena çocukları. Bana dönerek "Ben derim ki tanrıların resmi olarak sana birgörev vermesini beklemeden yola çıkalım. Yani şey... Eğer kabul edersen ben de sana eşlik etmek isterim." dedi. Bunu gerçekten çok istediğimi inkar edecek değilim. Böyle zorlu bir göreve tek başıma çıkmak çok zor olurdu. Yanımda Lucy gibi iyi bir arkadaşın olması harika olurdu. Ayrıca onun daha önce Atlas'la karşılaşmış olduğunu biliyordum, onun bu konudaki tecrübeleri de, bilgeliği de görev için oldukça yararlı olacaktı. Ama beni şaşırtan göreve hemen çıkma kısmıydı. Aslında benim aklımda da bu vardı. Ama ben bu konuda Lucy'i ikna etmeye çalışacağımı zannediyordum, onun da benim gibi düşündüğünü öğrenmek beni çok şaşırtmıştı. "Tabi ki bu göreve seninle gitmek isterim. Hem Atlas'ın senin için özel bir anlam ifade ettiğini de biliyorum, seni bu fırsattan alıkoyacak değilim ya." dedim gülümseyerek. Plansız, düşünmeden olayların içine balıklama atlamak! İşte bu en sevdiğim şeydi. Hem de yanımda Lucy de vardı. Gördüğüm kabus bile gülmemi engelleyemezdi artık. "O halde ne bekliyoruz?" dedi gülerek. Böyle tehlikeli bir göreve giden iki melez olarak gereğinden fazla eğleniyorduk sanki. Aman, kimin umrunda? İkimiz de ıslık çalıp pegasuslarımızı yanımıza çağırdık. Birkaç dakika sonra iki pegasus önümüzde durmuştu. Miracle'ın tüylerini okşayıp üstüne atladım. Lucy de pegasusuna binmiş, son derece keyifli görünüyordu. "Senin bu özelliğine bayılıyorum Lucy. Bazı anlarda mantığı bir kenara bırakıp benim gibi fevri davranıyorsun ya, o anlarda sana ayrı bir saygı duyuyorum." dedim. İkimiz de kahkahalara boğulmuştuk. Pegasuslarımıza gideceğimiz yeri fısıldayıp göğe yükselmeden önce, kampa son bir bakış attım. Geride bıraktıklarımı düşünüyordum ister istemez. Ya bir daha buraya dönemezsem? Ya bir daha Maria'yı göremezsem? Ona veda bile edememiştim... Bu kötü düşünceleri atmalıydım kafamdan bir an önce. Moralimi bozmak, bu görevde ihtiyacım olan son şeydi.
(Thalia'nın Ağacı kısmı bitmiştir.)
|
| | | | Titan Atlas'ın Kaçışı / Kurgu 1. (Thalia'nın Ağacı) [1] | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|