Yine kulübemdeki sıkıcı günümden biriydi.Tüm kardeşlerim dışardaydı.Evde yanlızdım.Ve kulübemi topluyordum,yine!Kulübemin kapısını sertce kapatıp dışarı çıktım.Kafamı dinlemeye Long Islang Kıyısına doğru gitmeye başladım.Belki Lia'yı bulurum diyerek hızladım.Vardığımda kimse yoktu.Etrafta bir kaç melez olsada onları görmez geldim.Long Islang Kıyısının kenarı oturup etrafı seyretmeye başladım.Tam dalmıştım ki arkamdan bir elin omzuma dokunduğunu farkettim.Korkarak arkama döndüm.Arkamda bir kadın vardı.Güzel bir bayan....Ama annemi geçemezdi.Kadına dikkatlice baktım.Bu Tanrıça Hera'ydı.Tanrıçaların Tanrıçası....Zeus'un karısı....Evlilik Tanrıçası....Soran gözlerle,
''Tanrıça Hera?''
Diye sordum.Bana bakarak kafasını salladı.
''Sizin burda ne işiniz var?''
Tanrıça Hera bana kızgınca bakarak,
''Buraya gelemez miyim melez!''
Olamaz büyük bir pot kırmıştım.Ama bozuntuya vermeden,
''Tabi gelirsiniz Tanrıçam!''