Arthur ve Sat

Kampın girişinde danışmanlık edecek melez bekliyordum.Kamp bu aralar coşmuştu,sürekli yeni üyeler geliyordu.Çoğuna yardımcı olmuştum ama burada bekleyerek daha çok iş yapabileceğimi umuyordum.
Birden karşıdan bir satir ile birlikte yakışıklı bir çocuk gözüktü.Hemen yanlarına koştum,etkilenmiştim.Yeminim olsa da belki bir şansımız olurdu,bilmiyordum,ama şimdi benim görevim danışmanlıktı.Koşarak yanlarına gittim.
"Merhaba ben Satellite Morgan,Artemis Avcısıyım,kulübe lideriyim ve melez danışmanıyım.Peki ya siz?" diyerek güzel bir bakış fırlattıktan sonra gencin cevabını bekledim.

Satirin bana anlattığı üzere kampın girişi olan ağaca varmıştık. Çevreyi incelerken orada bekleyen bir kız gördüm. Hoşlandığımı belirtircesine ıslık çaldım. Ama kız bunu duymamış gibiydi. Bize baktıktan sonra koşarak yanımıza geldi.

-Merhaba ben Satellite Morgan,Artemis Avcısıyım,kulübe lideriyim ve melez danışmanıyım. Peki ya siz?"

dedi. Sesi bana muhteşem geliyordu. Bu yüzden biraz geç cevap verdim. Satire bakmak için döndüm ama yerinde olmadığını gördüm. Gitmişti. Artemis hakkında bildiğim tek şey onun bakire ve bir tanrıça olduğuydu. Asla mitoloji dersime önem vermemiştim ama artık vermem gerektiğini düşünüyordum. Avcıya gülümsedim.

-Ben de bu kamp hakkında en ufak bir fikri bulunmayan Afrodit oğlu Arthur Dragomir'im.

dedim. Ardından çevreme bakındım.

Aynı zamanda komikti de.Güldüm.

"İstersen ben sana tanıtabilirim." dedim.İlk görüşte anlamıştım Afrodit oğlu olduğunu.O kadar yakışıklı ve tatlıydı ki.Ama belli etmemeye çalıştım.
Kulübesine de gidebilirdik,burada da kalabilirdik,pek farketmezdi ama burada kalmayı çook daha tercih ederdim.

"Burada mı kalalım,kulübeye mi gidelim?" diye sordum ve gülümsedim.

Bir an düşünürmüş gibi yaptım ama cevabım zaten belliydi. Kulübeme sonra da gidebilirdim.

-Burada kalmayı tercih ederim. Üstelik senin gibi güzel bir avcı bana burayı tanıtırsa çok iyi olur

dedim. Tamam Artemis yüzünden bekaret yeminini tuttuğunu biliyordum ama biraz güzel sözden bir şey olmazdı değil mi?

-Güzel yermiş

diye de ekledim. Çevreme bakındığımda gördüğüm kadarıyla.

Utanmıştım,yüzüm kızarmıştı.Belli etmemeye çalıştıkça daha da çok belli oluyordu.Azaltmak için konuştum.

-Öyledir,bir buçuk aydır buradayım.Buraları da insanları gibi güzeldir.

Bunu söyledikten sonra gökyüzüne baktım.Hava kararıyordu ki karanlığı severdim.Etrafa baktım ve konuştum.

-Eee melez olmayı kabullenebildin mi? diye sordum.

Güldüm. Aslında beni gülümseten son söylediği şey miydi yoksa yüzünün kızarması mı bilmiyordum.

-Aslında melez olduğumu öğreneli sadece bir gün oldu. Sanırım biraz alışmaya başladım.

dedim. Havanın kararmaya başladığını fark etmiştim. Gideceğinden korkarak konuşmaya devam ettim.

-Bana burayı anlatacak mısın? Eminim bazı kurallar vardır.

Kurallar..Pek yok,davranış kuralları dışında..

-Hmm.Kural olarak..Pek bir şey yok.Sadece huzur olacak.Kavga olmayacak.Melez davranışları kuralları vardır;Zeus,Poseidon ve Hades çocukları üç büyüklerdir.Genelde beraber takılırlar.Asla bizi küçük görmezler ama onlar aslında en güçlülerdir.Aresliler biraz kabadırlar ama öyle olmaları gerek,savaş tanrısı çocukları.Athena çocukları bilgilidir,eğlencelidir.Demeter ve Persephone bitki takılırlar.Dionisos çocukları üzümlerle ilgilir,Hermeslilerin babası hırsızdır,Hephaistoslar silah yaparlar,Hera,Hestia,Nyks..Onları pek bilmiyorum,ünlülerdir,tanınırlar ama tipik melezlerdir.Artemisler yasaklıdır,erkeklerle,ve Afrodit çocukları güzel ve yakışıklıdır.

Önce üzüldüm,sonra güldüm.Zaten bunları biliyordur ama davranış kuralları dışında başka bir kural yoktur burada.

İçimde büyüyen hayal kırıklığını saklamaya çalıştım. O yasaklı kısmı olmasa aslında burası çok daha güzel bir yer olabilirdi. Afrodit çocukları hakkında söylediği şeyler de hoşuma gitmişti.

-Evet, Afrodit ve diğerleri hakkında bazı bilgilerim var. Aslında mitoloji ilgimi hiçbir zaman çekmedi. Kızlar ve görünüşüm daha önemliydi benim için, gerçi biraz önem vermem işime yarayabilirmiş

dedim. Ona biraz daha yaklaştım. Aramızda iki adımlık mesafe kaldığında durdum.

-Bana burayı dolaştırmak ister misin?

diye sordum ve cevabını beklerken yavaş yavaş gökyüzünde belirmeye başlayan yıldızlara baktım.

Aramızda kısa bir mesafe kalmıştı.Ona daha da yaklaşmak istedim ama daha yeni tanışmıştık ve yasaklıydım.Aslında hiçbir zaman yasakları takmamışımdır.Sevgili olamasak da adını koymaya ne gerek vardı.Gerçi daha bunun için erkendi ama bunu düşünmek bile güzeldi.

-Memnuniyetle.

Ardından ağacın ötesine geçtim ve az ilerideki kulübeleri gösterdim.

-Orada biz melezler yaşarız.Evimizdir.

Biraz yanındaki arenayı,amfitiyatroyu ve marketi gösterdim.

-Arenada güçlerimizi geliştiririz,amfitiyatroda eğleniriz,markette alışveriş yaparız ama genelde Hermes çocukları buradan eşyalar çalar.

Biraz daha ilerledik,yanyana yürüyorduk.Yemekhaneyi gösterdim ve oraya doğru ilerledik.

-Burada yemek yeriz.

Biraz daha yürüdükten sonra sordum.

-Daha dolaşmak ister misin?

Daha kendi kulübemi göremeden Sat. beni dolaştırmaya devam etti. Arenaya baktım. Zorunda kalmadıkça oraya gitmeyi düşünmüyordum. İçimden bir ses orada bir sürü Ares çocuğu olacağını söylüyordu. Ve gözümü morartmaya da meraklı değildim. Yemekhaneye baktım. Biraz acıkmıştım ama sonra da yiyebilirdim. Sat'in sorusunu biraz düşündüm. Sonra onaylarcasına başımı salladım.

-Evet. Buradan bakıldığında senin gösterdiğinden daha fazla yer varmış gibi görünüyor. Kaybolmamak için onları da öğrensem iyi olur

dedim ve ona baktım. Bana bakıyordu. Gülümsedim.

-Neden ağacın orada duruyordun?

diye sordum.

Hemen sorularına cevap vermeye koyuldum,ona yardım etmek benim için bir zevkti.

-Evet burası çok büyük.İstersen hepsini teker teker gezelim.

Ardından onu peşime taktım ve kampı gezdirmeye devam ettim.Okçuluk alanı ve cirit sahasına vardık.

-Cirit alanında önce cirit dersi alırsın,sonra da cirit öğrenirsin.Bu oyunu pegasusumuzun üzerinde oynarız.Okçuluk alanında istediğin şekilde ok atabilirsin.Tabi bu konuda usta olan Apollon ve Artemis çocuklarıyla bu işi yapman daha iyi olur.

Gülümsedim ve ilerlemeye devam ettim.Yanyana duran melez cafe,yemek gazinosu ve tuvalet vardı.

-Melez Cafe'de isteyen her türlü arkadaşıyla buraya gelir.Yemek Gazinosunda istediğimiz yiyeceği hayal ederiz,önümüze gelir.Tuvaletlere ise..tuvaletin olmadıkça bulaşma.Yeni melezlerin kafasını tuvalete sokmaktan hoşlanan bir başka melez danışmanı,Ares kızı burada takılır.Gelir gelmez böyle bir şey yaşamanı istemem.

Ardından içeri baktım ve Mia henüz orada yoktu.Gelmeden uzaklaşmamız iyi olurdu.Hızlı adımlarla ilerledikten sonra tırmanma duvarı,pegasus ahırları,voleybol sahası ve melez mutfağı vardı.

-Tırmanma duvarı,okullardakine benzemez.Lavlar saçar,kayalıklarla doludur.Pegasus ahırlarında uçan atlar beslenir,evlat edinilir.Voleybol sahasında ise genelde satirler voleybol oynar,biz melezler de katılırız.Melez mutfağı ise birçok melezin yaklaşamayacağı bir yerdir.Orada kulübesini temizlemeyen melezler ceza olarak,tüm kampın bulaşıklarını 1 hafta yıkar.Ben denedim,iğrenç.Ama senin böyle bir derdinin olacağını sanmıyorum,kardeşlerin çok titizlerdir.

Biraz daha ilerledik.Artık kampın ortasına gelmiştik.Kano Gölü,Orman,Plaj buradaydı.

-Kano gölünde kano yarışları yapılır.Orman..Ormandır.Genelde biz avlanırız ama burası çok rahatlatıcıdır ve birçok yere gidiş buradan sağlanır.Plajda ise yüzeriz,güneşleniriz.Normal insanlar gibi...

İlerledikçe el işleri alanı,cephanelik ve tarlalara geldik.Bundan sonra son durağımız Long Island'dı.Ama daha oraya vardı.

-El işleri alanında genelde Hephastios çocukları takılır,silah yaparlar.Cephanelikte silah vardır.Tarlalar ise Bay D.'nin yani Dionysos'un işlettiği kampın geçim kaynağıdır.Burada yaramazlık yapmak paha biçilemezdir ama yine de yapmamak daha iyidir.

Long Island'a doğru ilerlerken anlatmaya başladım.

-Buraları şimdilik sana yeterli.Bize bile yeterli.Kampımız burası,daha doğrusu bizim takılmamızın uygun görüldüğü yerler.Diğer yerler kampın dışında olduğu için şimdilik gidemiyoruz.Haa bu arada kampın girişinde,Thalia ağacının önünde duruyordum çünkü kampımız bu ara melez akınına uğruyor.Yeni melezlere danışmanlık yapmak ise görevim.

Yürüdük,yürüdük.Gecenin karanlığında Arthur'un saçları ve gözleri daha da belirginleşiyordu.Long Island'a vardık ve ona baktım.

-Son durak.

Üzgünce söylemiştim bunu.Onunla daha çok vakit geçirmek istiyordum.Yıldızların altında,karanlıkta..

Onu büyük bir ilgiyle dinliyordum. Anlatırken artık doğan ay ışığından mı yoksa hoş vakit geçirdiğinden mi bilinmez ama gözleri parlıyordu sanki. Onun biraz arkasından yürüyordum. Böylece yürüdüğü sırada sallanan dalgalı sarı saçlarını izleyebiliyordum. Tepkisine önem vermeden onu elinden tuttum. Ağacın olduğu bölgeye geri döndük. Normalde kıyıda da oturabilirdik ama kulübeme giden yolu kaybolmadan bulmak için burada durmalıydım. Elini bıraktım.

-Neden avcı oldun?

diye sordum. Yere baktım. Bekaret yemini etmiş olması berbat bir şeydi. Kim aşksız yaşayabilirdi ki? Artemis bile Orion diye bi avcıya aşık olmamış mıydı? Peki ya Satellite bunu bildiği halde mi etmişti bu yemini? Bunları düşünmeyi bırakıp bana cevap vermeye hazırlanan Sat'e baktım.

Elimi tutmuştu.Çekecektim ama bunu istemiyordum,bu yüzden devam ettim.Çok hoşlanmıştım.Bu duyguyu sanırım ilk kez yaşıyordum.Elimde olmadan gülümsüyordum ve eminim ki kızarmıştım da.
Avcı olmayı ben istememiştim,erkeklerle her zaman iyi anlaşmıştım.Bu seferki farklı olsa da bir çok kankam olmuştu erkeklerden.

-Avcı olmayı ben istemedim.Normal bir hayat sürerken melez olduğumu öğrendim.Avcıymışım.Yemini de ben etmedim,Artemis bizim adımıza etmiş olmalı,pek bilmiyorum.

Anı bozmak istemiyordum,bu yüzden çok da gevezelik etmek istemiyordum.Tüm hepsini anlatmak için en kısa cümle olarak bunu bulmuştum.Ah Artemis,bunu yapmalı mıydık?Ben burada mutluyken şu lanet yemin olmadan Arthur'u sevemez miydim?

Yani erkeklerden uzak kalmak onun seçimi değildi. İçimi bir mutluluk hissinin kapladığını hissettim. Artemis'in bunu yapmasına biraz bozulmuştum tabii.

-Bu yemin erkeklerden uzak kalmanı mı gerektiriyor? Yani şimdi ben sana yaklaşsam Artemis beni okuyla falan vuramaya kalkmaz değil mi?

dedim ve gergin bir şekilde gülümsedim. Yine de ondan uzaklaşmadım. Ama yorulduğum için oturma ihtiyacı duyuyordum. Onun elinden tuttum ve ikimiz de ağacın altına oturduk. Başımı kaldırıp Ay'a baktım. Harika görünüyordu..

Bu harika bir şeydi.Kulaklarıma kadar kızarmıştım ve Arthur elimi tutuyordu.Karanlığın avantajını hissettim ve Ay'a baktım.

-Haberi olmazsa bir şey demez.Olsa da seni öldürmez.Bize bir şey yapacağını sanmıyorum.Bir iki surat asar.Ama haberi olmazsa daha iyi olabilir.

İçimdeki sıcaklık hissi artarak devam ediyordu.Melez danışmanlığı işe yaramıştı ve ilk kez benimle ilgilendiğini belli eden bir erkek oluyordu.Bu teklifi nasıl kabul etmezdim?Artemis'in de öğrenmeyeceği tutsun,her an beni izliyor olamazdı.

Söyledikleri üzerine anladığımı belirtircesine başımı salladım. Onun elini istemeye istemeye bıraktım ve kalkıp sınırlara baktım.

-Şimdi bu sınır canavarların buraya girmesini mi engelliyor? Satir bana yolda anlatmıştı da

evet anlamında başını sallayınca tekrar sınıra döndüm. Elimi dışarıya uzattım. Aslında oranın sınır olduğunu biliyor, ama elimi uzatınca hissedemiyordum. Elimi tekrar içeri çektim. İzlendiğimiz hissi birden içimi doldurdu. Tekrar Sat'e döndüm.

-Geç oldu ben kulübemi bulayım. Hoşçakal.

dedim ve onu beklemeden kulübemi bulmak için oradan ayrıldım.

Rp Bitmiştir