Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Syrena İle Tanışıyorum

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Anita Esmé Kathyleen
Poseidon'un Çocuğu
Poseidon'un Çocuğu



Mesaj Sayısı : 19
Kayıt tarihi : 14/06/11

Syrena İle Tanışıyorum Empty
MesajKonu: Syrena İle Tanışıyorum   Syrena İle Tanışıyorum Icon_minitimePaz Ağus. 14, 2011 12:14 am

Güneş henüz doğuyordu, ama uyku tutmamıştı Anita'yı. O da odasının penceresinden doğanın yeniden uyanmasını izlemeye karar vermişti. Canı sıkılıyordu. Kampa daha dün gelmiş, aynı gün de kalacağı kulübe belli olmuştu. Sahiplenilmişti. Hem de o kadar yıl boyunca babasız yaşadıktan sonra, kim olduğunu öğrenmişti. "Her melez bu şoku yaşıyor mudur?" diye düşündü bir an için. Sonuçta kalpsiz değillerdi, her canlı gibi üzüntüyü ve hayal kırıklığını hissediyorlardı. Güneş doğar ve gökyüzünü boyayan koyu lacivert rengi aydınlatırken oturduğu puftan kalktı Anita. Canı sıkılıyordu. Odasından çıktı ve yavaş adımlar ile ilerlemeye başladı. Kardeşlerini uyandırmamaya dikkat ediyordu. Kulübeden çıkınca durdu ve temiz havayı içine çekti. Biraz dolaşmak istiyordu. Sakin bir şekilde kampı turlamaya başladı. Pek çok kulübenin önünden geçti, fakat en çok dikkatini çeken kulübe Amphitrite kulübesi oldu. "Amphitrite ve Poseidon melezlerinin illa da kötü anlaşmaları gerekmez, değil mi? Belki burada birkaç dost edinirim." diye düşündü. Fazla iyimser davranıyor, bunu biliyordu. Ama umrunda değildi. Yürümeye devam etti. Gözüne takılan herşeyi en küçük ayrıntısına kadar inceledi. Yalnızlığı seviyordu ve saat daha altı civarında olduğu için yanlız geçirecek çok vakti vardı. Gökyüzünde tek bir bulut yoktu. Bu iyiydi, yağmuru sevmesine rağmen bu güzel günü mahfedecek hiçbir ayrıntı istemiyordu. Zihninin içinde fısıldayan bir ses duyunca aniden durdu. Buğulu bir mavi tonunda olan gözlerini dikkatlice çevrede gezdirdi. Hiçbir şey göremedi. Sağ tarafında ahıra benzeyen küçük bir yapı vardı sadece. Ahır... İşte tam o sırada aklına geldi pegasus kelimesi. Zihninin derinliklerindeki yeni yeni alışmaya başladığı bu hayata dair olan küçük bilgi kırıntılarını yoklayınca pegasusların bir bakıma 'kardeşleri' sayılabileceğini anımsadı. Onların var olmasına sebep olan etkenlerin arasında Poseidon'un da bir yeri vardı sonuçta. İlk başta dışarıda durup ahırı inceledi Anita. Ardından da içeri girdi. İçeriye girince fark ettiği ilk şey oranın dışarısı gibi aşırı sıcak olmadığıydı. Üstelik çevresinde bir sürü pegasus vardı ve çoğu da gözlerini ona dikmişlerdi. "Bazen delice davrandığımı biliyorum, ama gözlerini bana dikmeleri rahatsız edici." diye düşündü melez. O bunları düşünür düşünmez pegasuslardan bir kısmı bakışlarını başka tarafa çevirdiler. Anita hiç şaşırmadı. Gözlerini birkaçının üzerinde gezdirdi. Fakat hiçbiri o kadar da ilgisini çekmedi. Yine de yanlarına gidip birkaçtanesinin yelesini okşadı. Pegasuslar onun bu hareketine sevinçli bir kişneme ile karşılık verdiler. Ama Anita ahırların önünde dururken "Merhaba!" diye fısıldayan pegasusu arıyordu asıl. Çevresindeki birkaç pegasus da onu bu şekilde karşılamışlardı, fakat seslerinde Anita ile konuşan pegasusun özgüveni ve asiliği yoktu. Anita ahırın içlerine doğru ilerledi. Birden gözüne bir pegasus takıldı. Bu Nita'nın gözüne takılan ilk pegasustu. Ona doğru yönelip "Selam!" diye mırıldandı. Bunu yaptıktan sonra kendini tan bir ahmak gibi hissetti, kim bir pegasusu bu şekilde selamlardı ki? Fakat pegasus buna sevinmiş gibi görünüyordu. "Nihayet beni fark ettin." diye karşılık verdi. Anita ona daha da fazla yaklaştı. Pegasusun kendininkiyle aynı mavilikte gözlerine dalıp gitmişti nedense. Mavi gözleri ile uyumlu beyaz bir bedeni, tuhaf ama güzel bir şekilde parlayan biçimli kanatları ve yine beyaz olan yelesi ile kuyruğu vardı pegasusun. Kanatlarının ucundaki tüyler dikkat çekici bir şekilde belli belirsiz bir altın rengindeydiler. Anita daha dikkatli bakınca kuyruğundaki ve yelesindeki bazı tüylerinde aynı özelliği taşıdıklarına gördü. Ancak dikkatle bakıldığında fark edilebiliyordu pegasusun bu özellikleri. Nita pegasusu en ince ayrıntısına kadar inceledi. Pegasus da mavi gözlerini onun üzerinde dolaştırıyordu. Genç Poseidon kızının çevresini saran birkaç pegasus daha vardı. Hepsi de tatlılardı ve ilgi istediklerini açıkça belli ediyorlardı. Anita onları umursamayarak kendisine ilk selam veren pegasusa yaklaşıp yelesini okşamaya başladı. Diğer pegasuslar da arkasından burunlarını onun sırtına sürtüyorlardı. Anita'nın okşadığı pegasus birden geri çekildi ve öfkeli bir şekilde kişnedi. Anita ilk başta şaşırdı, fakat pegasus "Uzaklaşın ondan!" diye hırlamaya benzer bir ses çıkarınca hafif bir kahkaha attı. Belli ki yeni dostu oldukça kıskançtı. Anita arkasını dönüp diğer pegasusları da okşadı ve onları geri çekilmeleri için uyardı. Pegasuslar isteksizce Anita'dan uzaklaşırken o da kıskanç pegasusa döndü ve "Adın nedir?" diye sordu. Pegasus sinirli bir şekilde diğerlerinin arkasından bakarak "Adımı senin koyman gerekiyor." dedi. Ardından da kötü bir şey söylemiş gibi başını utangaçça öne eğdi ve "Yani, demek istediğim şey... Aslına bakarsan senin beni sahipleneceğini umuyorum. Biraz küstahça davranıyorum sanırım, ama burada Poseidon çocukları pek sık görülmez. Siz pegasuslara karşı en saygılı kulübesiniz, bizimle gerçekten dost oluyorsunuz." diye cavap verdi. Davranışları biraz küstahça olabilirdi, ama Anita bunu fark etmedi bile. O pegasusa sevgi ile gülümseyip onun başını yelesini okşadı ve "Poseidon çocukları hemen kendilerini belli ediyorlar sanırım, ha?" diye sordu. Ne kadar ahmakça bir şey sorduğunun sonradan farkına vardı. Bir pegasusla konuşuyordu, bunu ne Hermes ne Ares ne de Athena çocukları yapabilirdi. Ya da herhangi başka bir tanrının çocuğu... Zaten pegasus da cevap vermedi. Bunun üzerine Anita "Senin adın Γοργόνα, yani Syrena olsun. Biraz kıskançsın, ama iyi anlaşacağız bence." dedi. Pegasusun gözleri sevgi ile ışıldadı ve "O zaman artık sen benim sahibimsin." dedi neşeyle. Bunu söylerken sesine yansıyan neşeye inanamadı Anita, o asla birisine böyle demezdi, hatta sesinde böyle bir neşeyle hiç demezdi. Ama pegasus bundan rahatsız olmuş gibi görünmüyordu; çevredeki pegasusların aksine. Diğer pegasuslar ona kötü bakışlar fırlatırken Syrena bakışlarını Anita'dan ayırmadı. Pegasusların arasındaki kötücül durumu hisseden Anita "Ya Poseidon çocuklarını biraz fazla önemsiyor ve yükseltiyorlar ya da Syrena'nın dediği gibi gerçekten de burada pek Poseidon çocuğu bulunmuyor." diye düşündü Anita. Syrena tekrar konuşmaya başlayınca da bakışlarını ona yöneltti. "Açıkça söylemek gerekirse ahırın bir şekilde en otoriter pegasusu sayılırım. Biraz da bu yüzden olsa gerek, önemsenmeyi severim. Bu yüzden önceden belirteyim beni ziyarete gelirken yanında küp şeker ve erik getirmeyi unutma lütfen. Aslında üzüm de severim, ama tercihim erikten yana." diyordu Syrena. Anita'nın dudakları hafifçe yukarı doğru kıvrıldı. Bu pegasus ile iyi anlaşacaklar gibi görünüyordu. İkisinin de pek çok ortak noktası vardı, baştan pazarlıkçılık, umursamazlık, küçük bir parça küstahlık... Ahırlardan çıkmadan önce "Merak etme, unutmam." dedi Anita pegasusuna. Kendi pegasusu... Nihayet bir dost edinebilmişti kampta, bunun uçan bir at olması da umurunda değildi. Kesinlikle iyi zamanlar geçireceklerdi birlikte.





-Rp Bitmiştir-
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Syrena İle Tanışıyorum
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Syrena ile RPler
» Syrena The Oread Arıyor
» O'nla Tanışıyorum.
» Babam İle Tanışıyorum...
» Babamla Tanışıyorum

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Pegasus Ahırları-
Buraya geçin: