Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 O'nla Tanışıyorum.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Marcus L. Stanislaus
Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Marcus L. Stanislaus


Mesaj Sayısı : 2117
Kayıt tarihi : 07/02/11

O'nla Tanışıyorum.  Empty
MesajKonu: O'nla Tanışıyorum.    O'nla Tanışıyorum.  Icon_minitimeCuma Mart 25, 2011 8:27 am

Tipik bir Zeus çocuğu ve güzellik abidesi bir Poseidon kızı. Hayat ne kadar acımasız değil mi ? Ben de gidip o Poseidon kızına vurulmuştum işte. Onu ilk gördüğüm andan itibaren hayran kalmıştım ve yanında olmaya çalışmıştım. Yine de konuşmalarımız birkaç dakikadan ileri gitmiyordu. Nedeni muhtemelen bendim. Konuşurken o kadar heyecanlanıyordum ki etrafımda şimşekler çaktıracağım diye korkuyordum. Yine de arkadaşlarımın verdiği gazla bunu söylemeye karar verdim. Cornelia'ya onu sevdiğimi söyleyecektim. Eğer ben söylemezsem başka biri bunu söyleyebilirdi ve işin ucu kampta iç savaş bile olabilirdi. Sabah kalktığımda adeta rüyadaydım. Büyük gün gelmişti ve ben kendimde bu cesareti bulamıyordum. Türlü canavarlarla, hatta titanlarla bile savaşmıştım ama hiçbirinde bu kadar korkmamıştım. Kulübede kahvaltı yapmaya başladım ama zaman geçmiyordu sanki. Kahvaltı yapıp giyinmeye başladım. Bu işlerde pek usta sayılmazdım ama özenle hazırlandım. Leon arkada bakıp kıs kıs gülüyordu bana. Kulübeden çıktım ve Poseidon kulübesine doğru yürümeye başladım. Her adımım sanki ölüme doğru gidiyordu. Her attığım adımda cesaretim daha da fazla kırılıyordu. Her adımımda bacaklarım titriyordu ve kalbim daha hızlı çarpıyordu. Poseidon Kulübesi'nin önüne geldikten sonra üstüme başıma bir baktım. Hiçbir eksik olmaması gerekiyordu. İçimdeki son kalan cesaret kırıntılarıyla da kapıyı çaldım. Saniyeler geçiyordu fakat kapıdan hala bir ses yoktu. Seneler geçti aradan sanki. Kapı açıldığında karşımda Cornelia'nın kardeşlerinden biri vardı. "Şey, selam. Cornelia burada mı acaba ?" Kız beni baştan aşağı süzdü. Sanki bir şeye karar veriyordu. "Biraz önce giyinip dışarı çıktı." Kızın başka bir şey söylemesine izin vermeden arkamı döndüm ve koşmaya başladım. Üstümden büyük bir yük kalkmıştı sanki. Başımda daha büyük bir problem vardı; Cornelia'yı bulmalıydım. Bugün bu yükün tamamından kurtulmam gerekiyordu. Ayaklarım sanki nereye gideceğini biliyormuşçasına yürüyordu. Kamp meydanına doğru yürürken aklımda tek bir şey vardı. "Cornelia'ya onu sevdiğimi söyleyecektim." Kamp meydanına vardığımda gözüme hemen birisi çarptı. Güzelliğiyle gözlerimi kör etmişti ve tek bir şeyi farkettim. Cornelia bana bakıyordu ve gülümsüyordu. Ayaklarım ve dişlerim birbirine çarpmaya başladı. Cornelia bu durumumu görmüş olacak ki daha da fazla gülmeye başladı. Yavaş ve korkak adımlar zamanla yerini daha kararlı adımlara bıraktı ve en sonunda Cornelia'nın yanındaydım. "Se-selam Cornelia. Aslında konuyu uzatmak istemiyorum ve sen de neden geldiğimi biliyorsun. Seni seviyordum ve sevmeye de devam edeceğim. Benimle çıkar mısın ?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cornelia Fackrell
Poseidon'un Çocuğu/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Poseidon'un Çocuğu/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Cornelia Fackrell


Mesaj Sayısı : 871
Kayıt tarihi : 03/10/10

O'nla Tanışıyorum.  Empty
MesajKonu: Geri: O'nla Tanışıyorum.    O'nla Tanışıyorum.  Icon_minitimeCuma Mart 25, 2011 9:37 am

Uyuyor ve rüya görüyordum, bunun farkındaydım. Buraya daha önce hep rüyalarımda gelirdim burası gerçekte de en sevdiğim alanlardan biriydi ama bugün bir şeyler farklıydı. Sanki orman daha bir güzeldi. Kuş sesleri her zamanki gibi güneş ışığı ile birleşmiş ve parıldıyordu. Gökyüzü bulutsuz ve her zamanki maviliğini koruyor, sanki eğlenircesine hafif bir rüzgar esiyordu. Gözlerimi gökyüzünden ayırıp çimlerden kalktığım da yanımda birinin daha olduğunu görüp hem şaşırdım, hem de irkildim. Rüyamda başka birinin daha olduğunu tahmin etmiyordum. Yanımdaki çocuğu süzünce bunun Zeus'un oğlu Marcus olduğunu gördüm. Bugünlerde onu ne de çok rüyamda görmeye başlamıştım. Bunun farkında olmak bile beni şaşırtıyordu. Marcus'un yüzüne baktığımda gülümsediğini gördüm ve istemeden de olsa bende gülümsedim. Aslında bu bana biraz tuhaf geliyordu yine de bunu rüyada düşünmek istemedim ve gözlerimi kapayarak temiz havayı içime çektim. Tam bu sırada bir ses ve yüzünde su ile yatağımdan sıçradım. İlk başta ne olduğunu anlamasam da etrafıma bakıp karşımda April'i bulunca sinirle yataktan fırladım. Ben ne kadar sinirliysem aksine o daha çok gülüyor ve eğleniyordu. Ama benim becerilerimi unutup koşmaya başladı. Kulübe de uzun zamandır sadece ikimiz olduğumuz için alışmıştık ve bu da her zamanki su savaşımızdı. Onlardan daha önce gelmiş ve herşeyi kullanmayı öğrenmiş olmam bana uzun zamandır avantaj sağlıyordu. April birden önündeki sudan duvara çarpıp içinden geçince kızgınlıkla bana bakarak banyoya yöneldi, şimdi gülme sırası bendeydi. April içeri gittikten sonra yatağımı düzelttim ve bağdaş kurup üzerine oturdum. Yine aklımda rüyam vardı. Artık çok uzun zamandır kamptaydım ve rüyalarda bir gerçeklik payı olduğunu öğrenmiştim. Ama rüyama kendim bile tepki veremiyordum. Ne düşüneceğimi şaşırmıştım. Marcus neredeyse tanıştığımızdan beri peşimdeydi, ilk başlarda buna inanmasam da kamptaki dostlarımda söyleyince artık kendime itiraf etmek zorunda kalmıştım. Yine de hala ne düşündüğümü kendim bile bilmiyordum. Ondan hoşlanıyor muydum? Bu sorunun yanıtını verememek beni üzse de belki böyle olması biraz daha iyiydi. En azından daha uzun bir sürem vardı ve Marcus bana bunları söyleyene kadar biraz daha düşünebilirdim.
April yanıma geldiğinde dolabıma yönelerek mavi kot pantolonumu ve Rose'nin bana verdiği beyaz mavi karışımı bluzü alarak üzerime geçirdim. En son saçımı tarayıp kolyelerimi de taktıktan sonra hazırdım. Hava sıcaktı ve üzerime hiçbir şey almaya gerek olmadığı için spor ayakkabılarımı giydim. Kulübeden çıkmak için kapıya yönelmeden önce bana merakla bakan April'e dönerek "Ben biraz dışarı çıkıyorum, meydan da olurum, belki Sere'nin yanına falan giderim." dedim ve kulübeden dışarı yöneldim. April'in arkamdan gülerek baktığını görünce onunda bugün eğlenceli geçireceğini düşünerek gülümsedim ve meydana doğru ilerledim. Kamp meydanında tanıdığım melezlere selam vererek ilerlerken arkamdan bana doğru Marcus'un geldiğini görerek gülümsedim. Sanki korkuyor ve heyecanlıydı. Aslında onun bu durumu hakkında bir kaç şey tahmin edebiliyordum. Derin nefes aldım ve onun gelişini izlerken daha da çok gülümsemeye başladım. Yanıma geldiğinde tam da beklediğim sözler döküldü ağzından. "Se-selam Cornelia. Aslında konuyu uzatmak istemiyorum ve sen de neden geldiğimi biliyorsun. Seni seviyordum ve sevmeye de devam edeceğim. Benimle çıkar mısın ?" Eh, peki şimdi ben buna ne cevap verecektim? Evet mi? Hayır mı? Aslında geçiştirmeyi düşünsem de bunu Marc'ın yüzündeki masum ve cesur ifadeyi görünce vazgeçtim. Bunu ona yapmam haksızlık olurdu. En azından bir cevabı hak ediyordu. Aramızdaki sessizlik uzadıkça Marc'ın yüzü değişiyor ve sanki bir anlık korkuya dönüşüyordu, benimde pek farklı sayılmazdı aslında. Yüzümden okunan tek şey kararsızlıktı. İçimdeki bütün cesareti toplayarak derin nefes aldım ve "Selam Marcus, seni seviyorum diyemem ama sevmediğimi de söyleyemem. Senden hoşlanıyorum hem de çok, bunu ne kadar kendime itiraf etmesem de. Çıkma teklifine gelirsek neden olmasın ki? Evet çıkma teklifini kabul ediyorum." dedim ve gülümseyyerek ona baktım. Söylediklerime kendim bile inanamazken onun ne tepki vereceğini gerçekten merak ediyordum. Ne de olsa söylediklerim benim yönümden çok iyi bir şey olsa da onun şu an ne düşündüğünü tahmin edemiyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Marcus L. Stanislaus
Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Marcus L. Stanislaus


Mesaj Sayısı : 2117
Kayıt tarihi : 07/02/11

O'nla Tanışıyorum.  Empty
MesajKonu: Geri: O'nla Tanışıyorum.    O'nla Tanışıyorum.  Icon_minitimeÇarş. Mart 30, 2011 2:44 am

Lia'ya onu sevdiğimi söylediğimde bunu bekliyormuş gibiydi. Ama yine de şaşırdığını gözlerinden anlayabiliyordum. Lia'yı sevdiğimi söyleyince üstümden ağır bir yük kalkacak sanıyordum. Fakat yine yanılmıştım. Şimdi Lia'nın bir karar vermesini bekliyordum. Düşünüyordu, düşünüyordu, düşünüyordu... Çabucak bir karara varmasını o kadar çok istiyordum ki... Sessizlik uzuyordu. Sessizlik uzadıkça yaralanıyordum sanki. Yavaş yavaş ölüyordum. Sessizlik beni içine çekiyordu. Lia'ya bakıyordum. O da arada sırada bana kısa bakışlar atarak düşündüğünü belli ediyordu. Bana sonsuzlukmuş gibi uzun gelen dakikalardan sonra Lia kafasını kaldırdı ve konuşmaya başladı. Kalp atışlarım düzensizleşiyor, dizlerim titriyordu. O kadar çok terlemiştim ki havuzdan yeni çıkmış gibiydim. "Selam Marcus, seni seviyorum diyemem ama sevmediğimi de söyleyemem. Senden hoşlanıyorum hem de çok, bunu ne kadar kendime itiraf etmesem de. Çıkma teklifine gelirsek neden olmasın ki? Evet çıkma teklifini kabul ediyorum." Bu da neydi şimdi ? Sevinmeli miydim yoksa üzülmeli mi ? Teklifimi kabul etmişti Lia ve benden hoşlandığını da ifade etmişti. Ama "Seni seviyorum diyemem." demişti bana. Bu sefer de benim gözlerim uzaklara dalıp gitmişti. Düşünme sırası bendeydi. Ne yapacaktım şimdi ben ? Lia benden hoşlanıyordu ve bu çok müthiş bir şeydi. Teklifimi kabul etmişti ki bu da en az benden hoşlanması kadar iyiydi fakat beni sevmiyordu. En azından şuanlık... Fakat birden kendime kızdım kendi kendime. Lia artık benim partnerimdi ve ben onu seviyordum. O teklifimi kabul etmeseydi eğer onu sevmekten vaz mı geçecektim ? Asla... Ben onu seviyordum ve o da benden hoşlanıyordu ki onun da zamanla beni seveceğini umuyordum. İçime bir rahatlık çökmüştü. Kalp atışlarım tekrar düzene girmişti ve artık dik durabiliyordum. Kafamı kaldırdım ve Lia'ya gülümsedim. Biz artık partnerdik ve de dünyanın en mutlu erkeği bendim. Şimdiden hayallere dalıp gitmiştim. Belki ben ve Lia evlenirdik... Belki bizi ölene kadar uzun bir beraberlik bekliyordu... Yine kızdım kendi kendime. "Kendine gel Marcus. Bu hayaller için henüz çok erken." Gülümseyerek Lia'ya baktım. "Ee, beni babanla tanıştırmayacak mısın ? "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
O'nla Tanışıyorum.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kayınpederim ile tanışıyorum.
» Ay Tanrıçası'yla Tanışıyorum
» Annemle Tanışıyorum ~
» David İle Tanışıyorum
» Maya ile tanışıyorum.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Kamp Meydanı-
Buraya geçin: