Bugün yine her zamanki gibi sıkıcı geçecekti sanırım… Aslında Alexandra’nın kulübesini ziyaret edebilirdim hemen üstümü giyindim ve Afrodit kulübesine doğru koştum… Kapıyı tıklattım ve karşıma esmer bir kız çıktı mükemmel gözüküyordu nede olsa Afrodit kızıydı. Esmer kızın yanına Alexandra geldi.
“Hoş geldin içeri girsene!” dedi.
Yavaş adımlarla içeriye ilerledim kulübenin içi çok süslüydü bir bu kulübeye bakın birde bizimkine! Alexandra beni bir masaya oturttu.
“Bir şey içer misin?” diye sordu.
“Teşekkür ederim ama içmeyeceğim.” Dedim.
“Kulübeniz mükemmel!” dedim.
“Övünmek gibi olmasın ama öyledir!”
“Birde sen bizim kulübeyi görsen!”.
“Siz bizim kadar kalabalık mısınız?” dedim.
“Evet!” dedi Alexa.
“Hepiniz kız mısınız yoksa erkekte var mı?”
“Genel olarak kızlar daha çok.”
“Bana kapıyı açan kız kimdi?” dedim.
“O lara!” dedi.
“Ya ben sizi rahatsız etmiyorum dimi?” dedim.
“Yok canım ne rahatsızlığı!”
Alexandra’nın kaldığı yer’in duvarları pembe rengindeydi. Yatağı ve dolabı uyum içindeydi.
“Ben artık gideyim hava karardı!” dedim.
“Tamam.” Dedi.
Beni kapıya kadar götürdü.
“Hoşça kal yarın görüşürüz!” dedim.
“Hoşça kal!” dedi.
Kulübeme doğru ilerlemeye başladım.