Düşünmek için tek şey, yalnız kalmaktı bence. Yalnızken ne kadar güzel olduğumu, ne kadar kötü olduğumu, ne kadar ahmak olduğumu anlayabilirdim. Diğer insanlar asla gerçeği söylemezlerdi. Sevdiklerin asla seni üzmeyi seçmezdi ve doğruyu saptırırlardı. Düşmanların ne farkı vardı dosttan. Onlarda abartırlardı. İşte dost ile düşmanın tek ortak yanı bu bence.
Ne önemi vardı şimdi bunun. Ne için dolaşmaya çıkmıştım ne düşünüyordum. Büyük ihtimalle gitmeyi seçmekle büyük bir aptallık etmiştim. Fakat güçlü nedenlerim vardı. Geri dönüş yok ve zaman olacak tek varlığım. Bunları düşünmek ne kadar da zordu. Düşüncesi zorken yapması nasıl olacaktı hele. Sırf normal olmak için gitmek saçma geliyordu kulağa ama bir kere gidiyorum demiştim. O geri dönülmezliği kabul etmiştim.
Plaj da neredeyse kimse yoktu. Bir yaz günü için çok boş kalıyordu yani. Ben bunu planlamamıştım ama! Konuşmak istemezken konuşacak biri beni bulur ve halimi sorardı. Ben de bir güzel naz yapardım. Tabii gidince naz yapılacak kimse de kalmayacaktı, o ayrı. Suyun kenarında tanımadığım birini görünce ona doğru yürümeye başladım. Gülümsedim ve "Merhaba." dedim. İlk defa bu kadar ifadesiz duruyordum sanırım. Ellerimi kavuşturmuş ve de sadece ayakta durmak için dikilircesine.
"Merhaba." dedi kız. Davetsiz misafir gibi çıkmıştım karşısına. Şaşırmıştı tabi kız."Yeni misin ? Ben Alexandra Bethany ama bana Bethy de." dedim ona biraz daha yaklaşarak. İlk defa biri bana Bethy diyecekti sanırım. Kız benim katil olmadığımı anlamış gibi rahatlamıştı. "Analena Veta." dedi gülümseyerek ve ardından ekledi. "Ama sen istediğini de." dedi. Çok uzun süredir dostmuşuz gibi kızın koluna girip sürüklemeye başladım ve ardından "Gel biraz dolaşalım.Ne dersin ?" dedim. Biz kıyıdan kıyıdan ilerlerken güzel sorumu sordum. "İyi misin? Sanırım az önce çok önemli bir şey düşünüyordun ve ben içine ettim. Özür dilerim." dedim. "Önemli değil." dedi. "Hangi kulübedensin?" diye sordum ardından. "Athena Kulübesi. Sen?" dedi gülümseyerek. "Vaaay. Athena ha! İyiymiş.Ben Afrodit kızıyım." dedim gururla. "Peki kampa nasıl geldin?" diye sordum.