Sabah kuş cıvıltılarıyla uyanmıştım. Hava güzeldi. Etrafıma bakındım. Kimse yoktu. " Neredeler ? " dedim birden kendi kendime. " Nerede olabilirler ? "dedim ardından. Düşündüm düşündüm. En sonunda içimdeki ses beni yemekhaneye git dedi. Herkes yemekhanedeydi ve bana bakıyorlardı. Etrafıma bakındım. Gözüme pencere takıldı, pencere değildi, saat kulesinin saatiydi ki pencereden görüyordum onu. Geç kalmıştım. O yüzden bakıyorlardı bana. İçimde bir utanç hissettim ve yanaklarımın kızardığını.
İçlerinden iri ve uzun birinin bana, " Haydi gel otur artık ! " dediğini duydum. O an geçip hemen yerime oturdum. Dışarıdan sesler geliyordu. Kılıç sesleriydi.
" Neler oluyor ? " dedim.
Bana, " Nerede ? " dediler. Bende,
" Dışarıda, kılıç sesleri var. Ne oluyor ? " dedim. İçlerinden yine irice ve uzun olanı, " Şimdi anladım. Onları soruyorsun. Sadece çalışıyorlar. "
" Ah, tamamen unutmuşum, Melez Kampı'ndayız öyle değil mi ? Teşekkürler. "
" Önemli değil, bazen bende unutuyorum. "
“Haydi bizde gidelim!” dedim.
Bana öylece baktılar. Acaba yanlış bir şey mi yapmıştım ?
İçlerinden zeki duran ve güzel bir kız suskunluğu bozarak konuşmaya daldı, " Ne saçmalıyorsun sen? Daha yemeğimizi bitirmedik.”
Bu da neydi şimdi ? Ben herkesin olumlu bakacağını düşünmüştüm oysa ki.
" Peki siz gelmeyin. Ben gidiyorum, orada kendime bir eş bulurum!” deyip çekip gittim.
Ne yapacaktım şimdi ? Kendime eş bulabilir miydim ? Bulacağıma inanarak yola çıktım. Etrafıma bakınıyordum. Herkes çok iyiydi. Acaba bende onlar gibi iyi yapabilir miyim diye endişe ettim. Ta ki onu görene kadar. Tek başına duruyordu. Çok yakışıklıydı. Görünüşü de iyi biri ve iyi bir savaşçı gibiydi. Ne diyorum ben ya ben bir Ares kızıyım.
Ne olduğunu anlamadan seslendim " Merhaba. " dedim. Ne yapıyorum ben?
Bana gülümseyerek o da, " Merhaba. " dedi. Gözlerimin içine bakıyordu ne yapacağımı ve daha önemlisi ne diyeceğimi şaşırmıştım.
" Eşin var mı ? " deyiverdim ne söylediğimi bilmeden.
" Hayır. " dedi bana gülümseyerek. Mutlu olmuştum, dilim tutulmuştu. Gözlerinin içine bakarak, " Haydi başlayalım o zaman. " dedim.
Bana bakıyordu. Ne dediğimin farkında bile değildi. Birden kılıcı kaldırdım ve elindeki kılıcın kabzasına vurdum ve kılıcını düşürdüm. Kılıcı yere düşünce kılıcımı boynuna doğru sürdüm.
Nefes nefese kalmıştı. " Hey ne oluyor ? " dedi bana. O anda gülme sırası bendeydi. Yüzümde sebepsizce bir gülümseme yer aldı.
" Seni yendim. " dedim ve gülmeme devam ettim.
Bana, " İkincide böyle bir şansın olmayacak. " dedi. Ve o da güldü.
“Göreceğiz!” dedim ona meydan okuyarak.
Kılıcının kabzasına vurmaya çalışıyordum ama izin vermiyordu. Ben kılıcı ne tarafa çevirirsem oda o tarafa çeviriyordu. Onu şaşırttım. Bacağına tekme attım yere düştü kılıcıda elinden düşmüştü. Kılıcımı tekrar boynuna sürdüm.
“Bana hala meydan okumak istiyor musun?” dedim. Onu biraz korkutmaya çalışarak. Aslında ona karşı zaaf’ım vardı. Normalde karşımda başka biri olsaydı asla böyle davranmazdım.
“Tamam. Pes ediyorum.” Dedi gülerek.
Kılıcımı boynundan çektim ve kalkması için elimi uzattım.
“Beni öldürmediğin için sağol.” Dedi. Elimi tuttu ve ayağa kalktı.
“Düşmanım olsaydın neler yapardım artık sen düşün!” dedim ciddi bir tavırla…
" Şey, sana bir şey soracağım. " dedim.
" Sor bakalım. " dedi bana.
“Senin ailen kim yani kimin çocuğusun?"
“Ben malesef sana bunu söyleyemem. Söylememeliyim. "
" Peki neden ? " dedim.
Cevap vermedi.
“Tamam o halde sonra görüşürüz.” Dedim.
Odama gittim. Acaba bana neden söylememişti ? Yoksa düşmanımız mıydı ? Düşmanımız olsa bile beni nerden tanıyordu ?
Yeni bir güne uyanış. Dün neler olmuştu öyle. Hepsini rüya olarak hatırlıyordum fakat gerçekti. Arkadaşlarına sormaya karar verdim. " Kızlar bir bakın. Ben uzun boylu yakışıklı birini gördüm. Beni tanıyordu fakat ben onu tanımıyorum. Bana ailesinin kim olduğunu da söylemedi. O'nun kim olduğunu biliyor musunuz ? "
Kızlar hep bir ağızdan, " Evet. " dediler.
" Söyleyin hemen ! " diye bağırdım..
Kızlar biraz beklediler…
" Çıldırtmayın beni hemen söyleyin!” dedim
" O, Hades'in oğlu. "
Bunu söyledikleri an kalbimden vurulmuşa döndüm. Öyle biri nasıl olur da Hades gibi birinden doğabilirdi ?
Bunu kızlara sordum. Bana, " Çünkü annesi tanrı değil yani normal bir insan. "
Bunu tahmin etmiştim çünkü yalnızca Hades... Düşünmesi bile kötü.
“Teşekkür ederim kızlar. İyi geceler!” dedim ve odama doğru yürüdüm.