Gece sarsıcı bir kabus ile uyandı.Gözlerini kırpıştırıyor,nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu.Görüntüler parçalar halinde beyninde oluşmaya başladığında kulübesinde olduğunu anladı.Yüzünde kabustan dolayı oluşmuş boncuk boncuk terleri elinin tersiye sildi.Kabusunu pek hatırlamamasına rağmen derinden etkilenmişti,tek hatırladığı şey ailesiyle ilgili olduğuydu.Üvey annesiyle yani.Birden içini değişik,adını koyamadığı bir his kapladı.Korku,öfke ve üzüntü dolu bir histi bu.Acaba ailesi tehlikede miydi ?Bilmiyordu ama öğrenecekti.Saatine baktı.Sabahın dördüydü.Kardeşlerinin uyanık olduğunu pek sanmadığından yatağını kaldırdı.Altından cep telefonunu çıkardı ve annesinin numarasını tuşladı.Telefon iki kez çaldıktan sonra telefonu sesinde kibir olan bir erkek açtı.Cevap vermeden kapadı.Korkmuştu.Rüyalar gerçek olabiliyordu ve rüyasında ya annesi öldürülmek üzereyse.Gitmek ve kontrol etmek zorundaydı.Parmaklarının ucunda,sessiz bir şekilde dolabına gitti.Turkuaz renkli askılı tişörtünü ve mini şortunu çıkarıp giydi.Ardından da yastıkları kendisi hala uyuyormuş gibi göstermek için özenle yatağa koydu ve üstünü örttü.Geriye çekilip eserine baktı ve idare eder olduğuna kanaat getirdi.Çantasını komidinin üstünden aldı ve içinde yeterli para olup olmadığına baktı.Ardından da sessiz bir şekilde kulübesinden pegasus ahırlarına gitmek üzere çıktı.
Pegasus ahırlarına vardığında çoğu pegasusun uyuduğunu gördü.Kendi pegasusuna ulaşmak için en arkaya gitti.Dreline'in alnını okşadı ve çantasından bir kaç küp şeker çıkarıp atına yedirdi.Ardından da pegasusuna bindi.Kulağına `Roma'ya,evime´ diye fısıldadı.Ardından da pegasusu şaha kalktı ve uçtu.Uçarken Anita'nın gözünün önüne annesinin yaralanmak üzere olduğu geldi.Başında iki adam vardı,annesinin ağzını bantla kapamışlardı.Adamların ikisinin de saçı siyahtı,biri diğerine göre tipli ve daha uzundu.Ötekisi tıknazdı.Uzun olanın elinde silah vardı.Anita tiz bir çığlık attıktan sonra kendine geldi.Pegasusuna sıkı sıkı tutundu.Pegasusu acıdığını belli eden bir hareket yaptıktan sonra yavaş yavaş kendine geldi ve atının yelelerinde yumruk olmuş elleri gevşedi ve nihayetinde bıraktı.Endişeden olsa gerek diye düşündü.Biraz kestirmeye karar verdi ve başını atın ensesine hafif bir şekilde koydu ve elini atı hareket ettirmesini kolaylaştırmaya yarayan ipe doladıktan sonra gözlerini kapadı.Ardından da derin bir uykuya daldı.
Atın güçlü kişneyişiyle uyandı.Etrafına baktı.Evini görebiliyordu ama nasıl? Pegasusu nasıl anlayabilmişti evinin nerede olduğunu,yani ona tam adres söylememişti sonuçta.Yine de pek aldırmadı ve atına olası şeylere karşı sessiz olmasını söyledi.Atı yavaşça evinin bahçesindeki çalılıkların arkasına indi.Anita ona orada kalmasını söyledikten sonra arka kapıya yöneldi.Kapıyı zorlamasına gerek kalmadı,zaten açıktı.Ama annesi asla açık bırakmazdı.Ardından kapının kulpunun kenarındaki siyah isleri fark etti.Acaba? diye düşündü ve kapıyı aralayıp içeriye göz attı.Gördükleri karşısında ağzı açık kaldı.Bunlar pegasusuna binerken gördüklerinin aynısıydı!Tıknaz ve uzun boylu siyah saçlı adamlar.Gördükleri..Kılıcını çantasından çıkardı ve içeriye sesli bir şekilde daldı.Dalmasıyla iki adamın da ona şaşkın bir şekilde bakması bir oldu.Anita sinsice gülümseyip "Sizler kaşındınız." dedi ve adamlara yavaşça yaklaştı.Silahını uzatınca adam bir anlığına durdu.Adam silahı sıktı.Fakat Anita onu kılıcıyla engelledi.Bu haraket karşısında şaşırmıştı adam.Bu yüzden ikisi birden yaklaştı.İkisini de bir güzel hallettim.Durumları,tıknaz adam : ölü,sağ eli kırılmış.Uzun adam : ağır yaralı,belden aşağısı felç,sol kolu ve sağ elindeki parmaklardan bir kaçı kırık.Annesi ona şaşkınca bakıyordu.Annesine yaklaştı.Ağzındaki bantı bir kerede çekti.Annesi inledi.Bir şey söylememesi için onu susturdu.Ardından da mutfağa gitti.Buzdolabının kapağını açıp annesi için kolonya aradı.Bulduktan sonra annesinin yanına gitti ve eline damlatıp annesinin alına sürdü.
On - on beş dakika sonra annesi kendine gelmişti.Mutfakta ne olduğunu konuşuyorlardı.Annesi de ne olduğunu anlamamış,gözlerini açtığında karşısında o iki adamı bulmuş.Anita da ona gördüklerini ve nasıl tehlike altında olduğunu öğrendiğini anlattı.Annesi buna şaşırmıştı fakat o kadar da değil.Sonuçta Anita bir melezdi.Annesiyle beş saat kadar konuştuktan sonra gitmesi gerektiğini,kardeşlerinin kim bilir kendisini ne kadar merak etmiş olabileceğini söyledi ve ayrıldı.Islık çalınca pegasusu yanına geldi.Üstüne bindi.Annesi onu geçirmeye gelmişti.El sallayarak oradan ayrıldı ve kampa doğru uzun yolculuğun tadını çıkarmaya baktı...