O gün daha güneş ışınları bile kulübemize uğramadığı sıraca sessizce gözlerimi açtım. Güzel, henüz kimse uyanmamıştı. Bugün ablam Tiff ile sözleşmiştik ve ormana gidecektik. Yataktan kalkıp çabucak hazırlanmaya başladım. Tabii bu arada ses çıkarmamak için de insanüstü bir çaba harcıyordum. Yay-ok takımımı alıp zırhımı da giydim ve odamdan dışarı çıktım. Aslında neden zırh giydiğimi bilmiyordum bile. Bugün yapacağımız şey için pek de gerekli değildi bu zırh. "Olsun Roc, önlem her zaman iyidir." Düşüncelerim birkaç saniye sonra yerini sözcüklere bıraktı. "Aslında ablam yanımda olacak, ek korumaya bile ihtiyacım yok ki benim!" Kapıdan çıkarken gülümsüyordum. Benim bir ablam vardı ve onunla vakit geçirmeyi çok seviyordum. Bu ne kadar tehlikeli olursa olsun... Kulübenin içerisine biraz bakındığımda Tiff'i göremedim. "Tiff uyuyakalmış olamaz değil mi? Yok canım, olamaz tabii ki..." Yine de emin olmak için odasına kadar gittim. İçeriden hiç ses gelmiyordu ki hala uyuyor olabilirdi. Kapıyı birkaç kere tıklattım fakat içeriden ses gelmiyordu. Kapıyı açıp kafamı yavaşça içeri soktuğumda odada kimse yoktu bile. "Apollon aşkına Tiff, nerelerdesin sen?!" O an arkamdan gelen ses yüzünden az kalsın yerimden sıçrayacaktım. "Nerelerdesin kardeşim, uzun süredir seni bekliyorum" Yüzüme gülümseme tekrar yayıldı. "Ben de seni odanda sanıyordum. Beklettiğim için üzgünüm. Haydi, gidelim." Tiff de zırhını kuşanmıştı ve silahlarını da yanına almıştı. İki kardeş adeta savaşa çıkacak gibiydik. Aslında bugün bir savaşa da girebilirdik, kim bilir? Ormana doğru yürümeye başladığımız zaman oldukça temkinli davranıyorduk. Bizi sadece canavarlar değil, kimse görmemeliydi. Ormanın içine girdiğimizde ise ikimiz de tüm duyularımızı sonuna kadar açmıştık ve tehlikeli gözlerden uzak bir köşe aramaya başladık. Birkaç dakika ilerledikten sonra Tiff "İşte burası. Antrenman yapmamız için burası bence yeterince uygun bir yer." dedi. "Pekala abla, haydi o zaman başlayalım da hayatta kalma şansımız artsın." Silahlarımızı bir köşeye koyduk ve Tiff çantasından bir kutu çıkardı. İçi hedef tahtalarıyla doluydu ve ikimiz de bunları alıp ağaçların üzerilerine koymaya başladık. Tahtaları yerleştirirken bir yandan da ablam ile konuşuyordum. "Evet abla, görünüşe göre bugün senden bir şeyler kapacağım!"