Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hayat Tesadüfleri Sever. -2-

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Afrodit
Tanrıça
Tanrıça
Afrodit


Mesaj Sayısı : 284
Kayıt tarihi : 30/06/11

Hayat Tesadüfleri Sever. -2- Empty
MesajKonu: Hayat Tesadüfleri Sever. -2-   Hayat Tesadüfleri Sever. -2- Icon_minitimeÇarş. Tem. 27, 2011 3:22 am

''Ah !'' Aniden uyandığımda, kendimi karanlığın içinde bulmuştum. Sert bir darbe yemiş gibiydim. Fakat, fiziksel değildi bu. Sanki birisi kalbimi ve ruhumu söküp almıştı. Yerine karşı konulamaz bir sinir, korku ve boşluk bırakmıştı. Faltaşı gibi açtığım gözlerim, en sonunda karşımdakini görür oldu. Yerdeydim ve bana tepeden bakıyordu. Tuhaf olansa, karanlığın içinde bir anda belirmiş gibi durmasıydı. Sessizliğimi bozmadan onu incelemeye başladım. Siyah saçlarının sanki eski zamandan gelmiş gibi bir tarzı vardı, kaşlarının şekliyse kimsede yoktu. Soluk bir beyazlığı vardı teninin. Ay ışığı vuran yüzü, porselen gibi pürüzsüzdü. Dudaklarıysa, bir erkeğinkine göre kalındı ve gerçekten hoş duruyordu. O an gördüğüm en güzel varlıktı sanırım.. Duruşu kendinden emindi. Gözlerini kısmış, bana bakıyordu. Sanki içimi okuyor gibiydi. En sonunda derin bir nefes alabilmiştim. Kendimi bu kadar tuhaf ve berbat hissetmesem ona aşık bile olabilirdim. ''İyi misin ?'' Kadife gibi sesi, irkilmeme sebep olmuştu. Konuşması bir müzik gibiydi. Susmasını istemiyordum. ''Ben.. Bilmiyorum. Sen kimsin ? Neden buradayız ?'' O an farkında olmadan imalı bir bakış atmıştım, farklı şeyler düşünüyormuş gibi. Bunu hemen anladı, ancak bozuntuya vermedi. Duyduğum en güzel müzik kadar büyüleyici sesiyle, ağır ağır konuşmaya başladı. Kelimeleri özenle seçiyordu sanki. ''Seni eski bir dosttan kurtardım. Hem de sonsuza kadar.. Fakat bilmek istediğim bir şey var, neden başını belaya sokuyorsun Adriana ?'' Donup kalmıştım. Sanki yere çakılmıştım. Adımı nereden biliyordu ? Eski bir dost kimdi ? İşte tam bunu düşünürken, korkunç bir düşünce zihnimi bulandırdı. Fabiano ! Tabii ya, bana sahip olmaya çalışırken hayal meyal hatırlıyordum, arkasında belirmişti karşımdaki. Sonrası ise.. Bayılmıştım. Ve burada uyanmıştım. ''Onu.. Onu, Fabiano'yu.. Öldürdün mü ?'' Yaşadığım şok yüzünden düzgün cümleler kuramaz olmuştum. Kekeliyordum, ki bunu daha önce yaşamamıştım. Sözlerim onu sinirlendirmişti. Gözlerinden alevler fışkırıyordu sanki. ''O pisliğin yanına gitmek istiyorsan seni anında gönderebilirim, güzel Afrodit kızı !'' Bu sözlerinden zerre kadar korkmamıştım, aklımda tek bir düşünce vardı. O, kimdi ? Fabiano'yu öldürmesi büyük şoktu tabii, hala ne hissetiğime anlam veremiyordum. Ancak onu düşünmek istemiyordum. Çünkü karşımdaki fazlasıyla dikkatimi toplamayı başarmıştı. Sonunda çözüldüm ve doğru düzgün konuşmaya başladım. Kelimeler ağzımdan dökülüyordu ardı ardına. ''Ah, lanet olası Fabiano'nun gerçekten canı cehenneme. Onun ölüp gitmesi beni hiç ilgilendirmiyor. Şu an beni ilgilendiren tek şey, sensin. Kimsin sen ? Beni nereden biliyorsun ? Bir açıklama yap artık !'' Son cümleyi söylerken sesim çatallanmıştı. Sinirlendiğimi hissediyordum. Onda da nedenini bilemediğim bir kızgınlık vardı, kendisiyle çelişir gibiydi sanki. Bana yıllar gibi gelen süre içerisinde, konuşmaya karar vermişti. ''Seni, gerçekten anlamıyorum. Aslında umurumda bile olmaman lazımdı. Üstelik benim gibi bir Karanlık Tanrısı için. Tabii, adımı söylemeyi unuttum. Ben Erebus..'' Tepkisiz, öylece kalakalmıştım. Erebus.. Karanlık Tanrısı.. Nyks'in kardeşiydi o ! En önemlisiyse, Tanrı'ydı. Buna inanamıyordum. ''Duyguların çok kuvvetli. İçinde neler yaşıyorsun bilmiyorum, ama, nedenini bilmediğim şeyler hissettirdin bana. 6666 yıllık yaşamımda ilk kez böyle oluyorum. İlk kez...'' Ne demekti şimdi bu ? ''Bende mi bir sorun var ?'' Histerik bir kahkaha fırlattı. ''Karşında bir Tanrı duruyor Adriana ve senin şu haline, tavırlarına bak. Sen gerçekten farklısın. Seni anlayamıyorum..'' Normal bir melez olsa, bu dediklerinin üstüne önünde çoktan eğilmişti. Ancak, bunu yapamıyordum. Siyaha yakın renkteki gözlerinin içine bakmaya devam ediyordum, dikkatle. İçini okur gibi. Aynı şeyi, o da bana yapıyordu. Gözlerinin içine derin bir karanlık ve hüzün çökmüştü sanki. Öylece dururken, biraz daha yaklaşmıştı.. Ne olacağını ve ne yaptığımı anlayamaz hale gelmiştim. O an, hiçbir şey umurumda değildi. Endişelerim, gelecek kaygım, hatta kurallar.. Herşey gözümde önemsizleşmişti. Bana gitgide yaklaşırken, soğuk nefesini içime çektim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Artemis
Tanrıça/GM/Bayrak Kapmaca Koordinatörü
Tanrıça/GM/Bayrak Kapmaca Koordinatörü
Artemis


Mesaj Sayısı : 780
Kayıt tarihi : 17/09/10

Hayat Tesadüfleri Sever. -2- Empty
MesajKonu: Geri: Hayat Tesadüfleri Sever. -2-   Hayat Tesadüfleri Sever. -2- Icon_minitimeÇarş. Tem. 27, 2011 4:22 am

Kana bulanmış gümüş oku canavarın üstünden çekerken, Melez Kampı içerisindeki bu ormanda ne kadar çok canavar olduğu konusunda söyleniyordu. Avcılarının bir görev için bile olsa kampa gelmek konusundaki ısrarları canını sıkıyor, onu ava gitmeye zorluyordu. Canavarın altın toza dönüşüp Tartarus'a gidişini izlerken sessizliğini korudu. Bu ormanda gürültü yapmak en son isteyeceği şeydi. Canavarlar onu fark edebilir, daha kötüsü melezler tarafından görülebilirdi. Normalde melezlerin bile bulunmaması gereken bu ormanda, başka bir Tanrı'nın varlığını hissettiğinde okunu yayına yerleştirmiş, bir başka canavar öldürmek üzereydi. Okunu çekip, elini yere koyarken gözlerini kapattı ve ölümsüzün yerini anlamaya çalıştı. O an aklında kötü bir düşünce yoktu Artemis'in. Sadece ormanda ne yaptığını merak etmişti Tanrı'nın. Gözlerini tıpkı avına odaklanan bir kedi gibi kısarak, iki varlığın durduğu yöne doğru çevirdi. Bir melez ve bir ölümsüz. Belki de çocuğuna hediye veren bir ölümsüzdü. Ama merak etmişti Artemis. Ne olduğunu öğrenmeden rahat etmeyecek gibiydi. Dikkat çekmemek ve iyi bir şekilde saklanabilmek için en sevdiği hayvanlardan biri olan kediye dönüştü. Onların kokusunu durduğu noktadan alabildiğini fark edince gülümsedi. Patisinin altında hissettiği toprağın keyfini çıkarırken, yavaş yavaş konuşmaları duymaya başlamıştı. ''Onu.. Onu, Fabiano'yu.. Öldürdün mü ?'' diye soruyordu şaşkın bir kız sesi. Bir anda kedi bedeninin tüyleri dikleşti. Tanrıça, kızın hangi Tanrı ile konuştuğunu anlamak için adımlarını hızlandırdı. ''O pisliğin yanına gitmek istiyorsan seni anında gönderebilirim, güzel Afrodit kızı !'' Artemis neredeyse koşarcasına onlara doğru ilerliyordu şimdi. Afrodit kızlarını fazla sevmezdi. Ona göre hepsi annelerine çekmiş sıradan genç kızdılar. Yine de o ölümsüzün ses tonu hiç de hoşuna gitmemişti. ''Ah, lanet olası Fabiano'nun gerçekten canı cehenneme. Onun ölüp gitmesi beni hiç ilgilendirmiyor. Şu an beni ilgilendiren tek şey, sensin. Kimsin sen ? Beni nereden biliyorsun ? Bir açıklama yap artık !'' artık yeterince yaklaştığını düşündüğünde adımlarını yavaşlattı. Uygun bulduğu bir ağacın dalına tırmanırken, bir yandan konuşanlara bakmaya devam ediyordu. Afrodit kızının çoktan kaçmış olması gerektiğini düşünmüştü. Anlaşılan kız, onun sandığından çok daha cesurdu. ''Seni, gerçekten anlamıyorum. Aslında umurumda bile olmaman lazımdı. Üstelik benim gibi bir Karanlık Tanrısı için. Tabii, adımı söylemeyi unuttum. Ben Erebus..'' tıslamasına engel olmak için kendini tutmak zorunda kaldı. Erebus ile kendini çok belli eden düşmanlıkları yoktu. Ama Artemis'in ona bayıldığı söylenemezdi. Bakire Tanrıça, hiçbir zaman erkeklerle fazla yakınlık kurmazdı. Davranışları ve düşünceleri ile Artemis'in midesini bulandırmakta üstlerine yoktu. Erebus ise Artemis'in resmen zıttı davranışlar gerçekleştiriyordu. Kedi bedenini kontrol etmeye çalışırken, o konuşmanın ortasına dalmamak için tırnaklarını dala sapladı. Sinirini ağaçtan çıkarmak istemiyordu fakat başka şansı yoktu. Ortada tam olarak somut bir sorun yokken konuşmaya dalarsa haksız duruma düşecekti. ''Karşında bir Tanrı duruyor Adriana ve senin şu haline, tavırlarına bak. Sen gerçekten farklısın. Seni anlayamıyorum..'' o kendini kontrol altında tutmaya çalışırken konuşma devam etmiş gibi görünüyordu. Oluşan sessizlikte olacakları görmek için gümüş parıltısını kazanmış gözlerini onlara dikti ve her ayrıntıyı ezberlercesine hareketlerini izlemeye başladı. Kız büyülenmiş gibi Erebus'a bakarken Artemis ağaçtan atlayıp eski görüntüsünü kazandı. Üstünü düzeltirken, bir yandan onlara bakmaya devam ediyordu. Tanrı'nın, Afrodit kızına yaklaştığını gördüğünde daha fazla oyalanmaması gerektiğine karar verdi. "Erebus!" sesi ormanda bir süre yankılanırken, bir anda tüm yüzleri kendisine çevrilmiş halde buldu. Bir an için onun ortaya çıkmasına şaşırmış gibi görünen kıza baksa da, öfkeli bakışlarını Erebus'a çevirmesi uzun sürmedi. Korumacı bir tavırla kızın önünde dururken sanki onu o anda buharlaştırmak istiyormuş gibi Tanrı'ya bakmayı sürdürüyordu. "Kızdan uzak duracaksın. " dedi kısa ve net konuşmak istercesine. Erebus'un onu ciddiye alacağını sanmıyordu. Belki de sadece şansını denemek istemişti Tanrıça.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Erebus
Tanrı
Tanrı
Erebus


Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 18/07/11

Hayat Tesadüfleri Sever. -2- Empty
MesajKonu: Geri: Hayat Tesadüfleri Sever. -2-   Hayat Tesadüfleri Sever. -2- Icon_minitimeÇarş. Tem. 27, 2011 7:27 am

Bu yaşananlar tuhaftı, olmamalıydı. Fakat bana dur diyen bir şey yoktu. Hoş, bana dur diyebilmek cesaret isterdi. Güzel ve bende bir o kadar da tuhaf bir etki bırakan Afrodit kızının adı, Adriana'ydı. Bunu öğrenmek çok kolaydı. Şu anda gelmişini, geçmişini biliyordum. Ancak bilemediğim, çözemediğim ve merak ettikçe beni çılgına çeviren şey, hisleriydi. Zihnini okuyamıyordum, ne hissettiğini anlayamıyordum. Aklından geçen düşünceleri okumaya kalksam, derin sularda inci tanesi arıyormuş misali kayboluyordum. Bir Karanlık Tanrısı, kayboluyordu evet. Hem de bir melez yüzünden. Şimdi karşı karşıyaydık işte, bir ölümsüz ve bir melez.. Gözlerini açmıştı en sonunda, beni inceliyordu. Etkilenip etkilenmediğini merak etmiştim, ve bunun yüzünden kendime kızmıştım. Ben bir ölümsüzdüm, o kim oluyordu ki etkilenmesi beni ilgilendirecekti ? Fakat, çok tuhaf şeyler hissettiriyordu. İlk defa sarhoş olmuş gibiydim, hani şu insani duygulardan. Pürüzsüz beyaz teni, solukluğunu koruyordu. Sarının en güzel tonlarındaki saçları ay ışığında parlıyordu. Bakınca en derin okyanusa dalmış gibi hissettiren gözleriyse, aynı anda birçok şey ifade ediyordu. Ben kimseye böyle bakmamıştım. Neler oluyordu böyle ? En sonunda kendime gelip, yüzüne baktım. Artık konuşmalıydım. ''İyi misin ?'' İrkilmişti, düşüncelerini okuyamadığım için nedenini anlayamıyordum. ''Ben.. Bilmiyorum. Sen kimsin ? Neden buradayız ?'' Bana öyle bir bakmıştı ki, tamamen farklı şeyler düşündüğünü anladım. Hayır, o kadar ileri gitmemiştim. Henüz. ''Seni eski bir dosttan kurtardım. Hem de sonsuza kadar.. Fakat bilmek istediğim bir şey var, neden başını belaya sokuyorsun Adriana ?'' Bir süre düşündü. Olanları hatırlayamıyordu. ''Onu.. Onu, Fabiano'yu.. Öldürdün mü ?'' Bu melez beni gerçekten çılgına çeviriyordu. Neden oturup onu dinliyordum ki ? Hala o çocuğu soruyordu, inanılmazdı. Daha kötüsü ise, sinirlenmeye başlamamdı. Ona zarar vermek istemiyordum. İlk defa, yakınım olmayan birine zarar vermek istemiyordum. ''O pisliğin yanına gitmek istiyorsan seni anında gönderebilirim, güzel Afrodit kızı !'' Kelimeler ağzımdan dökülmüştü. Adriana, korkacağı yerde iyice çözülmüştü. Onu gözümde farklı kılan şey cesaretiydi sanırım. ''Ah, lanet olası Fabiano'nun gerçekten canı cehenneme. Onun ölüp gitmesi beni hiç ilgilendirmiyor. Şu an beni ilgilendiren tek şey, sensin. Kimsin sen ? Beni nereden biliyorsun ? Bir açıklama yap artık !'' Sinirleniyordum, gittikçe sinirleniyordum ancak ona değildi bu. Kendimeydi tüm kızgınlığım. Ne hissettiğimi, ne yapmaya çalıştığımı anlamıyordum. Ben, normal bir Tanrı değildim. Hiçbir şeyden zerre kadar etkilenmezdim. Fakat şimdi, kendimle çelişiyordum. ''Seni, gerçekten anlamıyorum. Aslında umurumda bile olmaman lazımdı. Üstelik benim gibi bir Karanlık Tanrısı için. Tabii, adımı söylemeyi unuttum. Ben Erebus.. Duyguların çok kuvvetli. İçinde neler yaşıyorsun bilmiyorum, ama, nedenini bilmediğim şeyler hissettirdin bana. 6666 yıllık yaşamımda ilk kez böyle oluyorum. İlk kez...'' Durdum, tepkisini merak ediyordum. ''Bende mi bir sorun var ?'' Aynı anda onu hem parçalamak istiyor, hem de.. Orasını ben bile bilemiyordum, aslında biliyordum ama.. Kendime söylemek istemiyordum. İstemsiz olarak histerik bir kahkaha attım. ''Karşında bir Tanrı duruyor Adriana ve senin şu haline, tavırlarına bak. Sen gerçekten farklısın. Seni anlayamıyorum..'' Kendimi de. Karşımda saygı ve korkuyla eğilen melezlerden değildi. Bu söylediklerimin hiç biri onu etkilememişti. Aksine, gözlerimin içine derin derin bakıyordu. O an, kendimden uzaklaştığımı hissettim. Tanrı kimliğimden, ölümsüzlüğümden, karanlığımdan.. Herşeyi üzerimden atmıştım. Sadece.. Onu istiyordum. Bu Afrodit kızı, beni bilinmezliklere ve yasaklara sürüklüyordu. Fakat, durmayacaktım. Ben bir Tanrı'ydım. Bana hiçbir şey olmazdı. Gittikçe yaklaşıyordum ona. Bir ölümlü kalbinin atışlarını hissediyordum, benim aksime sıcak olan nefesini içime çekiyordum. Birkaç mesafede herşey bitecekti.. Ya da, bazı şeyler başlayacaktı. Kim bilebilirdi.. "Erebus!" İşte o ses, herşeyi dağıtmış, yok etmeye başlamıştı. Bir ölümsüzün sesiydi, hem de çok bilindik bir ses. Herşey bir anda oldu ve karşımda, Adriana ile aramızda dikiliyordu. Öfkeden aklımı kaçıracak gibiydim. Ki, o da öyleydi. Nefretini bakışlarından okuyordum. "Kızdan uzak duracaksın. " Ciddi miydi ? Gerçekten onu dinleyeceğimi düşünemezdi heralde. Sinirden gülmeye başladım. Bir an önce kendime gelmem lazımdı. Kimse bana böyle davranamazdı ! ''Artemis, eski dostum.. Ah, doğru. Sen de benim gibisin, kolay kolay dost olmazsın. Şimdi sen çok şey bildiğini sanıyorsun fakat, bunları duyunca belki yıkılacaksın. O kızdan uzak durması gereken biri varsa, sensin. Bir Aşk Tanrıçası'nın kızı ile bir Karanlık Tanrısı'nın birbirlerine ne gibi zararları olabilir ki ? Üstelik, onu ben kurtardım. Eğer ben o kızdan uzak dursaydım, şu anda baş derdi bir çocuk ona sahip olmuş olacaktı. Bu dediklerimi düşün Artemis. Senin tek sevdiğim yanın, pratik zekan.'' İçimdeki kin ve nefreti kusmuş gibiydim. Şimdi, merakla Artemis'in tepkisini bekliyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Artemis
Tanrıça/GM/Bayrak Kapmaca Koordinatörü
Tanrıça/GM/Bayrak Kapmaca Koordinatörü
Artemis


Mesaj Sayısı : 780
Kayıt tarihi : 17/09/10

Hayat Tesadüfleri Sever. -2- Empty
MesajKonu: Geri: Hayat Tesadüfleri Sever. -2-   Hayat Tesadüfleri Sever. -2- Icon_minitimeCuma Tem. 29, 2011 12:38 am

Tam da tahmin ettiği gibi davranmıştı Erebus. Artemis'in sözlerinin ardından attığı kahkaha, Tanrıça'nın okunu kılıfından çıkarıp ona saplamasına sebep olacaktı neredeyse. Erebus'un okuna nasıl bir tepki vereceğini oldukça merak ediyordu. Afrodit kızı o an için umurunda bile değildi. Sadece Tanrı'yı yaralamaya odaklanmıştı. ''Artemis, eski dostum.. Ah, doğru. Sen de benim gibisin, kolay kolay dost olmazsın. Şimdi sen çok şey bildiğini sanıyorsun fakat, bunları duyunca belki yıkılacaksın. O kızdan uzak durması gereken biri varsa, sensin. Bir Aşk Tanrıçası'nın kızı ile bir Karanlık Tanrısı'nın birbirlerine ne gibi zararları olabilir ki ? Üstelik, onu ben kurtardım. Eğer ben o kızdan uzak dursaydım, şu anda baş derdi bir çocuk ona sahip olmuş olacaktı. Bu dediklerimi düşün Artemis. Senin tek sevdiğim yanın, pratik zekan.'' duydukları karşısında kısa süreli bir şaşkınlık yaşadı. Erebus onunla bu şekilde konuşmaya nasıl cesaret edebilmişti? Eli istemsiz bir şekilde, az önce düşündüğü şeyi gerçekleştirmek için oklarına gidecek oldu. Sonra önüne düşmüş saçını geri çekmiş gibi yaptı. Erebus'un sözleri her ne kadar öfkesi yatışmamış olsa da düşünmesini sağlamıştı. O anda silahını çekmesi, arkasındaki ölümlü kız için, hiç de iyi olmayacaktı. Erebus'a bir cevap vermesi gerektiğinin farkındaydı. Belki de duyduğu sözler yüzünden oluşan şaşkınlığı aklına bir şey gelmesini önlüyordu. Saniyeler geçerken, Artemis üzerindeki şaşkınlığı atmaya ve iyi bir cevap düşünmeye başladı. Erebus'un, Artemis'in suskunluğuna gülmesini ve kendisi ile dalga geçmesini istemiyordu Tanrıça. Tüm kasları gerilmişti. Kıza dönüp, onun söylediklerinin doğru olup olmadığını sormayı düşündü. Aklına, ilk olarak konuşmaları duyduğu zaman geldiğinde, bunu yapmaktan da vazgeçti. Artemis hiç bu kadar kararsızlığa düştüğünü hatırlamıyordu. Bu yüzden nefret ediyordu karşısındaki kendini beğenmiş Tanrı'dan. "Sen..." diye başladı sözlerine. Sonra susturdu kendini. Bir insanı öldürdüğünü söyleyerek suçlayabilirdi onu. Ama kendisi çok farklı davranabilirmiş gibi konuşmuş olacaktı. Eğer Erebus'un dediği sahneyi kendisi görse, o çocuğun okları sayesinde her noktasını deleceğini çok iyi biliyordu. Öfkesinden dolayı doğal halini almış gümüş rengi gözlerini kısarak bakmaya başladı Erebus'a. Arkasındaki kızı tamamen unutmuş gibiydi. "Eğer ben gelmesem, kurtardığın olayı kendin yaşatmış olacaktın! Tanrı olabilirsin ama bu sana..." o kadar öfkelenmişti ki kendisini kontrol etmek için cümlesini yarıda kesmek ve derin bir nefes almak zorunda kalmıştı. "Tanrı olman, sana o şeyi yapma hakkını vermiyor." diye tamamlamaya çalıştı cümlesini. Yüzünde beliren iğrenme ifadesini saklamaya gerek duymuyordu. Eli, her an okunu çıkarmaya hazır şekilde duruyordu.

Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hayat Tesadüfleri Sever. -2-
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hayat Tesadüfleri Sever.
» Canavarlar boyaları sever(!)
» yeni bir hayat.
» Yeni bir hayat.
» Hayat Felsefem; Her Yarışı Kazanmak.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Orman-
Buraya geçin: