Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Denetleme 15

Aşağa gitmek 
+3
Elyse Harmonie Wideen
Amy Kleppy
Maggie Gladhell
7 posters
YazarMesaj
Maggie Gladhell
Hermes'in Çocuğu
Hermes'in Çocuğu
Maggie Gladhell


Mesaj Sayısı : 168
Kayıt tarihi : 04/05/11

Denetleme 15 Empty
MesajKonu: Denetleme 15   Denetleme 15 Icon_minitimeC.tesi Tem. 23, 2011 10:54 am

    Kulübe içerisinden gelen tıkırtılarla gözlerini aralamıştı. Uyumayı en az Hypnos çocukları kadar sevdiği tartışılmaz bir gerçekti. Lakin gürültülerden ötürü pek başarılı olduğu söylenemezdi. Uzun bir aradan sonra ilk defa kampta kalıyordu, zümrüt yeşili gözleriyle çevreyi süzdüğünde eski zamanlar zihnin de canlanmaya yetmişti. Odayı adeta bir savaş alanına döndürdüğü zamanlar ona oldukça keyif veriyordu. Fakat içinde bulunduğu durumda tek istediği sadece uyumaktı. İçeride ki gürültülerin kesilmemesinin ardından bunun pek mümkün olmayacağı kanısına varıp kulağını gelen seslere verdi. Kıyamet mi kopacaktı, yoksa coşkulu bir haber mi almışlardı? İlk seçeneğin olmamasını içtenlikle diliyordu, sonuçta hayatında yapacağı pek çok keşif vardı.

    “Midas’ın serveti adına sanki neden temizlik denetlemesi zamanı kampta kaldım ki?” İçinden cümleleri geçirirken düşündüğü tek şey bugünün temizlik denetlemesi olduğu ve kulübenin durumunun berbat olduğuydu. Sanki içeriden hortum geçmiş gibiydi, belki de bundan ötürü her kafadan bir ses vardı? Teorisini düşününce saçma olduğu kanısına varmıştı, sonuçta şuan kinden daha kötü görünümlü zamanları da görmüştü. Fakat bu kulübenin dağınık olması gerçeğini değiştirmiyordu. Her taraf nereden geldiği belli olmayan çamur içerisindeydi, zaten dağınık olan kulübe hepten savaş meydana dönmüştü. Zümrüt yeşili gözleriyle çevreye kısaca süzünce çevreyi kuşatmış olan çamurun kaynağının kardeşlerinin elinde ki dedektörden olduğu fark etmişti. Onlarında hali evin içerisinde ki durumdan farksızdı, üzerleri çamur içerisindeydi. “Hey Meg bahçede ne bulduğumuza inanamayacaksın!” Seth elinde ki dirhami göstererek adeta bir zafer kazanmışçasına seviniyordu. Aslında Meg’in epey ilgincine gitmişti, eğer bir dirhami varsa başkaları da olabilirdi? Dedekötürü alıp bahçeye küçük bir araştırma yapmayı her ne kadar istemiş olsa bile denetlemenin olduğunu hatırladıkça dudağını bükmüştü. “Dostum bu harika! Belki bahçede başkaları da vardır, fakat harika olmayan ne biliyor musun? Bugünün denetleme günü olduğu.” Seri adımlarla banyoya doğru giderek temizlik malzemeleriyle birlikte yeniden oturma odasına geldi, elinde tuttuğu pek çok süpürgeleri yere bırakarak. “pekala millet zor görüldüğü bariz, fakat herkes dağıttığı gibi toparlayacak” söylemesi kolaydı, fakat işin zor kısmı ise uygulamaya geçmekti. Özellikle ortaçağ savaşlarından çıkmış bir mekanı düzenlemek oldukça güçtü. Coşkulu bir konuşma yaptığını biliyordu. Zaten cesaret verme gibi bir amacı da yoktu. Sonuçta şu ana kadar temizlikten kaç adam kaybetmişlerdi ki? Hiç başına gelmediği için sayısını da anımsamıyordu. Eline aldığı vileda ile odayı silmeye başlayarak çamuru yok etmeye çalıştı. Fakat kovadaki suyun renginin kısa sürede kahverenginin tonlarına dönüşmesi işinin zorlaştıracağının göstergesiydi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Amy Kleppy
Hermes'in Çocuğu
Hermes'in Çocuğu
Amy Kleppy


Mesaj Sayısı : 204
Kayıt tarihi : 14/09/10

Denetleme 15 Empty
MesajKonu: Geri: Denetleme 15   Denetleme 15 Icon_minitimePtsi Tem. 25, 2011 6:11 am

Kulübeden kaçmıştım evet kabul ediyorum ama napabilirim ki. Yeteri kadar dağınık ve gürültülüydü. Göl kenarına giderim sakin sakin otururum ve kulübe boşalınca gider, uyurum. Bu fikir çok güzeldi ama...ama...Denetleme... Ah kahretsin! Bunu nasıl unutabilirdim, koşar adımlarla ki bazen gerçektende koşarak kulübeye gitmeye başladım. Kapıyı ''pat'' diye açınca Meg korkulu gözlerle bana baktı ve diyebildiğim tek şey aslında söyleyemeden Meg elime kova ve bez tutuşturdu. Kova içinde bahar çiçekleri kokusu vardı ve bez fazla yumuşaktı. Kova ve bezi alıp odama geçtim önce temizlik için kendimi hazırladım sonrada odalara baktım. Tanrılar aşkına! Bu halde neydi böyle. Kulübede sanki 3.Dünya Savaşı çıkmıştıda herkes çekilmiş gibiydi. Şimdi kovanın içindeki kokunun neden bu kadar fazla olduğunu anladım. Önce dolapların içindeki giysileri çıkartmaya başladım bu gerçekten güç olucaktı çünkü kaç kişiydik ve kaç dolaptı. Giysilerin çoğu kirliydi, bu temizlik bittikten sonra Everest Dağı kadar yüksek bir kirli çamaşır sepetimiz olucaktı neyse ki çamaşır makinemiz hızlıydı. Dolapların içlerini temizledikten sonra temiz giyseleri düzenlice katlamaya çalıştım yani yapabildiğim kadarıyla. Annem hep bu konuda beni uyarmıştı keşke o zamanlar dinleseydim diye içimden geçirdim. Kirlileri sepete attıktan sonra odanın diğer masalarını silmeye başladım, bu koku her yere yayıldıkça temizlik yorgunluğum azalıyordu. Tam kendimi mutlu ve çevremi temiz hissetmeye başlamışken içerden düşme sesine benzer bir sesle irkildim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Elyse Harmonie Wideen
Hermes'in Çocuğu
Hermes'in Çocuğu
Elyse Harmonie Wideen


Mesaj Sayısı : 45
Kayıt tarihi : 02/07/11

Denetleme 15 Empty
MesajKonu: Geri: Denetleme 15   Denetleme 15 Icon_minitimeSalı Tem. 26, 2011 10:20 am

Elyse üzerinde döndükçe gıcırdayan yatağına uzanmış gözlerini sımsıkı kapayarak tekrar uykuya dalmaya çalışıyordu. Ne var ki denediği diğer yöntemler gibi bu yol da onun uyumasını sağlayamamıştı. Lanetler ettiği migreni yine baş göstermişti ve onu öldürecekmişcesine rahatsız eden baş ağrısıyla baş başa bırakmıştı. Aldığı onca ağrı kesici bile işe yaramamıştı ve onu tatlı uykusundan da etmişti. Sinirle yastığına vururken artık uyuyamayacağını anlayan Elyse yavaşça yatağından doğruldu. Üzerindeki ince pikeyi odanın bir köşesine fırlattıktan sonra ayağa kalkmayı denedi. Başı dönecekmiş gibi olmasına rağmen Elyse ısrarla ayağa kalktı. Odasından çıkarak banyoya doğru ilerlemeye başladı. Elyse kendini musluktan akan soğuk suyun serinliğine bırakmaya çalışarak ellerini ve yüzünü birkaç kere yıkadı. Daha sonra yıkadığı yerleri kurulamadan odasına geri döndü. Hava o kadar sıcaktı ki hareket etmek bile ona zor geliyordu adeta. Kardeşleri ise çoktan ayaklanmıştı. Kulübenin ortak salonundan gelen seslerden bunu anlamak zor olmamıştı zaten. Odasındaki pencerenin kenarına tünerken birazcık bile olsa rüzgar esmesini umuyordu. Elyse'in koridorda asılı olan Hermes Kulübesi Panosu'ndan anladığı kadarıyla bugün temizlik günüydü, yani kulübeden çok, çok uzaklara kaçması gereken bir gündü. Elyse becerikli bir kızdı, söz konusu olan ev işleri olduğunda yapamayacağı bir şey yoktu ama sorun şu ki; Elyse hiçbir şey yapmak istemiyordu. Penceresinin başında temizlikten nasıl kaçacağını düşünmeye başlamıştı bile. Sanırım bunun için biraz geç kalmıştı çünkü odasına doğru yaklaşan ayak seslerinden temizliğe çağrılmak üzere olduğunu anlamıştı. Elyse bir an için yatağına yatarak hasta numarası yapmayı düşünmüştü. Hem bu pek de numara olmazdı çünkü başı gerçekten de çok ağrıyordu. Migren temizlikten kurtulabilmek için yeterli bir sebep olabilirdi, değil mi? Yine de Elyse bundan vazgeçmişti. Tüm temizliği kardeşlerine yıkacak kadar büyük bir haksızlık yapamazdı. Vicdanı ölmemişti, henüz. Kapısı tıklatıldığında hazin sonunun geldiği anlayan Elyse mahzun bir ses tonuyla ''Girin.'' diye seslendi. Açılan kapının ardından en çok sevdiği kardeşlerinden biri olan Meg duruyordu. Elyse kendini Meg'e hep yakın hissetmişti. Sanırım bunda hemcins ve kafa dengi olmalarının da büyük etkisi vardı. Ona kampı sevdiren sayılı kişilerdendi Maggie. Aralarındaki yaş farkına rağmen bir abla gibi değil de bir arkadaş gibi davranıyordu ona. Meg yüzündeki muzur gülümsemeyle ''Temizliğe bekleniyorsunuz hanımefendi.'' diyerek sinsice sırıttı. Elyse ellerini iki yana çalarak ''Bunun olacağını biliyordum.'' diyerek derin bir iç çekti. Meg ona bakarak kıkırdarken odadan çıktı. Elyse de üzerine daha rahat bir şort giydikten sonra Meg'in arkasından ortak salona doğru ilerledi. Meg kapının kenarına bıraktığı viledayı eline alırken Elyse'ye döndü ve ''Ortak salonun parkelerini silme işi bende, ben silme işini bitirdikten sonra sen de camları silmeye başlarsın. O zamana kadar da, ıııı...., o zamana kadar sen de mutfağı toparla. Uygun mudur?'' diye sordu. Elyse bir saray görevlisinin kraliçesine selam verdiği gibi selam vererek ''Nasıl isterseniz matmazel.'' diyerek kıkırdadı. Meg ona bakarak gülerken ''Hadi, şakayı bırak da işe koyul!'' diyerek salondaki işine geri döndü. Elyse de paşa paşa temizlik yapmak zorunda kalacağı gerçeğini kabullenmeye çalışarak adımlarını kulübenin mutfağına yönlendirdi. Mutfağın kapısının eşiğinde duran Elyse'in karşılaştığı tek şey büyük bir felaketti. Çığlık atmamak için kendini zor tutan Elyse mutfağı temizlemeyi nasıl kabul ettiğini düşünerek kendine sitem ediyordu. Lavabonun içerisinde oluşan kirli bulaşık yığını bile onun arkasına bakmadan kaçması için yeterli bir sebepti oysaki. Bir kere bulaşmıştı bu işe ve burayı temizlemeden de kurtulamayacaktı. Elyse bir yerden başlaması gerektiği düşüncesiyle lavaboya doğru yaklaştı. Mutfağın içerisine doğru ilerledikçe ortamdaki çürük yemek kokusu yoğunlaşıyordu. Elyse içerisinin bomboş olduğunu tahmin ettiği bulaşık makinesinin kapağını açtı ve kollarını lavaboya sokarak en üstten itibaren bulaşıkları makineye yerleştirmeye başladı. Üzerine sıçrayan yağlı sudan iğrense de işine son hızla devam ediyordu. Çok fazla kirlenmemiş olan tabak ve bardakları makine doldurduktan sonra geriye ovalaması gereken tencereler kalmıştı. Bir eline bulaşık süngerini, bir elinde deterjanı alan Elyse hırsla dibi kurumuş yağla kaplı tencereleri ovmaya başladı. Onu öldüren baş ağrısının yanına bir de mide bulantısı eklenince keyfine diyecek yoktu! Ortalıkta bulunan tüm bulaşık işlerini hallettikten sonra deterjanla yıkadığı bez ile tezgahı silmeye başladı. Mutfağın tezgah kısmı hallolduktan sonra sıra kapağını bile açmak istemediği buzdolabına gelmişti. Elyse derin bir iç çektikten sonra ellerine takılı olan bulaşık eldivenlerini çıkardı ve buzdolabının kapağını açtı. Kapağın açılmasıyla beraber çürük kokusunun mutfağa yayılması bir olmuştu. Dışarıdan gelen birinin bu kokuyu almasıyla burada cinayet işlendiğini düşünmeye başlardı. Elyse kendi kendine ''Belki de eldivenleri çıkarmakla hata ettim.'' diyerek tezgahın üzerine bıraktığı pembe bulaşık eldivenlerini tekrar taktı. Buzdolabındaki meyve, sebze çekmecelerini ayıklayan Elyse daha sonra bezle buzdolabının içerisini de sildi. İçerisi ile işi biten Elyse, buzdolabının dışını da kaba bir şekilde sildikten sonra terden sırılsıklam olmuştu. Mutfaktan içeri giren Luke ''Vay canına, burası uzun zamandır, ıı..., temiz kokmuyordu.'' dedi mutfaktaki havayı çiğerlerine doldururcasına derin nefes alırken. Elyse kaşlarını havaya kaldırarak ''Iı, sağ ol?'' dedi bir şey ima edercesine. Luke yüzündeki haylaz çocuk gülümsemesiyle ''İyi iş bücür.'' dedi. Elyse gözlerini devirerek gülümserken Luke çoktan mutfaktan çıkmıştı. Elyse oturduğu sandalyeden kalkarak artık ellerine yapışmış olan eldivenleri çıkardı. Mutfaktan çıkarak banyoya ilerlerken arkasından bağıran Meg ''Hey nereye gidiyorsun, camları sileceksin daha.'' diyerek ona kötü haberi vermişti. Mutfakla işinin bitmeyeceğini bilmeliydi. Çaresiz bir ses tonuyla ''Hemen geliyorum matmazel!'' diye bağırdı. Banyoya girerek serinleme düşüncesiyle yüzünü yıkadı. Banyo dolabından gerekli temizlik malzemelerini aldıktan sonra ortak salona doğru ilerlemeye başladı Elyse. Meg koltuğa oturmuş bir şekilde rahatlamaya çalışırken Elyse elindeki kovaları ve bezleri yere bıraktı. ''Bir dakika, diğerleri nerede?'' diye Meg'i sorgulamaya başladı. Meg alnından süzülen teri silerken ''Bilmem ki, herkes odasını temizleyeceğini söyleyerek gitti.'' dedi. Elyse şüpheci bir tavırla ''Hmm.'' diye mırıldanarak kardeşi Seth'in odasına doğru ilerlemeye başladı. Ses çıkarmadan kapıyı açarken ''Peki o zaman niye Seth karikatür okuyor ha?'' diye bağırdı yatağında uzanmış Seth'i göstererek. Meg hemen yerinden kalkıp Elyse'in yanına geldi ve psikolojik baskı yaratmak istercesine bakışlarını Seth'in üzerine doğrulttu. Seth elindeki karikatür dergisini gizlemeye çalışıyordu ama bunda pek başarılı olduğu söylenemezdi. Kendini savunmak istercesine ''Iı, biraz mola vereyim demiştim de.'' dedi Seth. Meg odanın içerisine doğru ilerlerken sorguya başlamıştı bile. ''Emin misin, burası hiç temizliğe maruz kalmış gibi durmuyor çünkü.'' Elyse ise kapı eşiğinden kıkırdayarak Meg'i ve çaresiz kalarak yatağına gömülmeye çalışan Seth'i izliyordu. Bakalım Seth kendini nasıl kurtaracaktı?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Seth Mason Black
Hermes'in Çocuğu
Hermes'in Çocuğu
Seth Mason Black


Mesaj Sayısı : 325
Kayıt tarihi : 16/02/11

Denetleme 15 Empty
MesajKonu: Geri: Denetleme 15   Denetleme 15 Icon_minitimeSalı Tem. 26, 2011 11:41 pm

Bütün gece boyunca kulübede olan kardeşlerim ve ben bahçede dolanıp, altın damarı aramıştık. Yada sadece altın. Bart ile marketten çaldığımız altın dedektörü ötmeye başladığında herkez heyecanla kazıya başlamıştı. Üstümün başımın çamur olmasına aldırmadan kazıyor, derinlere iniyorduk. Bart'ın "Burda birşey olduğundan emin misiniz? Nerdeyse 3 metre dibe indik."dedi. Haksızda sayılmazdı. Güneş çoktan doğmuş, etrafı aydınlatıyordu ve biz hala birşey bulamamıştık. Tristan sevinç içinde bağırıp "Hey bakın! 1 altın drahmi buldum!"dedi. Bart ve ben aynı anda "Bulduk!"diye onu düzelttik. Kazıya yardım eden, dedektörü çalan ve yeri belirleyen bizdik sonuçta. Ian'ın elindeki drahmiyi kapıp "Harika, o zaman kulübeye döenbiliriz. Yorgunluktan ölüyorum."dedim. Çamurlara dayadığımızı merdivenleri yorgun argın tırmandık. Kulübeye girdiğimizde peşimizden çamur izleri geliyordu. Fakat bunu umursamayacak kadar yorgundum. Ayakta olan kardeşim Meggi'yi görünce, sevinç içinde "Hey Meg bahçede ne bulduğumuza inanamayacaksın!"dedim. Meg biz Hermes çocuklarına özel gülümsemesiyle "Dostum bu harika! Belki bahçede başkaları da vardır, fakat harika olmayan ne biliyor musun? Bugünün denetleme günü olduğu."diyip suratını astı ve içeri gitti. Tanrım... Denetleme günü eve çamurlu vaziyette gelmiştik. Biz hala salonun ortasında dikilirken, elinde temizlik malzemeleriyle geri döndü. Bart yakınırken, Meg "pekala millet zor göründüğü bariz, fakat herkez dağıttığı gibi toplayacak"dedi ve eline bir vileda alıp yerleri silmeye başladı. O canla başla çamurları çıkarmaya çalışırken, ayakta dikilen, çamurlu bizler de elimize birer temizlik malzemesi alıp, odalarımıza gittik. Önce temizlenmeli, daha sonra temizlik yapmalıydık. Ah, elbette dalga geçiyorum, temizlik falan yapacağım yoktu. Üzerimdeki çamurlu giysileri çıkartıp, temiz giysilerimi giydim. Yatağın altında eğilip, çöp poşeti aldım ve kıyafetleri içine koydum. Giysilerimi yıkamak yerine yakmayı, çöpe atmayı yada başka bir kulübeye temizletmeyi düşünüyordum. Kıyafetlerimden kurtulunca, Hephaistos Hurdalığı'nı sollayacak odama baktım. Çok kötü görünüyordu ama yapıcak birşey yoktu. Çalışma masamın üstündeki çöpleri yere yığıp elime bir çizgi roman aldım. Kurtarıcılar'ın 3. sayısıydı. Odadaki tek temiz şey, yatağıma uzanıp dergiyi okumaya başladım. Aniden açılan kapı üzerine Elyse'nin içeri dalıp "Peki o zaman Seth niye karikatür okuyor ha?"diye bağırdı. Ne yapacağımı bilemeyerek aceleyle dergiyi saklamaya başladım. Meg'in bana doğru sabit bakışları üzerine "Iı, biraz mola vereyim demiştim de."diye kendimi kurtarmaya çalıştım. Meg odama girerken "Emin misin, burası hiç temizliğe maruz kalmış gibi görünmüyor çünkü."dedi. Lanet olası aklım neden hızlıca çalışmıyordu şimdi. Ely'nin arkadan kıkırdadığını duydum. Meg üstüme üstüme gelirken, pes eder bir şekilde kollarımı iki yana açıp "Tamam sen kazandın. Kazı işi yüzünden yorgundum ve dinleniyordum. Bana yarım saat daha ver, kendime geleyim başlarım."dedim. Meg odanın içini süzüp "Yarım saat. Burda işin bitince sen ve kazı işlerine gidenler, salonun her köşesini temizleyeceksiniz."dedi. Ely şaşkınca ona bakarken zafer ifadesiyle gülümsüyordum. Meg odadan çıktıktan sonra hızlıca Ely'i yakalayıp odama çektim. Onu öldürebilirdim, işkence edebilirdim, odamı temizlete bilirdim yada onu öldürebilirdim. Kolumu omuzuna atıp "Sevgili bücür kardeşim. Kafanı her ne kadar klozete sokmak istesemde, bugünlük seni maruz görüyorum. Ama bir daha beni ispiyonlarsan, sonu kötü olur. Gidip Barney'i yada Tristan'ı ispiyonla. Hiç olmada Mathias. Çünkü onlar benim kadar iyi davranmazlar sana. Şimdi dışarı, bücür!"diyip onu kapının önüne koydum. Kapımı hızlıca kapatıp, kilitledim. Ely'nin kapının arkasından "Gıcık!"dediğini duymuştum. Ona laf yetiştirmek yerine ağır hareketlerle yerdeki çöpleri toplamaya başladım. Elimden taşmak üzere olan çöpleri poşete doldurup, dolabımı açtım. Üstüme yığılmasını engellemek için, dolabımın içine kafes yaptırmıştım. Kafesi yavaşça açıp geri çekildim. Kıyafetlerimi elime alıp bazılarını bir köşeye fırlattım, bazılarını katlayıp yerine koydum. İşim bittiğinde dolabı toz beziyle, kabaca silip, çalışma masamı toparladım. Çizgi Romanlarımın hepsini yerlerine koyup, masayı sildim. Duvarda asılı çerçeveleri ve yatağımın, ahşap başlığını sildim. Çarşafları değiştirip, kendimi yorgun argın yere bıraktım. Sabah kahvaltısı iyi giderdi şimdi. Son bir gayretle kendimi yerden kaldırıp, kilitli kapımı açtım. Salona gidip yerde duran viledayı aldım ve odama döndüm. Görünen yerleri ve yatağın altını silip, viledayı tekrar salona bıraktım. Alnımdaki teri silip odama döndüm. Camı hızlıca, önem vermeden silip banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp kendime geldim. Açlıktan ölüyordum. Mutfağa gitmeden önce, kazıya gelenlere yarım saat sonra salonu temizleyeceğimizi haber verdim. Kendimi mutfak sandalyesine atıp, Ayleyda'ya döndüm "Canım kardeşim bana sandiviç hazırlar mıymış?"diye yağ çektim. Ayleyda tek kaşını kaldırıp "Bundan çıkarım ne olacak Seth?"dedi. Gözlerimi devirip "Sana 25 dolar veririm."dedim. Ayleyda birkaç saniye sonra "Bana 5 drahmi ver, sandiviç senin."dedi. Tanrım! Herşey çıkar ilişkisi mi olmak zorundaydı bu kulübede. Cebimden 5 drahmi çıkarıp "Yemeğim hazır olunca seninler."dedim. Ayleyda sırıtıp bana sandiviç hazırlamaya başladı. Ne sabah ama...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Barney Awesome
Hermes'in Çocuğu
Hermes'in Çocuğu
Barney Awesome


Mesaj Sayısı : 196
Kayıt tarihi : 23/04/11

Denetleme 15 Empty
MesajKonu: Geri: Denetleme 15   Denetleme 15 Icon_minitimeÇarş. Tem. 27, 2011 3:46 am

“Öttü nihayet!” Gece boyunca altın arayıp durmuştuk. Hatta kamp marketinden dedektör bile çalmıştık. "Burda birşey olduğundan emin misiniz? Nerdeyse 3 metre dibe indik." dedim sonunda. Seth umutsuz bir bakış attı. O sırada Tristan "Hey bakın! 1 altın drahmi buldum!" Seth’e bir bakış attım. Kızgın bir şekilde “Bulduk” diye düzelttik Ian’ı. Hep beraber yapmıştık bu arama işini. “Ian, filmlerde malın üstüne yatanların sonu n’olur biliyor musun?” dedim sırıtarak. “N’olur?” dedi yüzünü yüzüme yaklaştırıp meydan okur bir tavırla. “Genelde iyi şeyler olmaz ama film çekmiyoruz burada.” dedim sahte bir gülüşle ve Seth’in arkasına geçtim. "Harika, o zaman kulübeye dönebiliriz. Yorgunluktan ölüyorum." Kulübeye çamur izlerimizle birlikte girince bizi bekleyen Meg’i gördük. Seth hemen "Hey Meg bahçede ne bulduğumuza inanamayacaksın!" dedi. "Dostum bu harika! Belki bahçede başkaları da vardır, fakat harika olmayan ne biliyor musun? Bugünün denetleme günü olduğu." dedi ve içeri gitti. Denetleme günü! Lanet olsun! Odamı gözümün önüne getirdim ve bir anda başım ağrımaya başladı. “Gitmem gerek!” diye bağırarak odama doğru koştum. Beklediğimde de kötüydü. Kıyafetlerim yerdeydi. Aslında bu olağan bir şeydi. Dergiler masada sarhoş halde dolaşmışlar ve buldukları ilk yere sızmışlardı; yatağımın altına. Yiyeceklerim yatağın üstünde ağlamaklı bir halde bana bakıyorlardı. Dizlerimin üstüne çöküp “Hayııııır!” diye bağırdım. Kardeşlerim yanıma “Barney ne oluyor? Niye ağlıyorsun?” diye soruyorlardı. “Ben… bunu… yapamam…” dedim kesik kesik. “Şaka değil mi bu?” dedi Seth kızgınlıkla “Şaka mı Seth? Anlamıyorsun değil mi?” dedim. “Neyi?” “Bu oda lanetli! Dün gece dergiler masanın üstündeydi ama şimdi bak neredeler. Lanet yatağın altında. Her denetleme günü odama girdiğimde odamı bu halde buluyorum.” diye bağırdım. “Lanet olsun! Bu oda lanetli.” dedi ve salona doğru koşmaya başladı. Odama bir kez daha baktım ve ayağa kalktım. Her ne kadar lanetli olsa da burası benim odamdı ve bu bana bazı sorumluluklar yüklüyordu. Üvey ailem sayesinde Ankara havalarını sevmeye başlamıştım sanırım. Elvan Dalton şarkısının cd’sini takıp oynamaya başladım. Kapıdan geçen kardeşlerim garip garip bana ve odayı toplama şeklime bakıyorlardı. Kıyafetleri toplamış, dergileri yerleştirmiş ve yiyecekleri de dökmüştüm. Yatağımı toplayıp salona gidecektim. Kapıdan çıkarken son bir kez göz attım. Salona gittiğimde rahat olacağımı sanıyordum ama Meg elinde süpürgeyle gelince bütün keyfim kaçmıştı. “Barney çamurları temizlemen gerekiyor.” dedi süpürgeyi bana verdi. “Bak ne diyeceğim Meg. Sana üç drahmi versem ve kaybolsam olmaz mı?” dedim sırıtarak. Aynı sırıtışla “Sen şerefli bir devlet memuruna rüşvet teklif ediyorsun?” dedi. “Rüşvet mi? Rüşvet yok memur bey. Sadece devlete bir yardımımız olsun diye şey etmiştim ben.” dedim. “Şey etme sadece temizle.” dedi arkadan bir ses. Arkamı döndüğümde Elyse’i gördüm. “Ne kadar istiyorsun?” diye sordum bıkkın bir şekilde. “Beş drahmi işimi görür sanırım.” dedi. “Lanet olsun! Yok size para falan… Ben temizlerim burayı. Ver şu süpürgeyi de millet temiz yer görsün.” dedim ve yeri temizlemeye başladım. Kızların gülüştüğünü görünce “Kaybolun!” dedim sinirli bir sesle…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ayleyda Laurana Falls
Hermes'in Çocuğu
Hermes'in Çocuğu
Ayleyda Laurana Falls


Mesaj Sayısı : 647
Kayıt tarihi : 15/10/10

Denetleme 15 Empty
MesajKonu: Geri: Denetleme 15   Denetleme 15 Icon_minitimeC.tesi Tem. 30, 2011 1:03 am

Seth ve 'drahmi avcıları' , kulübenin dışını saatlerce kazdıktan sonra kürekleri yerde ve bahçeyi yaklaşık üçer metre oyulmuş olarak bırakmışlardı. Uzun zamandır tuttuğum nefesimi verdim. Kulübede sayılı sayıda kürek olduğundan ben sadece onları izleyebilmiştim. Ama şu anda o küreklerin hepsi yerdeydi ve bütün kardeşlerim kulübenin içi ile ilgileniyorlardı. Başımı iki yana sallayıp, artık bir küme haline gelmiş toprağı yavaşça deliklere doldurmaya başladım. Çoğunlukla, toprağı kürekle deliğe ittiriyordum. Böylece yük taşımak zorunda kalmıyordum. Deliğin tamamen dolduğundan emin olduğumda üstünü küreğin tersiyle düzelttim ve etraftaki kürekleri de toplayıp, onları kulübenin girişine yasladım. Elyse zaten camları oldukça güzel bir şekilde silmişti, bu yüzden ben sadece kulübenin dış cepesini temizleyecektim. Kulübenin içine girdiğimde, eskisi kadar kötü durumda olmadığını fark ettim ama bu sefer de etraf temizlik eşyalarıyla dolmuştu. Onları en son toplayacaktık. Meg bana, "Ayleyda, sen dışarıda ne yapıyorsun? Seni içeride göremedim." Ellerimdeki çamuru Meg'e gösterdim. "Bahçedeydim. O devasa çukuru kapattım hiç olmazssa." Barney oturduğu tekerlekli sandalyeyle, adeta uçarak yanımıza geldi. "Ne yaptın?! Ayleyda sen n-ne yaptın ya?" Barney'yi şaşkınlığıyla baş başa bırakarak, kaçarcasına banyodan iki tane kova aldım. Bir tanesinin içini saf su ile, diğerininkini ise deterjan ile doldurdum. Pekala, pekala. Deney gibi olmuştu, biliyorum. Fakat benim farklı planlarım vardı. İki kovayı da zorlukla bahçeye taşırken Amy beni durdurdu. "Ayleyda, işin bitince banyoya da bakrsın, değil mi? Harikasın." Şaşkınlıkla Amy'ye bakarken, o hızla odasına geçti ve işine devam etti. Nefesimi sıkıntıyla verirken, kovaları bahçeye taşımaya çalışıyordum. Kapıdan çıkarken biraz zorlandım fakat en sonunda bahçedeydim. Hızla kovaları kenara bıraktım ve daha önce yasladığım kürekleri banyoya taşıdım. Banyoya el atarken, onları da temizleyip yerine kaldırabilirdim. Bahçeye geri döndüğümde, en köşedeki 'vana kontrol' kutucuğunun yanına geçtim. Anahtar her zaman üzerinde durduğundan kolayca açtım ve kırmızı renkli olanı açtım. Bu hortum içindi. Vananın hemen arkasında, hortumun su kaynağı bulunuyordu. Kapağını açtım ve deterjan ile doldurduğum kovayı, kaynağın içerisine boşalttım. Zaten çok fazla su yoktu içerisinde. Vanayı iyice çevirdim ve su daha akamadan hortumu kulübenin dışına çevirdim. Deterjanlı su tükenene kadar, kulübenin etrafını dolaşarak, her tarafını deterjanlı su ile kaplamıştım. En sonunda su tükendi ve ben de diğerini, yani temiz su ile dolu kovayı kaynağa boşalttım. Birden tekrar akmaya başlayan hortumu tekrar aynı yere tuttum ve kısa süre içerisinde kulübenin dışı oldukça iyi gözüküyordu. Kurutma işini ise Güneş'e bırakacaktım. Kavurucu yaz güneşi, zaten kolaylıkla bu kulübeyi on-on beş dakikada kuruturdu. Vanayı kapatıp, tekrar kilitledim ve kovalarımı aldım. Kulübenin içi gittikçe daha güzel oluyordu. Kovalarımı, diğer temizlik malzemelerinin yanına koydum ve yorgunlukla gülümsedim. Hiç olmazsa bu iş bitmişti. Geriye sadece banyo kalmıştı. Fakat banyoya geçmeden önce, mutfaktan armut veya elma gibi hafif bir yiyecek almak istiyordum. Daha bir şey yiyememiştim sonuçta. Mutfağa geçtiğimde, şaşırmıştım. Gerçekten şaşırmıştım. Mutfak çok temiz gözüküyordu. Tam buzdolabına geçiyordum ki, Seth'in arkamdan gelen sesini duydum. "Canım kardeşim bana sandiviç hazırlar mıymış?" Bu kötü bir rüya olmalıydı. Ama bir dakika... Bundan güzel bir kazanç sağlayabilirdim. Sonuçta Seth'in cüzdanı çok... 'doluydu' diyelim. Ona döndüm. "Bundan çıkarım ne olacak Seth?" diye sordum umutla. Artık buna alışmış gibi başını farklı bir yöne çevirdi. "Sana 25 dolar veririm." Bu beni tatmin edememişti. Eğer teklifi beğenmediysen, kendininkini yaratırsın. Bu bir kuraldır. "Bana 5 drahmi ver, sandiviç senin." dedim gülümseerek. Cebini birazcık karıştırdıktan sonra 5 tane drahmi çıkardı ve bana gösterdi. "Yemeğim hazır olunca seninler." Seth işini sağlama alıyordu. Hadi ama, bana güvenmiyor muydu? Ama ne diyordum ben? Bu kulübede kim birbirine güveniyordu ki? Sırıttım ve Seth'in sandiviçini hazırlamaya başladım. Dayımın barında zaten neredeyse her gün sandviç hazırlardım. Bu yüzden o güzelim, parlak drahmiler 2 dakika içerisinde benim olabilirdiler. Sandviç hazırlamaya olan el alışkanlığın bunu çok kolay kılıyordu. Ekmeği ustaca ikiyi ayırdım ve artık içinde çürümüş yiyecekler olmayan buzdolabımızdan, bir iki salam ve peynir çıkardım. Onları sandviçe yerleştirdim. Arasına birazcık da marul sıkıştırdım ve sandiviç hazırdı. Zaferle arkamı döndüm. Seth drahmileri hazırlamıştı zaten. "Pekala, önce kim veriyor?" dedim kuşkuyla. "Benim daha iyi bir fikrim var. Aynı anda yavaşça yere bırakacağız, tamam mı?" Bu güzel bir fikirdi. Yavaşça eğilip sandiviçi yere bıraktım ve ayağa kalktım. İkimiz de bize ait olana zıpladık ve herkes mutluydu artık. O anda bizi garip bir bakışla izleyen Matt'i fark ettim. Matt kafasını iki yana sallayıp, mutfağın kapısından çekildi. Güldüm. Seth'e 'Güzel iş,' bakışı attım ve banyoya gittim. Tanrım burası feciydi. İlk önce kürekleri yıkadım ve banyonun dışına koydum. Ondan sonra yanımda bulunan bezin üzerine biraz kimyasal döktüm ve lavaboyu ovmaya başladım. Musluğun üzerinde bulunan su izlerini de temizledikten sonra kabaca duruladım ve bezimi yıkadıktan sonra aynı işlemi kabine uygulamak üzere arkamı döndüm. Banyonun duvarları oldukça kirliydi, ilk önce orayı ovdum. Daha sonra küvet kısmını ovmaya başladım. Bu iş de bittikten sonra bezi lavoboya bıraktım. Elyse zaten aynayı silmişti. Bu yüzden sadece vileda ile yerleri sildim ve işim bitmişti. O anda ne kadar yorulduğumu anladım ve yorgunlukla kendimi banyodan dışarı attım. Çok uzun bir gün olmuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexandra Bethany Daniels
Afrodit'in Çocuğu
Afrodit'in Çocuğu
Alexandra Bethany Daniels


Mesaj Sayısı : 1854
Kayıt tarihi : 05/09/10

Denetleme 15 Empty
MesajKonu: Geri: Denetleme 15   Denetleme 15 Icon_minitimePaz Ağus. 07, 2011 12:14 am

Değerlendirmede.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Denetleme 15
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Denetleme 11
» Denetleme 13
» Denetleme 13
» Denetleme 5
» Denetleme 9

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Kulübeler :: Hermes Kulübesi-
Buraya geçin: